İnternet Sitesi

www.zeynepkocasinan.com

28 Kasım 2015 Cumartesi

Yapmamız Gereken...


Günaydın,

Yaşamda hepimizin yürüdüğü yolda bize gereken esasında kimseye ihtiyaç duymadan ihtiyacımız olanı kendimizin keşfettiği ve yapmamız gerekeni kendimizin yapabildiği günler. Bu mümkün.  Ve hedefimiz de bu olmalı. Yaşam için. Reiki için. Neyi istiyorsak onun için.

Bu yolda, hepimizin bildiklerimizden, yaşadıklarımızdan, deneyimlediklerimizden öğrendikleri var.  Yaşadığımız için bildiğimiz.  Bağımsız olma yolunda işte paylaşmamız gereken tam da bu.  Nasıl bağımsız olmayı başarıyoruz?  Tamam, her zaman olmayabilir ama başarabilidiğimizde, başarabildiğimizde nasıl başarıyoruz.

Reiki adına bildiklerim var.  Bugün ve hangi günler bunu yapmak bana doğru gelecek ise bunu yapmaya gayret edeceğim.  Sizin başka türlü olması gerektiği ile ilgili hisleriniz ve/ya bilişleriniz varsa, bunu aynı yolda yürüyenler ile paylaşmak da sizin sorumluluğunuz.

Yeni bir gün başlıyor ve bu gün için ben de bu düşünceler dolaşıyor.

Hepinize saygı ve sevgilerimle.
Zeynep


13 Kasım 2015 Cuma

34. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı'ndan...

7-15 Kasım 2015 tarihleri arasında gerçekleştirilen TÜYAP 34. Uluslararası Kitap Fuarı'nda 7 Kasım Cumartesi ve 13 Kasım Cuma günleri imza günleri için bulunmaktan büyük mutluluk duydum.

Kitapların harika dünyasında yazar olarak bulunmak harika bir his.
Aklımdan ve yüreğimden geçenleri yazmaya ve paylaşmaya gayret ediyorum. 2009 yılından beri yayınlanan sekiz kitap ile yaşamın bana getirdiklerini paylaşıyorum.

Hep keyifle okunmaları ve okuyanların aradıklarlarını bulmalarına deestek olmaları dileğiyle.

Sevgiyle.




7 Kasım 2015 Cumartesi

Standın İçinden Bakarken


34. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı'nda yayınevinin standında masam beni böyle bekliyordu.
Kitap Fuarı'nın o gerçekten ruhu doyuran sonsuz kitap zenginliği ne büyük mutluluk veriyor. 
Ve o dünyaya bir yayınevi standının içinden bakmak da keyifli.
Yaşam aradığımız kaynaklara gereken zamanda, gerektiğinde kolaylıkla ulaşmamızı sağlasın hep.
Sevgiyle.

34. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı


Bugün İstanbul'da, TÜYAP 34. Uluslararası Kitap Fuarı başlıyor.

7-15 Kasım 2015 tarihleri arasında devam edecek olan Fuar'ın bu yıl ki teması "Mizah: Hayata Gülümseyerek Bakmak" ve buna ne çok ihtiyacımız var. Keyifle ve gülümseyerek olsun.

Bugün Fuar etkinlikleri içinde "Oktay Akbal" Paneli var, "Vedat Türkali'nin Edebiyatı ve Yeni Romanlarımız" Söyleşisi var. Yarın İlber Ortaylı'nın "Türklerin Tarihi" Söyleşisi var. O kadar çok aktivite var ki. 750 Yayınevi katılıyor Fuar'a. Siz hesap edin.

Ben bugün Saat 14:00-16:00 arası 8 Kitabımı basan ve E-kitap olarak da yayınlayan Cinius Yayınları'nın standında olacağım. Yayınevi gece bir eposta göndermiş, stand yerinde ufak bir yer değişikliği olduğunu iletmiş. Stand Adresi 'Salon 3 605D' olmuş. Fuar enerjisinin içinde farklı şekilde olacağım birkaç saat. Hayırlısı.
En önemlisi, gülümseyerek olsun. Fuar. Anlar. Anılar. Yaşam.
Gülümseyerek olsun.
Severek olsun.

2 Kasım 2015 Pazartesi

İnsan

Birkaç yıl önce Çin'e gitme fırsatım olmuştu.
Çin'de 'insanın' tarihini düşünmeden gezmek mümkün değil.
Türk ve Moğol akınlarından korunmak için M. Ö. 300-400'lerde yapılmaya başlayan Çin Seddi tarihin Dünya'daki önemli izlerinden biri. İmparatorlar gelmiş geçmiş. Yaşam bugüne, bugünkü Çin'in gerçeğine akmış.
Tarih bazen görünen izler bırakıyor, bazen manevi izler.
Bireysel tarihimizi, ülkelerimizin tarihini niyetlerimiz ile, davranışlarımız ile, yapmayı seçtiklerimiz ile yazıyoruz. Gücü elinde tutanlar daha çok ama hepimiz, hepimiz bu hikayenin satırlarını yazıyoruz.
Her an, her gün bizler için bir karar anı. Ne yapmayı seçeceğiz?
Yaptıklarım sevgi, anlayış, adaletle olsun. Ve yapabildiğim ne ise onu yaparak yaşamdan aldığımdan fazlasını vermek için olsun diyorum ben.
Bugün kendiniz için ve çevrenizdeki en az bir kişi için sizin ve onun yaşamına katkı getirecek, mümkünse kalıcı katkı getirecek neler yapabilirsiniz? Benim bugün kendim için sorum bu. Bugün neler yapabilirim? Bakalım yanıtları ile neler olacak.
Sevgiyle kalalım, içimizdeki o sihirli olumlu gücü hatırlayarak.

28 Ekim 2015 Çarşamba

20 Ekim 2015 Salı

Önemli Bir Soru: İnsanlara Enerjimiz İle Ne Yapıyoruz?

Hepimizin arasında muazzam bir iletişim bağı var. Evrende gizli, saklı bir bilgi yok. Doğru hepimizin ulaşması için açık ve erişilebilir.
Duyabildiklerimizin, bilebildiklerimizin sınırlarını belirleyen niyetlerimiz. Aldığımız bilgi ile ne yapacağımız.
Ne kadar farkındalık sahibi olursak olalım, yaşamın geniş resminin bizim doğru olduğunu sandıklarımızdan fazla olabileceğini kabul etmeye cesaretimiz var mı?
Hepimizin arasında muazzam bir iletişim ve etkileşim bağı var. İnsanların arasında düşünceler ve aynı düşünceler gibi enerji akıp duruyor. Enerjimizin başkalarını nasıl etkilediğinin farkında mıyız? Enerjimiz düşündüğümüz veya temasta olduğumuz insanları yükseltiyor mu, yoksa onlardan enerji alıyor veya onları incitip düşürüyor mu?
Farkında olsak da, olmasak da enerjimizin başkalarına etkisi var.Yapıcı. Veya yıkıcı. Ve bu etkinin yapıcı veya yıkıcı olması bize bir hesap çıkarıyor. Etkilediğimiz insan ile aramızda bir hesap doğuruyor. Enerjiyi bir veriyorsak, yani enerjimizi insanları yükseltmek için kullanıyorsak verdiğimiz enerjiyi biz helal edebiliriz. Yine de izin almadan, izin olmadan başkasının yaşamlarına karışmamak gerektiğini hatırlamamız gerekiyor.
Niyetimizin gücü ile başkalarının yaşamlarına karışmadan, özgür iradelerine saygı ile olumlu olmaya karar verebiliriz. İncitmemeye, zarar vermemeye niyet edebiliriz.
Peki, enerjik olarak başkalarını yorduğumuzda, üzdüğümüzde, enerjilerini aldığımızda veya onları enerjimizin dalgaları ile incittiğimizde? Bu çok daha zor bir hesap. Ve insanların çoğu bilerek ve isteyerek değil istemeden enerjileri ile belki de onlara en yakın olanları, en çok destek olacak olanları incitiyorlar. Bazen adeta yıkıyorlar.
Hepimizin, özel bir enerji tekniği bilsek de bilmesek de enerjimiz ile, düşüncelerimiz, niyetlerimiz ile başkalarının üzerinde etkileri var. Fark etsek de etmesek de. Bilsek de bilmesek de. O yüzden fark edelim. Gözlemleyelim. Bilelim. Gözlemlemek, sormak bilmeye başlamak için inanın yeterli. Bizler esasında doğuştan Allah vergisi bir biliş yeteneğine sahip varlıklarız. Bunu kabul etmekte zorlanabiliyoruz o ayrı.
O zaman gelin farkına varalım. Soralım. Varlığımızın enerjisinin, düşüncelerimizin enerjisinin başkaları üzerindeki etkileri neler? Enerji göndermekten bahsetmiyorum, doğal olarak varoluşumuzun yaydığı enerji ne yapıyor? Gelin bunun hep farkında olalım. Başkalarına nasıl ulaşıyor, onları nasıl etkiliyor? Bunu nasıl olumlu kılabiliriz? Ve varsa enerjimiz ile verdiğimiz zararlar, olumsuz etkiler, bunları nasıl telafi edebiliriz?
Soralım. Yürekten, bütünün hayrı için niyetlenerek sorduğumuz soruların yanıtları gelecektir.
Hepimizin arasında muazzam bir bağ var. Doğru soruları soralım ve yanıtları ile hem kendi yaşamlarımızı hem de yaşamlarına dokunduğumuz insanların hayatlarını daha mutlu, daha aydınlık kılalım.
Yaşamak için doğduğumuz kader yollarımızı aydınlatalım.
Sevgiyle.

26 Eylül 2015 Cumartesi

Yeni Başlangıçlarda

28 Eylül Pazartesi günü okullar açılıyor.
Aslında mesela yeğeniminki gibi birkaç hafta önce açılan okullar da var. Kısaca Eylül ayında öğrenciler için yeni bir dönem, yeni bir zaman geliyor, başlıyor.
Harika keşiflerin ve büyümenin aşaması olabilecek, bir yandan da onların yaşama dair umutlarını, heyecanlarını ve azimlerini zorlayabilecek bir zaman. Yaşam fırsatlar, imkanlar, sorunlar, kolaylıklar, acılar, bir çok şey sunacak. Bir ihtimaller dünyası başlıyor ve bu dünya bazen zorlu olabiliyor.
Ailemizdeki, etrafımızdaki, yaşamımızdaki çocuklar için ne yapabilirim diye düşünür böyle zamanlarda. Hala olarak, abla olarak, teyze olarak (Eh artık teyze diyenlerde oluyor bana) ne yapabilirim, ne yapmam uygun diye düşünürüm. Yaşamımızda karşımıza çıkan her çocuğun yaşamında az ya da çok bir etkimiz var. Her sözümüz, her davranışımız, hatta her düşüncemiz onları etkiliyor.
Başarabileceklerine, yapabileceklerine, karşılaştıkları zorlukları aşabileceklerine olan inancımız, sadece aklımızda söylenmeyen sözler bile olsalar yaşamları etkiliyorlar. Niyetimizin, inancımızın, düşüncemizin frekansı yaşamlara dokunuyor.
O zaman hep sevgiyle olsun, her çocuğun içindeki o yapıcı, olumlu güce inanarak olsun, kendi güçlerini keşfetmelerini dileyerek olsun.
Yaşamı öğrenme yıllarımıza dair hepimizin hikayeleri var. Yaşam boyu bizimle yürüyen hikayeler. Her yeni başladığımız şeyde, her yenilikte, her dönemeçte bize kendini hatırlatan hikayeler. Yaşamımızdaki çocukları anlamak kadar kendimizi anlamak için de hatırlamamız gereken hikayeler. Ben bunları bir kısmını yazmıştım. Bugün tekrar okudum ve tekrar paylaşacağım. Çünkü her yapmaya yeni başladığım şeyde kendime hatırlatmam gerekebiliyor. Hala. "Zeynep, yapabilirsin, nasıl yapabileceğini bulman gerekiyor," diyor bir ses. Ve ben o tanımayı öğrendiğim sessiz sese artık güveniyorum.
Kırmızı kurdeleli ya da sadece mutlu, sevinçli, neşeli, bereketli olsun yaşam. Yapmak istediklerimizi yaparak ya da yaşamın karşımıza çıkardıklarını keyifle aşarak. Keyifle yaşayarak.
Yaşadığımıza şükredeceğimiz günlerimiz çok olsun.

21 Eylül 2015 Pazartesi

Fethiye'den Kyoto'ya Gönül Hattı

Fethiye'yi ne kadar çok sevdiğimi söylememe gerek yok belki. Çoğunuz biliyorsunuz.

Sonra bir şey oluyor. Ve şimdi Kyoto'da olsam diyorum. Mesela Ginkaku-ji'nin bahçesinde yürüsem. Sakince. 


Ya da Kiyomizu-dera'ya gitsem mesela. Neşeli neşeli dolaşsam.


Ya da,
Güzel Fethiye'nin yeşilinde Kyoto'nun yeşilini hayal etsem,
Sevdiğim yerleri kalbimde birleştirsem.


16 Eylül 2015 Çarşamba

Pek Mutlu Hissettiren Adam'a...

Kimi inanışlara göre, kaybettiklerimiz ile onların yaşama veda ettikleri günlerde çok daha kolay iletişim kurarız. O günlerde onları daha çok, daha kolay hissedebiliriz. Onlar bizimle buluşmaya daha hazır olurlar.

Biz Babamı 2004 yılında, 16 Eylül günü kaybettik.
17 Eylül günü de toprağa verdik.
Babam acılı vedalaşmalara inanmazdı. Belki daha doğrusu, esasında oldukça duygu dolu, sevgi dolu bir adam olmasına rağmen, acıların aşmamız için var olduğuna inanan, engellerin aşmamız için karşımıza çıktığına, karanlığın ardındaki aydınlığı görmeye inanan bir adamdı. Öyle olmasa hayatındaki onca zorluğu aşıp 77 yaşına varamazdı muhtemelen. Bunu hayatı boyunca yakınmadan yapmayı da başaramazdı herhalde.

Babam birkaç defa da hayatla ölüm arasında gidip gelmişti 2004 yılına kadar aslında. Mesela 1989 kışında Amerika'daki olaylı ameliyatlarından sonra esasında evine, ülkesinde ölsün diye gönderildiğini benim anlamam ancak Annemin ve Sevinç Teyzemin onu özel bakımları ile hayata döndürmelerinden sonradır.

2004 yılı Babamın kesinleşen veda vakti olmalıydı çünkü sanki ilk defa o zaman onun o bitmeyen azmini, içindeki anlaması ve tarif etmesi zor o dev gücü bırakmakta olduğunu hissetmiştim. Onun bırakmakta olduğunu. "Sizi bunu da aşarsınız," dediğimde bana o ünlü yarım ağızla gülümsemesini çok net hatırlıyorum. Gözünü kırpıp gülmüştü ama o gülümsemenin altında "Bu defa değil," der gibiydi. Görmezden gelmek için çok uğraşsam da, zamanın gelmekte olduğunu onun gözlerinden fark etmemek imkansızdı. Şanslıydım aslında. Babası ile 34 yılı olabilen bir kızdım ben. Şanslıydım aslında. Mesela babamın, ben 5 yaşındayken geçirdiği kalp krizinden sonra kendimi bildim bileli onu kaybetmekten korkmuştum ama, Serap Teyzem gibi 5 yaşında gerçekten kaybetmemiştim babamı. Şanslı olduğumun da farkında oldum bir yandan hep.

Babamın varlığını hissetmek için özel bir güne ihtiyacım var mı bilmiyorum.
Aradan geçen onbir yılda sevinçli bir hasrete dönüşüyor ona özlemim. Yokluğuna, yoksunluğuna üzülmüyorum diyemem ama yaşattıklarına her gün daha çok şükrediyorum. Benim savaşlarımı asla benim için savaşmadan beni her yeni gün, bir sonraki mücadeleye, bir sonraki engele hazırlayan, bir sonraki hedefe, bir sonraki umuda taşıyan, yaşamı bana öğretmek için doğmuş zorlu ama pek muhteşem bir hoca gibiydi.

Babamın varlığını hissetmek için özel bir güne ihtiyacım var mı bilmiyorum.
Ama bugün, onu tanımış olduğum için pek mutlu hissediyorum.

8 Eylül 2015 Salı

Uğurlama Zamanı


Bugün, Fethiye'de, trafikte en çok dikkatimi çeken şey, arabaların, taksilerin, dolmuşların, Belediye otobüslerinin, minibüslerin önlerinde, arkalarında, yanlarında, üzerlerinde asılı olan Türk Bayrakları.
Kimileri küçük, kimileri büyük, kimileri kocaman.

Evlerde, otellerde, dükkanlar ya da sokaklarda Belediye tarafından asılan bayrakları görmeye Fethiye'de alışığız biz. Onlar da var. Var ama, bugünün farkı yollardaki bayraklar.

Bir an fotoğraflarını çekmeyi düşündüm. Sonra vazgeçtim. Fethiye'de olanlar zaten görüyor. Benim de hafızamda kalsınlar istiyorum. Paylaştığım bayrak fotoğrafını ise birkaç yıl önce Antalya'da çekmiştim.

Esasında Fethiye'de, araçlarda bayrak görmeye de alışığızdır biz.
Asker uğurlamalarında.
Aile ve arkadaşları askere gidecek gençleri neredeyse arabaları tamamen örten bayraklar ile sarılı araçlar ile, mini konvoylar ile uğurlarlar.
Bir aracın üzerinde kocaman bir Türk Bayrağı görüyorsanız, bir gencimiz askere uğurlanıyor demektir.

Bugün Fethiye, tanıyanı, tanımayanı ile bir askerini uğurlamaya hazırlanıyor.
Bugün Fethiye belli ki bu işi usulüyle yapmak istiyor.
Şehit Uzman Çavuş Adnan Ergen'in cenazesi ikindi namazını müteakip Eşen'de toprağa veriliyor.

Allah rahmet eylesin. Hep nurlar içinde olsun.

30 Ağustos 2015 Pazar

Türk İşaret Dili Öğrenme Zamanı Geldi

Türk İşaret Dili hakkındaki yazım Lions Relife Dergisi'nin online sitesinde yayında:

http://www.lionsrelife.com/kose-yazisi/turk-isaret-dili-ogrenme-zamani-geldi/

*

Ve,

Türk İşaret Dili'ni öğrenme maceramın iki aşaması 2015 yılının Temmuz ayı sonlarında tamamlandı. Şimdi öğrenmeye ve kullanmaya devam etme zamanı başlıyor.



19 Temmuz 2015 Pazar

Yeni Yazı Dizisi - Lions Relife Dergisi'nde

Yaşamı, tesadüfleri ve kaderin izlerini takip etmek adına, Lions Relife Dergisi'nin online sitesinde yeni bir yazı dizisine başladım.
Kendi tesadüflerinizi, yaşamın sihirli izlerini birlikte keşfetmek dileğiyle.

http://www.lionsrelife.com/kose-yazisi/tesaduflerin-izi-japonyadan-mi-gecer/

14 Mart 2015 Cumartesi

Reiki ve Din

Reiki'ye dair binlerce soru ile karşı karşıya kaldım yıllar içerisinde. Bu soruların çok büyük bir çoğunluğu benim de kendime bu yolda sorduğum sorular olduğu için, deneyimlediğim şeyler olduğu için yanıt vermek genel de kolay oldu ve olur. Çok çok daha az olarak yaşamadığım deneyimler ile ilgili sorular gelir. Bunlardan bazılarının yanıtları berraktır bir şekilde ve yine birçoğunuzun bildiği gibi "Allah yanıltması" diyerek yanıtlarım. Bazen de yanıtım yoktur.
*
Reiki öğrenmeye dair, Reiki'yi kullanmaya dair sorulardan bazıları din ve dini inanç üzerinedir. Bugün de önümüzdeki hafta Reiki II. Uyumlaması almak üzere olan bir öğrencimin bu konudaki bir mesajı bende bu konu hakkında paylaşım yapmak isteğini uyandırdı.
Reiki, bu ad ile Japonya'da kullanılmaya başlanan bir enerji aktarım tekniği. Dünya'ya Amerika'da, Hawaii'de yaşayan bir Japon hoca tarafından yayıldığı için kimi insanlar bu uygulama yabancı bir şey olarak görebiliyor, bunu sorgularken dine aykırı olabilir mi diye sorabiliyorlar.
Müslüman, Hristiyan ve Musevi öğrencilerim arasında bu soruyu daha çok Müslüman öğrencilerim soruyor. Bunun bir nedeni çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede, bir toplum içinde yaşıyor ve eğitmenlik yapıyor olmam. Müslüman olmam. Yani bu sorunun muhatabı olarak kabul edilmem olabilir.
Reiki'nin İslam'a veya Müslümanlığa aykırı olup olmadığı konusunda bir din adamı, bir teoloji uzmanı olarak yanıt veremem. Bununla birlikte Müslüman doğmuş olmakla birlikte Müslümanlığı seçmiş, Zeynep adı ile Müslüman olarak doğmuş olmamın anlamına inanan biri olarak, Reiki'yi yıllardır kullanan ve öğreten biri olarak düşüncelerimi, inandıklarımı paylaşabilirim.
Benim Allah, Yaradan inancıma göre, sadece Dünya'da değil Evren'de o herşeyi kapsayan akıl ve iradenin dışında bir şey olamaz. Yaradan'a ait olmayan hiçbir şey olamaz. Kötülük diye sınırlı irademiz ile adlandırdığımız, kötü dediğimiz şeylerin bile bütün içinde anlamı ve yeri var. Japonların Reiki diye adlandırdığı, yaşamın enerjisinin bir kısmı olarak tarif edebileceğimiz, havanın içindeki belki oksijen olarak tarif edebileceğimiz bu enerji, Yaradan'ın bizlere sunduğu olumlu ve yapıcı bir güç ve nimetten başka ne olabilir. Reiki o ad ile Japonya'da bir üstat tarafından algılanmış bir enerji, ancak bu enerji yaşamın, evrenin özünden gelen bir enerji yani ezelden beri var olan bir kaynak özünde. Böyle tarif edilebilir.
Ve Yaradan'a ait olmayan, Yaradan'ın üzerinde hükmü olmayan bir şeyin varlığını hayal edebilmek o ilahi ve sınırsız gücü bana göre sınırlamaya teşebbüs etmek demek. Yaradan'a olan inanç ve teslimiyette şart koşmak demek.
Reiki'yi kullanan, dini ilim olarak çalışan öğrencilerim de var, danışanlarım da var. Bununla birlikte benim düşünüşüm ve inancım kendi yaşamıma ve deneyimlerime göre.
Reiki'yi yüreğinize siniyorsa, canınız istiyorsa seçin, öğrenin ve kullanın. İstemiyorsa kullanmayın. Reiki kendimizi kuvvetlendirmek için, kendimize ve başkalarına yardım etmek için, destek olmak için tek yol değil. Benim her zaman ve en çok kullandığım metot o ayrı. Ben inandığım, güvendiğim, faydalı bulduğum için Reiki'yi başta kendim için kullanıyorum ve öğretiyorum. Sizin için neler uygun, buna sizler yüreğinizin pusulası ile karar vereceksiniz. Evrende gizli saklı hiçbir bilgi yok. Herşey ama herşey esasında şeffaf. Yani ruhumuz, yüreğimiz bizim için iyi olan şeyleri, doğruları biliyor. Yüce Yaradan'ın böyle mükemmel bir sistemi var. Doğrular belli. Bizler o doğruları her zaman görmeyi başaramayabiliriz, imtihanımız bu yolu keşfetmek inancıma göre.
Diğer bir yandan da Reiki'nin enerji aktarmak için hiçbir teorisi, inanç öğretisi yoktur. Reiki bir anlamda enerjik bir fizyoterapidir. Reiki uygulayıcılarının beş temel prensibi akıllarında bulundurmaları istenir. Şükretmemizi, ekmeğimizi helal yollardan kazanmamız gerektiğini ve büyüklere, canlılara saygılı olmamızı hatırlatır. Öfkelenmemeyi, endişelenmemeyi hatırlatır. Bir insana daha güzel, tüm olumlu inanç ve inanışlar ile uyumlu ne önerilebilir?
Ben Reiki'ye güveniyorum, kullanıyorum, hep paylaştığımı gibi Yüce Yaradan'ın bu harika nimeti için her gün şükrediyorum, bu şükrümü her fırsatta ifade ediyorum.
Yaşamda doğruları görebilmemiz ve yaşamak için doğduğumuz yaşamın izini bulabilmemiz dileğiyle. Reiki veya bize destek verebilecekler her ne ise onları bularak, kullanarak.
Saygı ve sevgilerimle.

Reiki'ye Dair Sorular

Reiki'ye dair hergün kimileri benzer, kimiler çok farklı sorular geliyor. Bunları derslerimizde, Reiki buluşmalarımızda paylaşmaya gayret ediyorum. Burada da sizlerin Reiki ile daha kuvvetli ve sağlam bir şekilde bağlanmanız niyeti ile burada da uygun oldukça paylaşacağım.

- Reiki uygularken, özellikle ileri seviyelerde, Reiki'yi nasıl ve nerelere vermeniz hakkında aklınız karışırsa, karıştığında, Reiki'yi en temel şekilde kullanmaya geri dönün. Reiki'yi yapmaya niyet edin ve ellerinizi o kişinin (eğer oturabiliyorsa) omuzlarına koyun ve 10 dakika verin. Bu neredeyse hiç yanıltmayan, her zaman rahat verilen ve alınan bir pozisyondur. Bırakın enerji akması gereken yere, ihtiyaç olan yere kendisi seçerek aksın. Ulaşması gereken yeri kendi seçsin ve uygun hızda ulaşsın.
- Uzun süreler Reiki vermek her zaman en iyi şey değildir. Gereken kadar Reiki vermeyi dilemek, hedeflemek gerekir. Bir insana su içirmek iyidir, bununla birikte bir insan bir defada ne kadar susamış olursa olsun ne kadar su içebilir? Aç bir insan ne kadar yemek yiyebilir? Aç bir insan bazen düzenli yemek yiyen bir insandan çok çok daha az yemek yiyebilir. Bir kişiyi bir anlamda enerji ile beslerken, enerjisi az ise bu çok enerjiye ihtiyacı olduğu anlamına gelmekle birlikte, bu enerjiyi nasıl bir düzen ile nasıl bir zamanlama ile almasının uygun olacağını sorgulamak gerekir. Reiki enerjisi, enerjiyi veren kişiyi bu anlamda yönlendirir. Bu yönlendirme hislerini dinleyin. Bu nasıl mı olur? Reiki öğrencilerim bunu farklı farklı şekilde hep deneyimlemişlerdir. Bazen eliniz artık olduğu yerde duramaz hale gelir, oturduğunuz yerden kalmak istersiniz, adeta oturamaz olursunuz, yüreğimiz daralır, enerji akışı kesilir veya enerjiyi alan kişi bir rahatsızlık ifade eder. "Bu kişinin derdi var, benim çok enerji vermem gerekiyor," demeyin. Ne kadar vermeniz gerekiyorsa onu vermeyi dileyin.
Bütün hayrı için, kendi hayrınız için, insanların hayrı için.
Kuvvetiniz sevgi ile bol olsun.

Geriye Doğru Bakmak


Bir an için durup yaşamda geriye doğru baksak,
hepimizin yaşamında doğru olamayacak kadar iyi, gerçek olamayacak kadar düşünceli, sevgi dolu, yardımsever, hızır gibi yetişen, hiçbir karşılık beklemeden yardım eden, destek veren insanlar ve onlar ile karşı karşıya geldiğimiz sihirli an'lar vardır.

Bir an için durup yaşamda geriye doğru dönüp baksak
ne kadar şanslı olduğumuzu fark edeceğimiz an'lar vardır.

Geriye doğru bakın.
Hatırlayın.

Yaşama güvenimin sarsılmaya başladığını hissettiğim zamanlarda, yaşamdaki 'kötülükler' arka arkaya gözümün önüne dizilmeye başladığında, o an'lara geri dönerim. Unutmak kolaydır. İhtiyacım olan hatırlamaktır. Mesela on yıl kadar önce bir Mayıs ayında, İspanya'dan döndüğüm o yağmurlu İstanbul sabahında, Atatürk Havalimanı'nda, uçağın kapısından çıktığım anda uçağın merdivenlerinden aşağı yuvarlandığımda, beni tutarak pistin beton zeminine çarpmamı engelleyen, beni tutup nazikçe yere bırakan ve uçağın yanında bekleyen otobüslerden birine binerek gözden kaybolan, ve uçağın kapısında, arkamda, bir top gibi aşağı yuvarlandığımı dehşet içinde seyreden annemin teşekkür etmek için bulmayı başaramadığı ve o kim olduğunu öğrenemediğimiz adam gibi, kim bilir kaç kişi, farkında olduğum kadar olmadığım zamanlarda hayatımı kurtarmış, yaşamımı iyileştirmiştir.

Tanıdığım ve tanımadığım insanlar geliyor aklıma. Ve düşündükçe ardı ardına olaylar, anlar, anılar.

Yeni gün şükretmeyi hatırlayarak yaşayacağımız bir gün olsun. Hayatımızdaki bildiklerimiz kadar bilmediğimiz ve isimsiz kahramanlara da teşekkürle ve birilerinin yaşamında ihtiyaç olduğunda ışık, şifa, hayat olmamız dileğiyle. Sevgi, neşe, saygı ve hoşgörü ile.

13 Mart 2015 Cuma

Bir Kitap


Yaşamı anlamak adına yapılabilecek en doğru şeylerden biri Viktor Frankl'ın "İnsanın Anlam Arayışı-Man's Search for Meaning"ini okumak diye düşünürüm bazen. Tekrar ve tekrar, yeniden keşfederek.

12 Mart 2015 Perşembe

İçimizdeki Cevher


İçimizde, hepimizin içinde keşfedilmeyi ve ortaya çıkarak yaşam bulmayı bekleyen ne çok yetenek ve zenginlik var.

Kimilerimiz bizdeki bu cevheri bularak hayat bulması için çalışan insanlar ile karşılaşma şansına sahip oluyoruz.

Bazense bizi doyuracak bir yaşamın arayışı içinde bizde saklı hazineyi kendimizin keşfetmesi ve ortaya çıkarması gerekiyor.

Bazen zorluklar bizi daha kuvvetli yaparken, bazen de önümüzü açanlar hızlı yol almamızı sağlıyorlar.

Yolumuz ne olursa olsun, emin olmamız gereken bir şey var. Nasıl olursa olsun, ne olursa olsun, ne kadar kolay veya zor olursa olsun, yaşamak için doğduğumuz yaşamı yaşamaya yaklaştığımızda doyum, mutluluk ve keyif oluyor. Çok zor bir yaşam bile, bir anından bile şikayet etmediğimiz bir yaşam oluyor.

Karşımıza çıkan her 'engel', her 'zorluk', üstesinden gelebileceğimiz için. Aşmamız, çözmemiz, keşfetmemiz ve üstesinden gelmemiz için. Belki engel ve zorluğa bakışımızı değiştirmek için.

Kendi gücümüzü keyif ve mutluluk ile keşfedeceğimiz bir yaşamın tadını hep alalım.

11 Mart 2015 Çarşamba

Reiki Bilgileri

Reiki'den bahsetmeye, her zaman yinelemeye özen gösterdiğimiz bilgileri pekiştirmeye devam edelim.
- Reiki enerjisini verirken yorulmamaya, özellikle dokunarak Reiki verdiğimiz zamanlarda ellerimizin, kollarımızın rahat olmasına dikkat etmeliyiz. Özellikle ağır durumda yatan hastalara Reiki verirken veya hastane ortamında kişinin bedeninin bazı bölgelerine uzanmak zordur. Yardım etmek isteği ile kendinizi incitmeyin. Hastanede, hasta yatağındaki bir hastaya daha kolay dokunabileceğiniz dizinden, ayak bileğinden, tek elle dokunarak Reiki verebilirsiniz. "Reiki verirken belimi incittim", "Reiki verdim kollarım tutuldu," diyen Reiki uygulayıcıları ile karşılaşıyorum bazen. O nedenle öğrencilerime hep hatırlatırım, Reiki dostlarına bir defa daha hatırlatmak istiyorum: Reiki vermek enerjiye kanal olmak demektir. Yani rahat olmalısınız. Kendinizi inciterek başkasına yardımcı olmak olmaz.
- Reiki verirken esas olan Reiki yapmaya niyet etmektir. Bütünün hayrı için. Kendi hayrınız için. Reiki vereceğiniz insanın hayrı için olması niyetini de ekleyebilirsiniz. İsterseniz. Sonrasında ellerinizi veya tek elinizi bedenin üzerine herhangi bir yere koymak yeterlidir. Reiki iki elle veya tek elle verilebilir. Önemli olan akış için rahat bir pozisyonda durmaktır.
- Ağır rahatsızlığı olan kişiler Reiki enerjisi alırken çok yoğun bir sıcaklık hissedebilir ve bu sıcaklık hissinden rahatsız olabilirler. Omuzlar gibi, dizler gibi eklemlerin üzerinden Reiki vermek bu rahatsızlığı hafifletir.
- Reiki giysilerin üzerinden uygulandığı gibi, çarşaf, pike, hatta battaniye/ler üzerinden verilebilir. Reiki verirken esas olan kişinin enerji alanının içinde olmak ve enerjiyi akıtmaktır. Bazen kendimize Reiki verirken elimizin tenimize temas etmesi, özellikle ağrımız varsa iyi gelebilir, daha iyi hissettirebilir. Bununla birlikte başkalarına battaniye, yorgan üzerinden ellerinizi koyarak Reiki verebilirsiniz. Reiki'nin harika kuvvetini rahatlıkla bu şekilde de aktarabilirsiniz.
- Başkalarına Reiki verirken, canınız istediğinde vermek, içinizden Reiki vermenin doğru olmadığı geldiğinde bunu dinlemek doğru olur. Reiki enerjisi uygulayıcıyı adeta yönlendirir; bunu dinlemek gerekir. Örneğin, bazen çok ama çok yorgun olmamıza rağmen Reiki vermemiz gerektiğini biliriz ve bunu yaparız. Bazen makul olan, doğru olan enerjiyi vermektir ama sanki enerji gitmez, gitmek istemez, enerjiyi vermek düşünesi yüreğimizi daraltır. Bu bizim enerji vermememiz gerektiğini söylüyor olabilir. Belki o kişiye bizim karışmamız doğru değil. Belki başka bir yerde olmamız gerekiyor ve o anda Reiki vermemiz doğru değil. Enerji bize mesaj verir. Bunu duymaya, dinlemeye ve fark etmeye açık olalım.
- Reiki'yi hiçbir zaman bir ağrının geçmesi niyeti ile vermemek gerekiyor. Reiki çoğu zaman çaresi olmayan ve zorlu ağrıların geçmesine yardımcı olur, ancak Reiki ağrının bastırılması veya geçirilmesi için verilmez. Reiki bir hastalığın iyileşmesi niyeti ile verilmez. Bir ağrının geçmesi için Reiki vermek, ağrının geçmesinin doğru olduğunu, en doğru şey olduğunu bildiğimizi varsaydığımız anlamına gelir. Oysa hiçbir Reiki uygulayıcısı böyle bir bilgiye sahip olduğunu iddia edemez. Özellikle Reiki'nin dokunarak Reiki verdiğimiz 1. Seviyesinde ve dokunarak Reiki verdiğimiz zamanlarda bizler ellerimizi koyar, Reiki'yi aktarmaya niyet eder ve enerji akışını ve olması gerekeni İlahi İradeye bırakırız. Müdahalesiz ve özgürce.
- Reiki bir destek enerjisidir. Bizlere hangi olumlu ve faydalı sonuçları göstermiş olursa olsun Reiki'yi bir iyileşme aracı olarak sunmak doğru olmaz. Özellikle ağrı şikayeti olan ve bizlerden Reiki isteyenlerin gerekli sağlık kontrollerinden geçtiklerinden emin olun. Örneğin, Reiki başağrılarının rahatlamasında çok yardımcı olur ama ya kişinin baş ağrıları beyin anevrizması gibi çok hayati ve önemli, ileri aşamada bir sorundan kaynaklanıyorsa? Size ağrısı olduğunu ileten ve sizden Reiki vermenizi isteyen kişilerin ağrının kaynağını tıbbi yönlerden kontrol ettirdiklerinden emin olun; bunu yapmaları için yönlendirmek Reiki uygulayıcıları olarak sorumluluklarımızdan biri olsun.
- Reiki bedenin, ruhun kendini iyileştirme gücüne destek veren bir araçtır denilebilir.
*
Yaşamda yapmamız gerekenleri yapma gücünü hep bulmamız dileğiyle. Sağlık, neşe ve bereket dolu günler sizinle olsun.

Reiki Hakkında Sıkça Sorulan Sorulardan...

Merhabalar,
Haydi bugün Reiki öğrenmek ile ilgili ve Reiki'ye dair sıkça sorulan bazı soruların yanıtlarını hatırlayalım:



- İsteyen, seçen herkes Reiki öğrenebilir. Reiki öğrenmek özel bir bilgi ve yetenek gerektirmez.
- Reiki olumlu ve yapıcı bir enerjidir. Olumlu niyetler ve olumlu akış için çalışır. Reiki'nin zarar vermek için kullanmak mümkün değildir. Reiki zarar vermez. Olanın ve olması gerekenin önünü açan bir enerji olarak tarif edebiliriz.
- Reiki uyumlama ile, yani bir öğreticinin el vermesi ile, öğrencinin enerji alanı üzerine bir çalışma yapması ile öğrenilir ve kullanılmaya başlanır.
- Reiki uyumlaması aldıktan sonra Reiki'yi hemen o an kullanmaya başlarız ve ömür boyu kullanmaya devam edebiliriz.

- Reiki kullanmak başkalarının özgür iradesine saygı göstermemizi gerektirir. Başkalarına istekleri ve rızaları olursa ve olduğunda bu enerjiyi Reiki seviyemize göre dokunarak veya uzaktan sunabilir, verebiliriz.
- Reiki'yi bütün hayrı için kullanmayı temel niyetimiz olarak seçebiliriz.
- Reiki verme gücü ve alma faydası su içmemize bağlı olarak değişebilir. Vücudumuzda yeterli su olmadığında aynı etkinlik ile Reiki veremeyebilir veya alamayabiliriz.  Su ihtiyaç miktarı bireysel olmak ile birlikte genel olarak günde 1,5-2 litre olarak tarif edilmektedir.
- Reiki'ni özelliği başkalarına kendi öz enerjimizi yitirmeden, enerjiye kanal olarak aktarmamızı sağlamasıdır.
- Reiki'nin diğer bazı enerji aktarım tekniklerinden farkı kendimize de enerji aktarmamıza imkan vermesidir.

Sevgi, sağlık, neşe dolu günler sizinle olsun.

1 Mart 2015 Pazar

Olumlama

" Hayat nefesini dolu dolu içime çekiyorum. Hayatın akışına güveniyorum."


26 Şubat 2015 Perşembe


Yaşamda ilham aldığımız insanlarla olmak, başkalarına destek ve örnek olma istek ve gücümüzü kuvvetlendirsin.
Sevgi, saygı ve özgürlüğe de hürmetle.




25 Şubat 2015 Çarşamba

Olumlama

"Kendimi affediyorum. Sevgiyle iletişim kuruyorum."

15 Şubat 2015 Pazar

Devam Etmek


Yaşam ve yaşananlar ağır geldiğinde, yapabileceğimiz en iyi şey elimizden geleni yapmak, yapmaya devam etmek.

Olumlamalardan...


Mutlulukla öğrenme dolu günlere...

14 Şubat 2015 Cumartesi

"Kabul Ediyorum"

"I accept - Kabul ediyorum"

Yaşamda olanı görme, kabul etme ve bu sayede çözümler ve seçenekler üretme gücümüzün daha da artması dileğiyle.


13 Şubat 2015 Cuma

Sevgililer Günü


Sevgililer günü sevgi üzerine konuşmak için tatlı bir bahane. Romantik ilişkiler, eşler, sevgililer konusu bir yana, yürekten sevgi hissi, yürekten yayılan o enerji dünyadaki en yüksek frekans. 

Şartlı sevgi, yani şöyle olursan, böyle yaparsan, şunları kabul edersen seni severim anlamını taşıyan sevgi aynı sınırsız enerjiyi taşıyamıyor. Koşulsuz sevmek yaşamı ve insanları oldukları gibi kabul etmeyi içeriyor.

Bir insanı olduğu gibi kabul etmek onun kendini gelişmesi, arzularını gerçekleştirmesi, yaşam yolunu açması için destek vermemek anlamına tabii ki gelmiyor. Yeni seçenekler, fırsatlar sunmamıza engel değil. Aklımızda onlar için beliren olumlu imkanları paylaşmaya, hatta belki biraz ısrar etmemize bile engel değil. Yaşamın tüm gerçekliğini görmenin mümkün olmadığını ve bakış açımızın doğamızdan gelen sınırlılıklarını hatırlayarak yaşayalım yeter ki.

Kendi yaşam yolumuzdaki güzellikleri ve fırsatları görmekten ürktüğümüzde başkalarının desteğine ihtiyacımız olur. Herkesin olur.

Bununla birlikte esas olan, seçimi ve sonucu o insana bırakmak.

Bu bazen kader yolunu keşfedenlerin o gözleri yaşartan kendilerine sahip çıkmaları ya da yüreği de ağlatan kendilerini inkarı kabullenmeleri olabiliyor.

Bir insan için yapabileceğimizi yaptığımızı hep hissettirecek şey onlar için en iyisinin ne olduğunu sormaya ve düşünmeye devam etmek ve oldukları haldeki mükemmelliklerini hep hatırlayarak şartsız sevmektir.

Hepimizi çocuklar gibiyiz. Sevgi her zaman ve her zaman en büyük besinimiz.

4 Şubat 2015 Çarşamba

Nazar diyorlar

Dün akşam bir kaç e-posta aldım. Esasında ara ara konuştuğumuz bir konudan bahsediyorlardı. Evet, çoğunlukla istemeyerek, hatta bilmeden bize enerjileri ile zarar verebilen insanlar olabilir. Kendimizi korumak için yapabileceklerimiz var, bununla birlikte kendimizi korumanın veya sakınmanın her an aklımıza gelmesi mümkün değil. Dünya daimi bir enerji akışı içinde. Bu akış bazen besleyip bazen yıkabiliyor.

Önemli olan şu geliyor: Biz yıkmayalım. Biz başkalarına enerjimiz ile zarar vermeyelim.

Yaşam yolunda enerjimizin nasıl yayılmakta olduğunun sorumluluğu sözlerimiz, davranışlarımız kadar önemli.

Niyetimiz enerjimizin sadece olumlu etkilerinin başkalarına ulaşması ve varsa olumsuz etkilerinin dağılması, örneğin doğaya,veya mesela kendimize olumlu kaynak olması, dönüşmesi olabilir.

Başkalarını kontrol edemeyiz, kendimizi kontrol etmekten başlayalım.

Yaşamdaki şiddet gibi enerji dünyasındaki bu bir nevi şiddeti azaltacak koruyucu zincir, belki de bu şekilde halka halka bizlerden oluşacak.
Yüce Yaradan'ın desteği ve koruması sizlerle olsun.



3 Şubat 2015 Salı

Bizi bize, bizi bizden



İçimizde hayat bulmayı bekleyen cevherlerimizi kendimizin görmesi zordur. Kendi yeteneklerimizi, gücümüzü kabul etmek kolay olmaz. İnsanın ihtişamı insanı ürkütür.

Ve bunları kendimizden saklamaya uğraşırken, bir de bize bizi keşfettirmek isteyenleri susturmak için, çoğu zaman farkında bile olmadan verdiğimiz savaşlar var. Sözde başka bedenlere karşı kendimize karşı verdiğimiz savaşlar.

Işığının içinde tüm renklerin tüm tonlarını bulmak isteyen saklı gökkuşakları gibiyiz aslında. Parçalanmaktan, dağılmaktan, yok olmaktan korkuyoruz belki. O muhteşem zenginliğimizi bilsek de elimizdekine tutunmak güvenli gelebiliyor.

Ruhumuzun sesi, bazen kulaklarımızda, yüreğimizde, bazen aklımızda, bazense başka dudaklardan, bıkmadan usanmadan konuşmaya devam ediyor. Yapmak için doğduklarımızı duymak bazen kolay, bazen zor geliyor.

2 Şubat 2015 Pazartesi

Yaşam için


Yaşamda, gücümüzün azaldığını hissettiğimizde, kuvvetlenmeye, yenilenmeye, beslenmeye ihtiyaç duyduğumuzda, günde en az 5-6 bardak su içerek, günde en az 15-20 dakikayı sevdiğimiz müzikleri dinlemeye ayırarak ve "Kendimi seviyor, onaylıyor ve kabul ediyorum" cümlesi ile beslenmeyi hep hatırlayalım.

23 Ocak 2015 Cuma

Reiki Yolu

Hergün olmasa bile neredeyse gün aşırı, Reiki'nin bir üst seviyesine geçmek istediğini paylaşan öğrencilerim olur.

Hep paylaştığım gibi, ben bu süreçleri oldukça uzun süreler bekleyerek yaşadım, adım adım yol aldım. 

Hazır olmadığım zamanlarda nasıl hazır olduğumu düşündüğümü hala çok net hatırlıyorum. Geriye dönüp bakınca resim nasıl da farklı.

Bir öğrencimin, Reiki almaya veya ileri seviyelerine hazır olduğu zamanları bilmesi mümkün. Bununla birlikte bazen isteklerimiz olanı değerlendirmeyi engelleyebilir.

Hep öneririm, Reiki'de ilerlemek için en doğru niyetler bizim için en uygun, en doğru zaman ve şekilde yolun açılmasını dilemektir.

Kuvvetiniz bol, yolunuz ışıklı olsun.

8 Ocak 2015 Perşembe

Devam etmek...


Yaşamda istediklerimizin yolunu açmak için, onlara yer açmak için, zamanı bitmiş duyguları, yeri kalmamış korkuları, bazen eşyaları ve belki de insanları geride bırakırız. 

Bazen geride bırakan oluruz, bazen bırakılan. Yaşam kabının dolması için bazen boşalması gerekir.

Bu bitiş ve başlangıçlarda, şikayet ederek destek almanın mümkün olduğuna inandıran ve yakınana prim verir görünen dünyada, acıya tutunmama cesaretini bulmak, hele bunu yapmak kolay değildir. Yardım istemek ile yakınmak ne kadar yakın ve ne kadar farklı şeylerdir. Bu yakınlık farkı bizden nasıl da saklar.

Yüce Yaradan'ın bize sunduğu ve kapısının anahtarını da bizlere emanet ettiği gücümüzü bularak, tadarak yaşayacağımız mutlu günler dileğiyle. Sevgi, şefkat, anlayış ve adaletle.


7 Ocak 2015 Çarşamba

Yaratıcılığı Özgür Bırakmak


Yaratıcılığımızın önündeki belki gerçekten de var olan engellerden yakınmaya devam edebiliriz.
Ya da, elimizden geleni kadarını, yer açabildiğimiz kadarını yaparız.
Hani mesela ölmeden önce okumayı istediğimiz kitapların, uzun ve asla sonuna gelinemeyecekmiş hissini veren listesine bakarken, zamanımızın belki yetmeyebileceğini düşünü,p okumayı peşinen bırakmalı mı?
Hani "Tam hakkıyla olmayacaksa olmasın" diye sözlerimiz vardır. "Neden?" diye sorarım genelde bunu duyduğumda.
Yapılan, yapılabildiğini kadar yapılan, başlamamaktan, denememişlikten her zaman daha iyi gelir bana.

3 Ocak 2015 Cumartesi

Şükür

2015 yılına yavaş yavaş alışmaya başladığımız bu günlerde, sizleri, hepimizi, bugün için, yaşamımızda bugüne kadar gerçekleşmiş olan veya bugün var olan şükredeceğimiz şeyleri hatırlamaya davet ediyorum.
Bugün her ne yaşanıyorsa, bununla birlikte şükredeceğimiz şeyleri farkındalıkla, ve toplumsal yakınma alışkanlığımızı bırakarak, hatırlayalım.Mutluluk ve neşe gün boyu sizinle olsun.

1 Ocak 2015 Perşembe

Zeynep Kocasinan: Eğitmenlik, Danışmanlık Özgeçmişi

Üsküdar Amerikan Kız Lisesi'ni birincilikle bitiren Zeynep Kocasinan, Cornell Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü'nden lisans derecesine sahip.

 ICF onaylı Erickson College "Koçluk Bilimi ve Sanatı", "Takım Koçluğu", "İnsan Potansiyeli Yönetsel Koçluğu" ve Innerlinks Frameworks Coaching Process eğitimlerini tamamlayarak Koçluk yapan Zeynep Kocasinan aynı zaman da 2004 yılından beri kendi resim atölyesinde resim çalışmalarına devam ediyor ve aralarında Genç Gelişim, Astrolife, Aşk Dergisi, Sabah Gazetesi ve Land of Lights gazetesinin de olduğu muhtelif Türkçe ve İngilizce dergi ve gazetelerde yazılar yazıyor, ekler hazırlıyor,

Yaratıcılık ve Kişisel Gelişim üzerine dersler veriyor.

Reiki (Usui Reiki Master), EFT, Jyorei,Inverse Akım Terapisi, Bio-enerji, Kuantum Uygulama Teknikleri, Meditasyon, Astroloji, Numeroloji, Aromaterapi, Bach Çiçek Özleri ve farklı enerji metotları üzerine çalışmalar ve uygulamalar yapıyor.

Reiki Master ve Dönüşüm Oyunu Kolaylaştırıcısı Zeynep Kocasinan, İngilizce, Türk İşaret Dili ve orta/az derecelerde İspanyolca, Almanca, Japonca ve Fransızca biliyor. 

Zeynep Kocasinan Fethiye'de yaşıyor.

6 Türkçe ve 2 İngilizce olmak üzere 8 kitabı bulunuyor.

01.01.2015