İnternet Sitesi

www.zeynepkocasinan.com

22 Temmuz 2019 Pazartesi

Yaşam Yolu Ruhun Yolu

Londra’ya ilk gittiğim çocukluk yıllarımda bu şehri hep çok seveceğimi daha ilk günden hissetmiştim.  Güneşini ve yağmurunu birlikte tattığım, ağabeyim ile yaptığımız kilometrelerce yürüdüğümüz için hayatımda ilk ve son defa ayaklarımın kanadığı ama buna rağmen durmadığım bir kavuşmaydı sanki ilk Londra seyahatim.  Üzerinden otuzbeş, otuzaltı yıl kadar geçmiş olmalı.

Londra bana hep evimde hissettiren bir şehir oldu.  Belki de Türkiye’den sonra en çok evimde hissettiği şehir.  Tabii, aradan geçen yıllar, Dünya’nın her köşesini birbirine daha da çok benzetiyor sanki.  İletişim dünyası keşfetme tarzlarımız kadar düşünsel mesafeleri de farklılaştırıyor.

Esasında belki sadece Londra değil, dünyanın farklı köşelerinde, özellikle bize çok yakın gelen Avrupa’nın bir çok ülkesinde ama bir o kadar da Japonya’ya her gidişimde adeta memleketime döndüğüm hissini yıllar boyunca, anlam veremeden ama beni de mutlu eden bir merakla hep hissettim.  Yurtdışında yaşamayı hiç hayal etmedim.  Üniversiteyi bitirirken bu anlamda bir seçim yapmak zorunda kalarak bir yol ayrımına gelmiş olsam da, yaşam beni hızla Türkiye’ye dönmek üzere beklenmedik zorluklar ve bir o kadar da güzel fırsatlar ile karşıladı.  

Geriye dönüp baktığımda, o yol ayrımlarında, yine de ülkeme dönmeyi seçmiş olduğum için mutluyum.  Yaşamın bana sunduğu yolda, yaşamın sevdiğim ve sevmediğim tüm tatları ve hediyeleri ile mutluyum.  Ve şimdilerde, geçmişimdeki o muhtemel yol ayrılarımdaki diğer seçenekler, pek gölgeli, pek flu ve gerçekten ruhuma pek de uzak görünüyorlar.

Yol ayrımlarındaki seçimlerin bize ait olduğuna inançla geçirdiğimiz belki yüzlerce uykusuz gecenin ve ruhumuzundaki acılı sancılarının, o kadar da gerekli olup olmadığına dair düşüncelerim ise ellinci yaşıma yaklaşırken artık eskiye göre farklı.  

Ve,  bugün, yine bir dönüş yolculuğunda ara ara yapmaktan vazgeçemediğim gibi beni bugüne getiren olayları, insanları, seçimlerimi ve yaşamın benim için yazdığı hikayeyi zihnimde seyrediyorum.  Genelde ihmal etmediğim sabah yazılarım bunu bir yandan düzenli olarak yapmamı sağlasa da yolculuklardaki içe dönüş zamanlarının çok farklı bir tadı, enerjisi ve kuvveti var.  Yolculukları bu kadar sevmenin kuvvetli nedenlerinden biri de bu.

Geçmişte basma kalıp sözler olduğunu düşünmüş olsam da, gerçekten de içimizde gömülen keşkelerin mezar taşları yerine yerine yaşanmışlıkları yara izleri her zaman çok daha iyi geliyor ruhumuza. 


Kaderin yolunun ruhumuzun seçtiği yolla kesiştiği, yaşadığımızı keyifle hissettiren güzel günler, güzel yolculuklar dileğiyle.

Hiç yorum yok: