İnternet Sitesi

www.zeynepkocasinan.com

23 Ekim 2025 Perşembe

Uzun Bir 'Söyleyiş' ya da Hepsi Ayrı Bir Hikaye / Kimi Der Şiir, Sen Yolu Yürümek De - (II)

Şair ol,

Olma mı dedik sana,

Ben en azından 

        düşüyorum kalkıyorum

        yaralarımla,

Sen dünyayı kandırdım sanıp

        yerin sayıyorsun,

        o tek kendini kandırdığın

        atılmayan adımlarla.


*

Çok üzdüler seni,

Belki ben de, kimbilir,

Nasıl metanetle

        kaldırıyor bunda yükü diye

                sormuşumdur sık sık,

Sana da ağır geldiğini

                biliyordum ama,

Bu kadar değil,

Bu kadar değil.


*

Gerçekten yazmak zorunda olduğunda,

Gece uykularından uyanır insan,

Kusmak için lavaboya koşmak gibi,

Ya da güneş batmadan önce

            o son aydınlığın

            son bir fotoğrafını çekmek için

            telefonu aramak,

            gibi,


Yitmek istemeyen sözler

        dürter durur,

Bir koşar

       bir durulur,


Okunmak için çok insan aramaz,

Sadece var olmak için çırpınır...


*

Bilmenin yükü ne çok ağır...


*

Bencilleştin dediler,

Haklılar,

Düştüm karanlık kuyulara,

Bilmediler,

Bildiler el etmediler,


Yaktım elfenerini

Yarattım ipi

Gökyüzüne dikip gözümü

Çektim kendimi

        yukarı,


Kurtaranlar da oldu

        olmadı diyemem,

Zaman zaman,


Ama ne çok kuyulardan     çıktık     boğulmadan.


*     

İçimden çağlayan suyun sesi

(Korkutmuyor eskisi kadar)

Bir tutam hüzün taşır her zaman,

Tasasız bir coşku bana ait olmadı 

                                        hiç bir zaman.


*

Şu andan başka yerde

            olmayı seçmezdim

                        herhalde.


*

Bencil oldum ben

Bensizlik çökertince bendeki beni,

Hala aklımda o hastanenin

        dev bekleme salonu.


*

(Senin Sonbaharın)


Sen sonbaharı müjdeleyen

        o yabani otlarda kal,

Boşalan sahilde 

        üreyen dikenlerin

        açan sarı çiçeklerinde kal,

Güzel pişmiş keşkeğin tadında,

Attığın ekmeklere itibar etmeyen ördeklerde,

Yağmurda dışarıda unuttuğun 

        minderde kal,

Üşüyen burnunda,

Gündüz ısıran sivrisinekte kal,

Çiçekleri sula,

Begonvili buda,

Terliğindeki kumlarda kal.


*

Biliyorsun demek istemiyorum

   ama biliyorsun be Kardeşim,

O bir tomar kağıda ne çok 

    ihtiyacım olacağını,

İçimdeki

    boşalmayan odaları,

Ölümü kalımı,

Felaketlerden kaçışı,

Biliyorsun,

Bazen bilinebildiği gibi,

Sen daha çok,


Karanlıkta aydınlığı söylemen

                               ışıkları yakar mı?


*-*


                   


Hiç yorum yok: