İnternet Sitesi

www.zeynepkocasinan.com

21 Ocak 2009 Çarşamba

Tesadüflerin İzinde Bir Paket



Bazı kitaplar yaşam boyu tekrar ve tekrar karşımıza çıkarlar. Kimileri hep elimizin altında, kimileri ise yıllar sonra karşımıza çıkar.

1988 yılından, Boston’dan bana hatıra kalan bir kitap var: “Az Seçilen Yol”. Yazarı Scott Peck. Üniversite birinci sınıftayken çok sevdiğim bir arkadaşımın ablası hediye etmişti. Ve bugünlerde tekrar karşıma çıkıyor. Daha geçenlerde bir arkadaşım okumamı tavsiye etti, ve ben de tekrar okumam gerektiğini düşünerek aradım kitabı. Hemen değil ama birkaç gün sonra buldum. Bakalım bugünlerde bana ne söyleyecek.

*

Ben çok hızlı okurum. Belki de bu yüzden kimi kitapları ara ara tekrar okurum. Bunu yapma ihtiyacı hissederim; belki ilk defasında kaçırdığım bir şeyler olduğunu hissederim.

Kimi zamanlar da bazı sayfalar, bazı satırlar çağırır beni. Evde, ofis de her nerede ise o kitabı bulana kadar ararım. Mesela, Richard Bach en çok izini sürdüğüm yazarlardandır. O’nun kitaplarının satırlarını sanki bazen ruhum ister.

Richard Bach’ı benim için farklı kılan ne?

Sanki en derinlerime dokunuyor sözleri. Sanki sözleri onun ruhunun derinliklerinden geliyor. Sadece “Martı” da değil; “Bir” veya “Sonsuza Uzanan Köprü” de bana göre içtenlik ve yürekten bir samimiyet ile yazılmış kitaplar.

*



Kitapların yaşamımda önemli bir yeri var, ve yaşamımda çok farklı şekilde varlıklarını bana hatırlatıyorlar.

1993 Mayıs ayında ağabeyimin mezuniyet töreni için Purdue Üniversitesi’ne gidecektim. Ama önce kendi üniversiteme, Cornell Üniversitesi’ne, Ithaca’ya uğramak istedim. Amerikalı bir sınıf arkadaşım o dönemde yüksek lisansını yaptığı için hala Cornell’deydi, ve bir sohbetimiz sırasında o günlerde Victor Hugo’nun ‘Sefiller’ini okuduğundan bahsetti. Ben bu kitabı kim bilir kaç defa okumuştum, ancak içimden tekrar okumak gelmişti.

Bir kitapçıya gittim, ‘Sefiller’i nerede bulabileceğimi sordum, gösterdikleri yerde kitabın altı yedi farklı baskısı vardı. Kitapları aldım, yere oturdum, bir tanesinin kapağı hoşuma girmişti. Üzerinde kitaptaki karakterlerden Cozette’in ve Fransız bayrağının olduğu bir çizim vardı. Kitapların yanında yere oturduğumu, ki bunu nedense kitapçılarda çok yapıyorduk Amerika’da o günlerde, kitabı karıştırdığımı, hatta bir kısmını okuduğumu hatırlıyorum.

En derinlere dokunan bir kitap daha. İngilizce’si Türkçesi kadar etkileyiciydi benim için. Fransızcam bu kitabı orijinal dilinde okuyabilecek kadar iyi değil, ancak bir kitabı ruhunu taşıyarak tercüme edenlere, edebilenlere minnettarım. Yoksa yaşam biraz daha eksik kalırdı bu dünyada herhalde.



Ithaca’da bir kitapçıda yerde oturmuş Sefillerin o kapağında çizimli nüshasını okumaya başlamıştım, sanki durmak mümkün olmuyordu. Aradan 15-20 dakika geçtikten sonra, aniden yerden kalktığımı hatırlıyorum. Bir yere mi yetişmem mi gerekiyordu, onu hatırlamıyorum, ama iyi hatırlıyorum ki, kalktım ve o kitabı diğer baskıları ile birlikte aldığım rafa geri yerleştirdim.

Üniversite’den Türkiye’ye geri dönerken onlarca koli kitabını taşımış bir Zeynep için bir kitabı almak konusunda tereddüt etmek pek normal değildi. Almak da istemiştim esasında, ama işte her nedense almadım.

Bundan birkaç gün sonra Şikago’ya uçtum, İndiana’ya ağabeyimin mezuniyetine gidiyordum. Kendi mezuniyetimden sonra ilk defa geri döndüğüm Cornell’de bir hafta kalmıştım, ama bana yetmemişti. Ayrılmam gerekiyordu; Şimdi Indiana ve Purdue Üniversitesi ile kucaklaşma zamanıydı; yetişecek bir mezuniyet töreni vardı.

*

Ağabeyimin bana güzel bir otelde yer ayarlamıştı. O okurken aynı zamanda üniversite kampusünde öğrenci sorumlusu olarak da görev yapıyor, ve bu nedenle görevi gereği yatakhanede kalıyordu. Bir arabası vardı, ve sanırım Purdue’deki 3. günümdü, akşam ağabeyim dersleri ve işleri bittikten sonra beni almaya gelmişti.

İçeri girdikten sonra “Sana bir paket var Zeynep,” dedi. Elinde oldukça kalın sarı bir zarf vardı.

Zarfın üzerinde gönderenin adı yazmıyordu, ancak el yazısı tanıdık gelmişti. Merakla zarfı açtım. Ve bir an için kalakaldım. Kalın zarfın içinden, bundan 4-5 gün önce Ithaca’da bir kitapçıda yere oturup okuduğum Sefiller duruyordu, üzerinde Cozette’in bayraklı resmi ile.

Sayfayı çevirdim, ve kitabın kapağının içine yazılan notu okudum: “Sevgilerimle, Doğum Günün Kutlu Olsun.” Amerikalı arkadaşım bana, sevdiği kitabı yollamıştı, benim bu kitap ile geçirdiğim küçük maceramı bilmeden. Bir an tesadüfün güzelliğiyle nefesim kesildi. Sanki yaşam bana göz kırpmıştı.

Sonra tekrar yazıya baktım ve başımı kaldırdım, “Yaman” dedim ağabeyime “bugün günlerden ne?” “22.Mayıs” dedi Yaman gülerek, “Haydi kutlayalım, unuttun mu bugün senin doğum günün.”