İnternet Sitesi

www.zeynepkocasinan.com

5 Haziran 2019 Çarşamba

Sabır Dedikleri Tatlı Bekleyiş ya da Sabretmemenin Önemi


Dayanma gücümün sınırlarına zaman zaman ulaşsam da sabırlı olmak benim için önemli.  

Biraz heyecanlı ve aslında tez canlı denilebilecek yapıma rağmen, nasıl bu kadar sabırlı olabiliyorsunuz, diyenler karşısında hala ben de şaşırıyorum.  Sabırlı olmayı artık, tahammül etmekten öte, bütününü göremediğimiz resmi daha iyi anlamak için gerekli olan zamanı ayırmak olarak tarif ediyorum.  Sabır bir erdem olmaktan çok bir gereklilik.

Çok sabırsız olduğumu söyleyenler de yok değil, ancak sanırım bu yorumları artık çok çok daha az alır oldum. Özellikle son on senedir.  Ve sabrımın sonuna beni nelerin getirdiğini keşfetmek aslında kendime ve insanlara dair çok şey keşfetmemi de sağladı ve sağlıyor.

Sabır bazı inançları da geride bırakmayı da gerektiriyor.  Öncelikle olması ya da yapılması gerekenler için doğru zamanı en iyi bizim bilebileceğimize dair inancı.


Dediğim gibi sabırlı olamadığım zamanlar da var.  Sabırlı olmanın önemine inanmakla birlikte, sabretmemek gereken, ivedilikle hayır demek gereken zamanlar olduğuna da inanıyorum. Haksızlığa, adaletsizliğe ve kendi haklarını çevresindeki herkesin haklarının üzerinde tutanlara ivedilikle hayır demek gerektiğine artık daha çok inanıyorum.  Dedim ya, sabır tahammül etmekten öte yaşamda doğru şeyin doğru zamanda olmasına müsaade etmek gibi bir şey.  Mutlak doğruya izin vermek için kendi irademiz dışında bir doğrunun akmasına izin vermek. İşte bu bazen sabırsızlık olarak tezahür edebiliyor. Ve kendime rağmen sabırsızlık göstermeyi doğru bulduğum zamanlar oluyor.

Sabırsızlığın bazen enerjik nedenleri de var.  Masum görünen ama bizi çileden çıkaran soru ve isteklerin altında, kelimelerin ardında bazen canımızdan can isteyen başka bir etkileşim var.

Peki, bu etkileşimi nasıl fark ederiz?

2000 yılından beri yakından ilgilendiğim ve özellikle son onbeş yıldır uyguladığım enerji çalışmalarının bizlere kazandırdığı temel bir farkındalık var.  Özel bir teknik uygulamasalar da yaşamda görünenin ardındakini sorgulayanların da fark ettiği bir farkındalık. 

Bizler enerjiden oluşuyoruz.  Fizik de maddenin enerji olduğunu ifade ediyor. Kastettiğim bu değil.  Madde yapımızın, yani bedenimizin üzerinde, içinde, onu saran, bir enerji bedenimiz var.  Bu beden bir anlamda yaşam enerjimizi taşıyor olmakla birlikte farklı günlerde, farklı anlarda farklı bir seviyede enerji ile dolu olabiliyor. Bugün hiç enerjim yok, dediğimizde, gerçekten enerji haznemizin boşalmış olduğunu ifade ediyor olabiliriz.  Bir de, enerji haznemiz de sabit bir boyutta ya da ebatta bir hazne değil.  

Enerji bedenimiz biz enerji depolamayı öğrendikçe ve kullandıkça, kilo aldığımızda genişleyen derimiz gibi genişleyebiliyor. Ya da aynı şekilde hazne uzun süre kullanılmadığında daralabiliyor. Bir yandan, enerji haznemizin yine de bir kere genişlediği hacmi korumak konusunda oldukça sadık da olduğunu söyleyebiliriz.

Enerji haznemizi, enerji bedenimizi, diğer bir adı ile enerji alanımızı ya da auramızı enerji ile doldurmak esasında her nefes alıp verdiğimizde doğal olarak yaptığımız bir şey.  Bununla birlikte, modern insan doğadan, evrenden enerji almak yerine çevresindeki insanlardan beslenmeyi seçebiliyor.   Esasında evrenden enerji almak zor olduğundan değil ama başka bir insanın enerjisini almaya bağımlı olanları da görüyorum.  Yanında olduğumuzda enerjimizin düştüğünü, moralimizin bozulduğunu, özellikle kızdığımızı hissettiğimiz insanlar işte bizleri bir enerji jeneratörü yerine koyan insanlar.

Yanılma olmasın, bu insanların enerjimizi alabiliyor olmaları onların bizden daha güçlü oldukları anlamına tabii ki gelmiyor.  Tam tersine, enerjisini başkalarının enerjisini alarak doldurmayı seçenler esasında yaşamın ana akışından kopmuş ve yaşamın doğasını unutmuş insanlar aslında.  Çaresizlik içinde çevresine, farkında olarak ya da olmayarak, zarar veren insanlar.  

Evren bu insanların bu bencilce davranışlarına neden müsaade ediyor diye soran danışanlarım olur. Ya da Tanrı neden başkalarının bize zarar vermesine izin veriyor?  Burada yanıtlar biraz daha zorlaşıyor.  Çeşitliliğinden dolayı zorlaşıyor.  Enerji dünyasına dair tüm yanıtların ben de olduğunu söyleyemem. Bununla birlikte, yıllar içinde enerji alışverişlerine dair birçok şey gördüm ve yaşadım.  Dünyanın değişik köşelerinde, Brezilya’da, Japonya’da ya da Fas’ta insanların enerji alışverişlerinin ne kadar benzer olduğunu görmek bu işleyişin evrensel kuralları ve sistemi olduğunu hissettiriyor.   Dünyanın her yerinde insanlar enerji alanlarını doldurmak için bir uğraş veriyorlar. Kimiler, yoga, meditasyon, dua veya enerji aktarım teknikleri ile bunu bilinçli olarak yaparken, kimileri spor ya da iş hayatındaki başarı ya da iyilik yaparak enerji akışını sağlamak için yollar buluyor. Kimileri ise kızdırarak, yorarak, üzerek enerji dişlerini yakınlarındaki aile üyelerine, eşlerine, iş arkadaşlarına ya da bir amaç için bir araya geldikleri insanlara geçirerek onları adeta emiyorlar.  

Evrende her etki bir tepki ile karşılık bulur. O nedenle tüm hırsızlıklar gibi bu bir nevi enerji hırsızlığı da uzun vadede hayır getirmez.  Enerjisini başka bir insanın enerjisi ile doldurmayı alışkanlık haline getirenler, bir noktada üstesinden gelinebilmesi zor engeller ile karşılaşırlar ve belki de en acısı kalabalıklar için de bile olsalar yüzeysel ilişkiler ile yetinmek zorunda kalırlar. Adını koyamadıkları bir yalnızlaşmaya sürüklenirler.

Hayatınızda böyle bir insan varsa kendinizi korumak için yapabileceklerinizi belki başka bir yazıda detaylı olarak hatırlatmak daha doğru olacak, ama özetle şunu söyleyebilirim. Çoğumuzun, hayatımızda kendimizi besleyemediğimiz için hastaneye giderek serumdan alacağımız besin ve takviye ile kendimize gelmeye ihtiyacımız olmuştur.  Bu benim üç defa başıma geldi.  Bu olabilir, ancak ben doğru beslenmediğim için, yemek yemediğim için devamlı serum desteği alarak yaşamaya çalıyorsam yaşamayı bilmiyorum demektir. Enerjik olarak da, sizin enerjinizden beslenerek var olmaya çalışanlar bunu birkaç özel ve acil durumda yapmıyorlar, gerçekten alışkanlık haline getirmişler ise, onlar için yapabileceğiniz en iyi şey onlardan uzak durmaktır.  Ve içinizden onlara izin vermemeye niyet etmeniz.  Onların evrenin enerjisi ile bağlanmalarını dilemeniz. 

Onlara sorunlarını fark edebilme şansını verin.

Bazen, biz de kendimizden vererek başkalarını beslemekten sağlıklı olmayan bir haz alabiliriz.  Ne olur canınızı kendinize saklayın. Yaradan’ın size en değerli emaneti öncelikle sizsiniz.

Hayatta bir şey oluyor ise mutlaka bir nedeni var.  Tüm keşifleriniz keyifli olsun.

Hiç yorum yok: