İnternet Sitesi

www.zeynepkocasinan.com

16 Eylül 2015 Çarşamba

Pek Mutlu Hissettiren Adam'a...

Kimi inanışlara göre, kaybettiklerimiz ile onların yaşama veda ettikleri günlerde çok daha kolay iletişim kurarız. O günlerde onları daha çok, daha kolay hissedebiliriz. Onlar bizimle buluşmaya daha hazır olurlar.

Biz Babamı 2004 yılında, 16 Eylül günü kaybettik.
17 Eylül günü de toprağa verdik.
Babam acılı vedalaşmalara inanmazdı. Belki daha doğrusu, esasında oldukça duygu dolu, sevgi dolu bir adam olmasına rağmen, acıların aşmamız için var olduğuna inanan, engellerin aşmamız için karşımıza çıktığına, karanlığın ardındaki aydınlığı görmeye inanan bir adamdı. Öyle olmasa hayatındaki onca zorluğu aşıp 77 yaşına varamazdı muhtemelen. Bunu hayatı boyunca yakınmadan yapmayı da başaramazdı herhalde.

Babam birkaç defa da hayatla ölüm arasında gidip gelmişti 2004 yılına kadar aslında. Mesela 1989 kışında Amerika'daki olaylı ameliyatlarından sonra esasında evine, ülkesinde ölsün diye gönderildiğini benim anlamam ancak Annemin ve Sevinç Teyzemin onu özel bakımları ile hayata döndürmelerinden sonradır.

2004 yılı Babamın kesinleşen veda vakti olmalıydı çünkü sanki ilk defa o zaman onun o bitmeyen azmini, içindeki anlaması ve tarif etmesi zor o dev gücü bırakmakta olduğunu hissetmiştim. Onun bırakmakta olduğunu. "Sizi bunu da aşarsınız," dediğimde bana o ünlü yarım ağızla gülümsemesini çok net hatırlıyorum. Gözünü kırpıp gülmüştü ama o gülümsemenin altında "Bu defa değil," der gibiydi. Görmezden gelmek için çok uğraşsam da, zamanın gelmekte olduğunu onun gözlerinden fark etmemek imkansızdı. Şanslıydım aslında. Babası ile 34 yılı olabilen bir kızdım ben. Şanslıydım aslında. Mesela babamın, ben 5 yaşındayken geçirdiği kalp krizinden sonra kendimi bildim bileli onu kaybetmekten korkmuştum ama, Serap Teyzem gibi 5 yaşında gerçekten kaybetmemiştim babamı. Şanslı olduğumun da farkında oldum bir yandan hep.

Babamın varlığını hissetmek için özel bir güne ihtiyacım var mı bilmiyorum.
Aradan geçen onbir yılda sevinçli bir hasrete dönüşüyor ona özlemim. Yokluğuna, yoksunluğuna üzülmüyorum diyemem ama yaşattıklarına her gün daha çok şükrediyorum. Benim savaşlarımı asla benim için savaşmadan beni her yeni gün, bir sonraki mücadeleye, bir sonraki engele hazırlayan, bir sonraki hedefe, bir sonraki umuda taşıyan, yaşamı bana öğretmek için doğmuş zorlu ama pek muhteşem bir hoca gibiydi.

Babamın varlığını hissetmek için özel bir güne ihtiyacım var mı bilmiyorum.
Ama bugün, onu tanımış olduğum için pek mutlu hissediyorum.

Hiç yorum yok: