İnternet Sitesi

www.zeynepkocasinan.com

22 Ekim 2007 Pazartesi

Leonardo da Vinci’nin Ayak İzinde


Birkaç gün önce yakın bir arkadaşım bana Stuart Avery Gold’ın Ping adlı kitabını hediye etti. Ping yeni bir göl aramaya çıkan Ping adlı bir kurbağanın hikâyesi. Bu basit hikâye bana nedense farklı ama çok benzer başka bir hikâyeyi Coelho’nun Simyacı’sını hatırlattı. Bazılarınız artık biliyor ki bana birçok şey Simyacı’yı hatırlatır. Hep özel bir kitap olduğunu düşünmüşümdür.

Her iki kitap da yolumuzdan, bir anlamda kader çizgisinden ve bu yoldaki arayışlarımızdan bahsediyor. Kurbağa Ping temiz ve berrak suları olan bir göl arıyor. Simyacı’daki başkarakteri delikanlı Santiago ise kendi hazinesini. İkisine hedeflerine, amaçlarına ulaşmak için uğraşıyorlar, çabalıyorlar. Tekrar tekrar deniyorlar. Bazen arayışı bırakıp geri dönmeyi düşünselerde, düşüyor ve sonra kalkıp devam ediyorlar. Ve bu yolculukları sırasında kendilerine yolu öğreten, hedeflerine ulaşmaları konusunda yardımcı olacak insanlar ile karşılaşıyorlar. (Doğrusu Ping’in karşısına çıkan bir insan değil bir baykuş oluyor. )

***


Baykuş, Kurbağa Ping’e ne dedi?

Bazen hedefe, ulaşmayı tasarladığımız hedefe çok odaklanıp bugünü unutuyor muyuz? Yaşamı gün gün yaşadığımızı unutuyor muyuz? Arzularımıza çok odaklanıyor ve esasında bize sadece bugünün verildiğini unutuyor muyuz? Ve yarının esasında bize garanti edilemediğini?

Nefes aldığımızın farkında mıyız? Üzgün ya da sevinçli olduğumuzun farkında mıyız? Mutluluğun nasıl hissettiğini biliyor muyuz? Mutluluk nasıl bir his? Mutlu olunca ne hissedersiniz? En son ne zaman mutlu hissettiniz? Hatırlıyor musunuz? En son ne zaman yürekten güldünüz? Hatırlıyor musunuz? Ve hatırladığınız an’lara dönersek – bunları hissedebildiğini ve hatırlayabildiğinize göre – bu anları özel yapan neydi?

Baykuş Ping’e iyi bir yaşam yaşayabilmek için 2 şey yapmamız gerektiğini söyler:
Öncelikle, Yaşamı yaşamayı çok, fazlasıyla istemeliyiz.
İkincisi, Her gün yaşamı dolu dolu yaşamak için istikrarlı olarak ısrarcı olmalıyız.

Biz yola çıktık. Yoldayız. Gün be gün yaşıyoruz. Günleri teker teker karşılayarak yaşamak zorundayız yaşamı. Soru - yolda geçirdiğimiz zamanı nasıl daha mutlu ve keyifli yaşayabiliriz? Yaşamın ana konusu bir anlamda bu galiba. Huzur, sevgi ve mutluluk arıyoruz – ne yapıyor, ne ile uğraşıyorsak uğraşalım özdeki arzular çok basit esasında.

Peki, bunların Leonardo da Vinci ile ne ilgisi var dediğiniz duyar gibiyim. Sabrın sonu selamet. Bu defa düşündüm de belki de, yazar Michael Gelb’in “Leonardo Gibi Düşünmek” adlı kitabında dediği gibi, Leonardo da Vinci gibi düşünmeliyiz. Yaşamımızda hepimizin bir noktada, kendi yaşam el kitaplarımızı, yaşam kılavuzlarımızı yazmamız gerekecek. O an gelinceye kadar haydi gelin biz bilgileri toplamaya devam edelim.

Nasıl Leonardo da Vinci gibi düşünülür?

Geçtiğimiz Aralık ayında İstanbul, Hasköy’de Rahmi Koç Müzesi’nde bir sergiye gitme şansım oldu. Leonardo’nun tasarladığını, yaptığı bazı makinelerin benzer yapımları sergileniyordu. Çoğumuz Leonardo do Vinci’yi meşhur Mona Lisa resminin ressamı olarak tanırız. Ancak Leonardo bir mühendis, heykeltıraş, ressam, matematikçi, mimar, botanik uzmanı, müzisyen, filozof, sahne dekor ve kostüm tasarımcısı, ve … Evet, liste devam ediyor. O’nun gerçek bir dahi olduğu muhakkak. Hatta Tony Buzan ve Raymond Keene’nin yaptığı bir çalışmaya göre, Leonardo, Albert Einstein, Isaac Newton, Mikelanj ve Büyük İskender gibi dehaların arasında, tüm zamanların en büyük dahisi olarak ortaya çıkmış. Top 10 listesinin 1 Numarası özetle.

Gelb kitabında Leonardo’nun dehasındaki kavramları ele alarak, bunları kendi yaşamımıza nasıl uygulayabiliriz, bunu irdelemiş. Ve Leonardo’ya ait 7 prensip belirlemiş:

1. Yaşama daima merak ile yaklaşmak ve devamlı olarak öğrenmek için tükenmeyen bir arzu.
2. Bilgiyi deneyimler ile test etme kararlılığını ve hatalardan öğrenmek isteği.
3. Tüm duyularımızın hassasiyetini daimi olarak artırmak, özellikle göz ile görme yeteneğimizi artırmak ve böylelikle yaşamı daha canlı bir tecrübe haline getirmek.
4. Belirsizliği, karışıklığı ve anlaşılmazlıkları kucaklama arzusu.
5. Bilim ile sanat arasında, mantık ile hayal gücü arasında denge kurarak beynin tamamını kullanmak üzere gelişmek.
6. Bedensel olarak denge, zarafet içinde formda olmak.
7. Sistem düşüncesi. Her şeyin birbiri ile bağlantılı olduğunu fark etmek ve buna müteşekkir olmak.

***

100 Soru Sormak Neyi Çözer?

Leonardo’nun sorularını, gözlemlerini, düşüncelerini, rüyalarını not defterlerine kaydettiği biliniyor. Gelb bizimde aynı şeyi yapmamızı öneriyor. Yanınızda bir defter, bir günlük ya da ajanda taşıyın ve buna aklınıza gelenleri geldikçe, hatta duygularınızı, hayallerinizi, arzularınızı yazın.

Michael Gelb’in önerdiği diğer bir egzersiz, bizim için önemli olan 100 soruyu yazmak. Bu 100 soruyu bir oturuşta yazmamız gerekiyor. Bu sorular her türlü sorumuz olabilir. Mesela “Nasıl tasarruf yapabilirim?” ya da “Bu dünyadaki varlığımın amacı ne?” ya da “Bana hangi kıyafetler yakışır?” Kısaca aklınıza gelen HER soru. Gelb ancak 100 soru ile tortuların ardındaki gerçek sorulara ulaşmamızı sağlayacağına inanıyor. Yazarak bunları döküyor ve temizliyoruz. Sonra bu 100 soru içinde bizim için gerçekten önemli olan 10 tanesini seçmemiz ve bir sonraki aşama olarak da bunları bizim için önem sırasına dizmemiz isteniyor.

Hemen cevapların ardından koşturmaya başlamayacağız. Cevapları istemediğimden değil. Ancak sadece soruları gün ışığına çıkarmak bile çözümü başlatır. Bilincimiz ve bilinçaltımız aradığımız cevaplar için bilgi toplamaya başlar. Bio-enerji hocam Moshe’nin her zaman söylediği gibi: “Soruyu sorun; cevap mutlaka gelecektir.” Neyi öğrenmek, neyi bilmek istediğimizi adlandırdığımızda hem kendimizi anlarız, hem de neyi arayacağımızı biliriz.

Ben bu dünyada tecrübe etmeye geldiğimiz yaşamımızın için bilginin verilmekte olduğuna inanıyorum. Sadece bazen arama ve araştırma cesaretimizi yitiriyoruz. Bu defa gelin yolu Leonardo’nun ayak izlerinden takip edelim. Her ay adım adım iz sürmeye devam edeceğiz. Ve her adımda yeni tecrübe ve deneyimlere yürüyeceğiz.

Sevgi ve mutluluk dolu günler diliyorum. Yolculuğunuz güneşli ve aydınlık olsun.
Sevgilerimle.
Z.

Zeynep`in Kitap Tavsiyesi:

“Leonardo da Vinci Gibi Düşünmek” Michael J. Gelb.

Üstatlardan:

“Sanatın bilimini ve bilimin sanatını öğrenin.” Leonardo da Vinci.

Ayın Onaylaması:
“Öğrenmek istiyorum. Öğrendikçe büyüyorum.” Louise L. Hay