İnternet Sitesi

www.zeynepkocasinan.com

10 Ağustos 2009 Pazartesi

Sen Mor Bir Domuz musun?


Amerikalı yazar ve eğitmen Louise Hay’in düşüncelerimizin sağlığımız üzerindeki etkileri üzerine çok sayıda kitabı var. Dünyada bu konuların öncülerinden. Hala yazmaya, konferanslar vermeye devam ediyor.


Louise Hay diyor ki: “Biz müsaade ettiğimiz için düşüncelerin üzerimizde gücü vardır. Kendimizi kabul etmek başkalarının yargılarını üstümüze alınmamaktır. Kelimelerin tek başına bir anlamı yoktur. Onlara biz anlam veririz. Bizi besleyen ve destekleyen düşünceleri düşünmeyi seçelim.”


Güzel bir örnek veriyor Hay. “Ben size ‘Sen mor bir domuzsun’ desem ya bana gülüp geçersiniz, ya sinir olursunuz ya da deli olduğumu düşünürsünüz. Ama söylediğimin doğru olduğuna inanma ihtimaliniz çok düşüktür. Bizim duyduklarımızdan kendimize dair inanmayı seçtiklerimizin büyük bir kısmı bu cümleden daha fazla doğru değil.”


Doğduğumuz andan itibaren daimi olarak bir şeyler duyuyoruz. Küçük yaşlarımızda duyduklarımızın neredeyse tamamını doğru olarak alıp bilincimize ve bilinçaltımıza kayıt ediyoruz. Yaşlarımız ilerledikçe bilinçli olarak duyduklarımızı kabul edip etmeme farkındalığına ulaşabiliyoruz. Ama her zaman değil. Sözlerin üzerimizdeki gücünün farkında olmuyoruz.


Louise Hay diyor ki: “Kendimiz ile ilgili ‘yanlış’ olduğunu düşündüğümüz şeyler çoğu zaman bizi biz yapan bireysel özelliklerimiz.


Tamam, etrafımdakilerin sözlerine dikkat edeyim ve ciddiye almayayım, ama bu o kadar kolay olmuyor. Ne yapabilirim? Louise Hay dünyada bu konuda gerçekten bir çığır açtı – olumlamaların olumsuz düşünce ve inanç kalıplarımızı değiştirmek konusundaki etkilerini gösterdi. “Kendimi olduğum gibi seviyor ve onaylıyorum” olumlaması, veya diğer bir adı ile onaylaması, gerçekten çok etkili. Louise Hay bu cümleyi, ya da kısaltılmış şekli “Kendimi onaylıyorum” cümlesini bir ay boyunca günde üç yüz dört yüz defa tekrar etmeyi öneriyor. Bu sayede kendimizi kabul etmediğimiz tüm noktaların biz bu kelimeleri söyledikçe ortaya çıkacağını ve bunun derinlerdeki yaraları ve yararsız inançları temizleyeceğini söylüyor.


Aklınıza neden kendinizi kabul etmemeniz, neden onaylamamanız gerektiğine dair birçok düşünce gelecek,” diyor Hay. “Ben başarılı değilim… Bu aptalca… Bunun işe yarayacağını düşünmek aptalca… Ben neyi iyi yapabiliyorum ki… Bunların geçip gitmesine müsaade edin. Bu gelen düşüncelere ‘Sizi serbest bırakıyorum, kendimi onaylıyorum,’ deyin. Onlar sadece direnç düşünceleri ve sizin üzerinizde güçleri yok.


Her fırsatta Louise Hay’den ve dünyaya düşüncelerin ve özellikle de sözün gücü üzerine hatırlattıklarından bahsetmeyi görev biliyorum. O kadar önemli ki. Onun kitaplarını onlarca defa okumuşumdur, ve her defasında yeni bir şeyler dikkatimi çekiyor. Her defasında daha önce farkına varmadığım bilgiler alıyorum. Her geçen gün olumlu sözler ve sözcüklerle yaşamanın önemini biraz daha çok kavrıyorum.


Zihnin bizim bir aracımız olduğunu hatırlayalım istiyorum. Bize ait ama bizi kontrol eden değil bizim kontrolümüzde bir araç olduğunu.


Ve bazen iyileşme yolunda yürümeye başladığımızda, her şey düzelmeye başlayacağına bazen sanki daha da karışmış gibi görünür. İlişkilerimizin daha iyi gitmesini isterken daha çok kavga etmeye başlarız. Kendimizi bolluk ve berekete açalım derken cüzdanımız çalınıverir. Bunları doğru değerlendirmemizi öneriyor Hay. Öncelikle arzularımızı bize getirecek olan farkındalığa varabilmek için üstünün açılması gereken farkında olmadığımız olumsuz kalıplarımız olabilir.


Zihnimizde ve sözlerimizde olumlu olmaya gayret ettikçe – bazen kısa süreli olumsuz görünen olaylar ile – yolumuz açılmaktadır. Veya Hay’in ifade ettiği gibi, dibi yanmış bir tencereyi temizlemeye başladığımızda olduğu gibi suyu, sabunu koyup tencerenin dibini ovalamaya başladığımızda tencerenin içindeki su baştaki halinden çok daha kötü görünür, hatta berbat bir haldedir. Bu kısa süreli bulanıklık tencerenin tertemiz olması için ödenen kısa süreli bir bedeldir.


Sağlık ve sevgi dolu günler sizinle olsun.


Sevgilerimle.