İnternet Sitesi

www.zeynepkocasinan.com

17 Mayıs 2020 Pazar

Sen Olsan Ne Yapardın?

Yaşam kadar spor da iyiliğe olan inancımızı tazeleyen anlar ile dolu.

Bunlardan bir tanesi 2006 Turin yani Torino Kış Olimpiyatlarından.

Torino Kış Olimpiyatları, benim ilgilendiğim buz pateni yarışmaları için ilginç bir yıl olmuştu ve bugün büyük hayranlık ile takip edilen Japon erkek patenci Yuzuru Hanyu gibi bir çok genci de oldukça etkileyen ve sporculuk yaşamları adına fark yaratan bir olimpiyattı.

Artistik patinajda kadınlarda Japonya’dan Shinzuka Arakawa’nın altın madalyayı almasının buz pateni tarihine etkisi sonradan ortaya çıkacaktı.  Japonya’nın Sendai şehrinden olan Arakawa, aynı şehirden genç patencilerden Yuzuru Hanyu’ya örnek olacak ve Hanyu 2014 ve 2018 yıllarında iki defa olimpiyat altın madalyası alarak dünyanın gelmiş geçmiş belki de en iyi patencisi sayılan biri olacaktı.  Sendai şehri 2011 yılındaki büyük Japonya depreminde en çok zarar gören şehirlerden biriydi.

Genç yaşında teknik ve artistik özellikleri ile efsaneleşen genç Japon patenci Yuzuru Hanyu’nun Yuzuru Hanyu olmasındaki en büyük etkenlerden biri, yine büyük hayranı olduğu Rus erkek patenci Evgeni Plushenko’nun da Torino’da erkekler kategorisinde Olimpiyat altınının sahibi olmasıydı.  Çocuk Hanyu’nun, o olimpiyat ile birlikte saçlarını bile Plushenko’nunki gibi kestirdiğini biliyoruz.

Sporcular hayatlarımızda çok farklı şekilde izler bırakabiliyor.  Olmadık bir hikaye olmadık bir şekilde karşımıza çıkabiliyor.

Ama paylaşacağım bu hikaye buzpatenine dair değil.

Olay kros kayağı yarışmaları sırasında geçiyor.  Kanadalı sporcu Sara Renner önde giderken aniden batonlarından bir tanesi kırılıyor. Kros kayakta, tek baton ile yarışa devam etmek, batonlardan destek alamamak oldukça büyük bir dezavantaj.  Finlandiya, İsveç ve Norveçli sporcuların kendisini geçmesi ile Renner’in madalya kazanma hayali ise boşa çıkacak gibi görünüyor. Kanada geriye düşüyor.

İşte tam o sırada çok enteresan bir şey oluyor.  Norveç kros kayak takımının direktörü Bjornar Haakensmoen Kanadalı Renner’in yanına yaklaşıyor ve kendi batonlarından bir tanesini ona veriyor.  

Herkesin hayret ile seyrettiği bu sahne sonrasında, arada açılan farkı neredeyse tamamen kapatmayı başaran Kanadalı sporcu, takım arkadaşı ile birlikte birinciden çok az bir farkla ülkesi için, Kanada için olimpiyatlarda ikinciliği alıyor.  

Yardım eden direktörün ülkesi olan Norveç ise, müsabakayı madalya alamadan, 4. sırada tamamlıyor.

Müsabakadan sonra sorulara Norveçli Direktör Haakensmoen şu şekilde yanıt veriyor:  “Bu müsabaka ve tüm müsabakalar bir mücadele olmalı.  Bu mücadelenin sonucuna kayaklar karar veriyor olmamalı.”

Tabii, hikayenin bir sonraki aşaması da var.  Bilenler bilir Kanada’nın akçaağaç şurubu çok meşhurdur. Dünya’daki en iyisi olduğu bile söylenir.  Ve ben de Toronto’ya ilk gittiğimde, bolca akçaağaç şurubu alarak Türkiye’ye geri dönmüştüm.  Olimpiyatlarda yaşanan bu olay Kanadalıları çok etkiliyor, ve olimpiyatlardan sonra Kanadalılar, şükranlarını ifade etmek için Norveçli takım direktörü Haakensmoen’e hediyeler gönderiyorlar.  Ve bu hediyeler arasında beş ton, yalnış duymadınız, beş ton akçaağaç şurubu da var.

Olimpiyat Komitesi bu haberi “Sporda yardım bazen beklenmedik yerden gelir” başlığı ile paylaşmıştı.  

Benim için ise bu haberin anlamı daha farklı. Benim için bu haber, insanın özünde olan iyiliğe olan inancımı tazeliyor.

Hiç yorum yok: