İnternet Sitesi

www.zeynepkocasinan.com

10 Haziran 2009 Çarşamba

Kırmızı Kalemin Söyledikleri


- “Zeynep sana şu verdiğim konu maddeleri ile ilgili olarak Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’ne hitaben bir yazı yaz bakalım,” demişti babam.
- “Nasıl yazayım? Detaylarını nasıl ele alayım? Kaç sayfa olsun? …”


Bunun gibi on soru sormuştum herhalde. Babam sessizliği ile cevap vermişti. Bu ‘şimdi soru sormayı bırak, haydi yapmaya başla’ demekti. Nasıl olacağını babam benim keşfetmemi istiyordu.


Babam bir işi yapabileceğinize inanıyorsa, artık kendi kapasitenizi keşfetmemiş olup olmamanız mühim değildi. Babam, o işi yapabileceğinize sizi inandırana ve yaptırana kadar peşini bırakmazdı.


Babamın verdiği yazıyı büyük bir heves ile yazmış ve bitirir bitirmez adeta koşarak odasına gitmiştim. Büyük bir işi başarmış bir insan edasıyla yazıyı babamın önüne koydum. İki cins kalem kullanırdı babam - 0,7 2B uçlu kurşun kalem ve bir de kurşun kırmızı kalem.

Babam yazıyı okudu. Kırmızı kalemini aldı ve yazının üzerine kocaman bir çarpı işareti yaptı. Sonra yazıyı bana sakince geri uzattı. Hemen atıldım: “Babacım neresini beğenmediniz? Yazı şekli mi? Hangi bölümde sıkıntı var?” Vs. vs.


Ben sormaya babam da sessizce ve tatlı bir sakinlik ile yazıyı bana uzatmaya devam ediyordu. Kâğıdı elinden aldım ve odama bilgisayarın başına döndüm. Doğrusu pek de memnun olmamıştım. Yazı iyiydi bence. Ve yazdıklarımı bilgisayarında başında tekrar okumaya başladım.


Yazıyı ikinci defa yazdım getirdim. … Yine kocaman kırmızı bir çarpı işareti.


Sanrınım dördüncü ya da beşincide, babam bu defa yazının oldukça büyük bölümlerini daireler içine alarak bu dairelerin üzerlerine kırmızı çarpı işaretleri yaptı. Dairelerin içinde olmayan az sayıda da olsa satırlar ve bölümler vardı.


Bu bir süre böyle sürüp gitti. Babam, olmadığını düşündüğü yerlerin üzerlerini işaretliyor ve bana geri veriyordu. Sanırım buna benzer şekilde yirmiye yakın düzeltme yapmıştım. Ve tekrar yazıyı babama götürmüştüm. Her seferinde yaptığı gibi yazıyı aldı ve dikkatlice okudu babam. Bitirince başını kaldırıp bana “Kaşeyi bas bana getir, ellerine sağlık,” dedi.


İlk resmi yazım tamamlanmıştı. Adeta uçarak kaşeyi almaya gittim.




O günün hayatımda ne kadar önemli bir gün olduğunu ancak yıllar sonra tam olarak anlayabilecektim...