İnternet Sitesi

www.zeynepkocasinan.com

31 Ocak 2009 Cumartesi

"Yaratma Cesareti"nden Duyma Cesaretine



Rollo May’in “Yaratma Cesareti” benim için zamansız kitaplardan. İlk defa 1992 yılında Türkçesi’ni okumuştum. Geçenlerde bende İngilizcesi’nin de olduğunu fark ettim. Kim bilir ne zaman almışım. Yüzlerce satırının altını çizdiğim Türkçesi’ni bulmayı tercih ederdim. Görmeyi arzuladığım satırların başka bir dilde izini sürmeye çalışıyorum. Ve bu bana bir huzursuzluk veriyor. Yiyeceğini arayan aç bir kurt gibi beni doyuracak kelimeleri arıyorum. Çok bildiğim satırlar farklı yapraklarda sanki benimle oynuyor ve saklanıyorlar.

Alıp okumadığım kitaplar da var. Caroline Bongrand’ın “Boğaz Çocuğu” nu belki 3 yıl önce almışım, ve nasıl olup da saklanmış evimdeki büyük kütüphanenin köşesine. Oysa gün gibi hatırlıyorum kitabı aldığım günü. Bu kitap ile arama nasıl bu kadar uzun zaman girebildi?

Bulamıyorum, iki gündür okumayı istediğim kitabı bulamıyorum. Deniyorum. Eskiden sevdiklerimi, yenilerden sevdiklerimi, romanları, şiirleri, kişisel gelişim kitaplarını – yok okumak istediğim kitabı bulamıyorum; içimde bir huzursuzluk bıkmadan usanmadan deniyorum.

Ben neyi arıyorum?



Meditasyon odasında ortada yanan mumun etrafında halka şeklinde iskemleler dizilmişti, iskemlelerin önünde yerde oturmak isteyenler olursa diye de minderler. Çember şeklinde dizilmiş ve ortalık sessiz. Dışarıdan gelen sesler çok az ama net olarak duyuluyordu. İçeri girenler beğendikleri bir yere oturuyor, kimileri gözlerini kapatarak, kimileri yere veya yukarı bakarak sessizliklerini koruyorlardı. Sabahın bu erken saatinde yerlerin tamamı dolmamıştı ama oldukça büyük bir kalabalık vardı. Sonra oturanlarda biri kalktı ve giriş kapısını kapattı. Dışarıda çalışmanın başladığını gösteren lambanın ışığını yakacak olan düğmeye bastı, ve sonra yine sessizce yerine oturdu. Saat sabah 8 olmalıydı.
Her sabah 20 dakika boyunca 30-40 kişi ile bir odada beraberce sessiz oturmaya ve kulaklarınızı içinizden gelen sese açmaya ne dersiniz? İskoçya’da Findhorn’da sabahlar meditasyon ile başlıyor, eğer seçer ve isterseniz.

Derinden gelen ve gittikçe kuvvetlenen bir ses duyuluyor bu anlarda. Soruların ve cevaplarının netleştiği sihirli anlar.



Ben kitaplarımın dünyasında huzursuzlaştığımda bazen geç de olsa mesajı anlarım. Ruhum dışa değil içe bakma zamanı diye hatırlatmaktadır bana...