İnternet Sitesi

www.zeynepkocasinan.com

24 Mayıs 2012 Perşembe

Karar Nasıl Alınır...


Genç denilebilecek yaştaki Alman Kurdu köpeklerimizden Lady'nin İstanbul'daki ameliyatının ben Fethiye'deyken yapılmasını açıkçası çok da istememiştim.  Esasında ameliyat olmasını istememiştim. Veterineri kışın bu operasyonun yapılmasının gerektiğini söylediğinde, hemen hayır demiştim.

Ben genelde, en azından yaşamımın son yıllarında, artık sadece akla dayalı mantıksal açıklamaların ve bilgilerin yüreğime sinmeyen kararları almam için yeterli olmadığını biliyorum.

Ama bazen, bazen nasıl oluyorsa mantıksal nedenler çoksa, sadece içime sinmiyor diye hayır diyemiyorum.  Yüzlerce kez beni korumuş olan sesi bazen dinlemiyorum.  Çok çok az yapıyorum bu yanlışı ama bir kaç gün önce yaptım işte.

Küçük yaşta iki defa doğum yaptığı için kısırlaştırılmasının sağlığı için mutlaka gerektiğini söylüyordu Lady'nin veterineri.  İçime sinmedi, sinmedi ama aklımda başka işler, konular vardı, "Uymuyor bir şey Zeynep," diyen sesi duymazdan geldim. "Gerekiyormuş, içine sinmiyor diye bir kere daha hayır mı diyeceksin," dedim.   İç sesimi dinlemeye vakit ayırmadım.  "İçinize sinmiyorsa karar alma zamanı değildir, bekleyin" diyen ben, kendimi dinlemedim.

Ve bugün Lady'yi kaybettiğimiz haberini aldım.

Lady'ye mi üzüleyim...  İçimdeki artık benim için zamanı geçmiş şekilde davranan Zeynep'e mi kızayım...

Yoksa, yaşamda artık doğruluğunu bildiğim ve inandığım şekilde, sadece ve sadece ruhuma ve yüreğime sinen kararları almamı bir kere daha göz ardı edilemeyecek şekilde hatırlatan tatlı ve zarif Lady'ye teşekkür mü edeyim...

Olacağın önüne geçilemez bazen, bunu da biliyorum, ama bu olay, artık aklın, yüreğin, ruhun üçünün birden birlik içinde evet demediği kararları hiçbir şekilde almama niyetimi kesinleştiriyor...

Yaşamda olacakların önüne geçilemez bazen... ama esasında yaşam bizi korumak için tüm işaretleriyle çalışmaya devam ediyor...

7 Mayıs 2012 Pazartesi

Kader...


Yaşamda Yaradan'ın her birimizi tüm yaşadıklarımızın içinde her zaman koruduğuna inanıyorum ben.  Sevinçlerimizde ve üzüntülerimizde, arzu ettiklerimiz gerçekleştiğinde ya da gerçekleşmediğinde arka planda, gözün gördüğünün ötesinde bizi koruyan bir gücün çalıştığına.  Bizi korumak ve en üst hayrımız için çalıştığına.  Her birimiz için.

Yaşamımın en üzüntülü günlerinin tahmin edemediğim şekilde şükrettiğim günlere dönüşebildiğini görmek nasip oldu.  Bunu defalarca tatmış olmak her zaman yaşadıklarımı kabul etmemi kolaylaştırmasa da.  Dileklerimin gerçekleşmesinin kapılar açtığı kadar, kapıları sımsıkı kapatabildiğini de gördüm.  Mutluluğun dileklere bağlı olmadığına çokça şahit oldum.  Arzu ettiklerim için çalışmak gerektiğine tabii ki inanıyorum ben;  ama olmuyorlarsa belki de benim için bunun da bir hediye olabileceğine inanıyorum.  İnanmayı seçtiğim için değil.  42. yaşımı bitirmeme oldukça az gün kala yaşam göstererek öğretiyor kendince yollarla.

Tesadüflere inanmıyorum ben; tesadüf dediğimiz izlerle yazılıyor yaşam.  İyi, kötü, doğru, yanlış, güzel, çirkin diye etiketleyip durduğumuz herşey bazen duyabildiğimiz, bazense dinlemeden zihnimizle seslendirdiğimiz şeyler söylüyor.  Duyabildiğimizde yaşam kabulle ayrı bir kuvvet kazanıyor, sanki ufku açılıyor.

Yaradan acı ve tatlı günlerde ruhumuzun ve yaşamın ruhunun sesini dinleme gücümüzü taze tutsun. Şükretme arzumuzu da. Sevgiyle.