İnternet Sitesi

www.zeynepkocasinan.com

1 Ağustos 2020 Cumartesi

Güzelsin İstanbul

Güzelsin İstanbul,

Yine de,  

Fethiye’yi hatırlattığın anların ile daha çok mu seviyorum seni,

Denizdeki özel bir ışıltı, 

Geçen balıkçı motorunun sesi,

Gün batımının Fethiye’de bizi başka bir dünyaya götüren renkleri,


Boğazın diğer yakasında, gün biterken alev alev bir kızıllıkla yanıp sönen camlar belki sana özgü ama,


Nadir gelen sessizlikte hissedilen hafif tuzlu serinlik, sakin sabahlarda senden çok Fethiye diyor bana,


Deniz seninle yanıbaşımdayken artık uzak geliyor,

Sahilde yürürken mesela, parmaklarımı o tuzlu suyun içinde dört mevsim gezdirebilmeyi çekiyor canım,

Fethiye’de yakın arkadaşken biz

İstanbul’da deniz, daha çok, seyret beni diyor,

Seyretmek mutlu etmiyor diyemem ama sanki canım tatmak da istiyor,


İstanbul birçok lezzeti için

Yüzyıllarca yoğrulduğu binler, milyonlarla 


Uzaktan gelen bir kilise çanı,  


Nisan ayında erguvan pembeliği,


Kapalıçarşı’nın tenha koridorlarında zamanın içine bir yolculuk,

Biraz kuyumcu vitrini, biraz kahve molası,


Sana özgü bir zamansızlık hissi veriyor,


Anılar sensiz olmuyor mesela,


Ayasoyfa’nın bir köşesinde, bir taşın üzerine oturmuş,

minik bir deftere, 

sırt çantamdan çıkardığım küçük sulu boya takımımın renklerine

minik su şişeme batırarak ıslattığım fırçam ile 

resim yaptığımı hatırlıyorum,

İyi ki yapmışım o gün diyorum,

Yanımdan geçen turistlerin gözucuyla defterime kimilerinin kaçamak kimilerinin uzun uzun bakışlarını sanki tekrar görüyorum,

Kimileriyle bakışlarımız kesiştiğinde karşılıklı tebessümlerimiz konuşmuş gibi doyuruyor,


Süleymaniye’ye ilerlerken önce Sinan’ın minik türbesinin yanından geçmek mesela, ve Sinan’ın aklından geçenlerin hayalini kurmak seninleyken mümkün oluyor sanki İstanbul,


Anılar sensiz olmuyor,

Olmadık bir anda bir lokantanın görüntüsü geliveriyor insanın aklına,

Mesela bir lokantanın duvarları,

Mesela Pandelli ya da Rejans,

Ya da Konyalı’nın talaş böreği mesela,

Topkapı Sarayı’daki lokantasında yenilen değil, Eminönü’ndeki dükkanında,


Mesela, mesela kışın ailecek Fatih’e boza içmeye gidişler,

Sarı leblebi,


Ya da bozacıların sokaktaki sesleri,

İleride bir gün kimsenin hatırlamayacağı,


Güzelsin İstanbul,

Dünya ile buluştuğum şehirsin,

Dolmabahçe Sarayı’nın manzarası ile büyüttün beni, 

Kışın Dolmabahçe’deki ağaçlar yapraklarını döktüğünde, sarayın bazı camlarından denizi görebildiğime seninle şaşırdım,


Artık yeter desem de,

Artık o kadar sevmiyorum desem de,

Dönüp dolaşıp yoluma çıkıyorsun İstanbul,


Ben bana yabancı geliyorsun diyorum,

Sen hatırla beni kız diyorsun,


Ben isteyenlere bırakayım seni diyorum,


Sen yeniden tanı beni diyorsun...


Hiç yorum yok: