İnternet Sitesi

www.zeynepkocasinan.com

1 Temmuz 2008 Salı

Bebeklikten Feng-Shui'ye Bir Yolculuk

Prof. Dr. Yankı Yazgan bir konferans vermek üzere 25.Nisan günü Fethiye’deydi. Fethiye Esnaf ve Sanatkârlar Odası Konferans Salonu’nda “Düşe Kalka Büyümek: Değişim Çağıda Annebabalık ve Eğitimcilik” başlıklı bir konferans verdi. Fethiye İlçe Milli Eğitim Müdürü Sn. Yüksel Gültekin‘in de katılımı ile konferansı büyük bir grup dinledi ve yüzlerce kişi de maalesef salona sığamayıp kapıdan dönmek zorunda kaldı. Fethiye’de 1.si yapılan Uluslar arası 23 Nisan Çocuk Şenliği nedeni ile Fethiye’de aynı anda birçok farklı etkinlik olmasına rağmen Fethiyelilerin konferansa gösterdiği ilgi beni çok mutlu etti; aynı zamanda ne kadar büyük bir ihtiyaç olduğunu da bana tekrar gösterdi.

Yankı Yazgan bir tıp doktoru. Psikiyatri uzmanlığı üzerine, Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi uzmanlığı eğitimi almış. Yankı Yazgan gerçekten beğendiğim bir hoca ve yazar; yaptığı işi yüreği ile yapan bir insan ve bu da tüm çalışmalarına yansıyor sanırım. Kendisine toplumsam sorumluluk anlayışı ile hem Fethiye’ye geldiği hem de tüm Türkiye’ye yaptığı hizmetlerden dolayı gönülden teşekkür ediyorum.

Konferans 2 saat sürdü, ancak tadı damağımızda kaldı. Yankı Bey’in bu konferansından bazı notları paylaşmadan geçemeyeceğim. Okulun hayatımızdaki gerçek yeri ve anne-babalara düşen görevleri vurguladı Yankı Hoca.

Neler mi söyledi? Notlarımın bir kısmını - bir konuşmadan alınan parçaların yeterli olmayacağının bilinci ile - paylaşmak istiyorum:

* Okul bizlere var olmayı, sisteme ayak uydurmayı öğretiyor.
* Okul sistemli düşünmeyi ve anlamayı öğretme amacını güdüyor.
* Matematik öğrenmek beynin problem çözmede kullanılan sol yan tarafını çalıştırdığı için önemlidir. Bu nedenle her ne olursa olsun problem çözerken işimize yarar.
* Öğretilen öğrenmek sırasında kullandığımız sistemdir.
* Özellikle 3 yaşına kadar çocuklara TV seyrettirmek, ileriki dönemlerde bu süre ile doğru orantılı olarak davranış bozuklukları getiriyor. Çocuklar günde 4,5 saat televizyon seyrediyor. Çocukları TV başında bırakmayın.
* Ailelerin görevi çok önemli. Biz üzerimize düşeni yapmazsak hoca ne yapsın?
* Anne bebeğinin suratını ilk gördüğü an’dan itibaren kaygıdadır. Merak, kaygı, dert, evham anne baba olmanın ayrılmaz bir özelliğidir.
* Anne-baba ve çocuk arasında çok kuvvetli bir bağ vardır. Öyle ki en hayırsız evlat ile en kötü anne-babanın arasındaki bağ bile en kuvvetli bağdır.
* Çocuklarınız ile konuşurken yüz ifadelerinize dikkat. Çocuklar çok güzel yüz okur.
* Okul öncesi eğitim çocukların ruh sağlığı için çok önemli. (AÇEV’in “7 Çok Geç” başlıklı kapmayası bu nedenle başlatılmış.)
* Okul olgunluk öğretir. Bir yükü taşımaya hazır olmayı öğretir. Bir şey yaptığımızda doğacak zararları kestirmemizi sağlar.
* Okul toplumla uyum kadar, yerine göre toplumla uyum göstermemek gerektiğini de öğretir.
* Benim ilkelerim başkasına zarar vermemeli.
* Okul çok önemli bir hayat öğrenme alanıdır.
* Çocuğun zekâsı beslenme ve sevgi ile artar.
* Başarı kapasitenin hakkını verme halidir.
* Velilerin öğretmenler ile yaşadıkları sıkıntıların ardında kendi çocukluklarında kendi öğretmenleri ile yaşadıkları sıkıntılar yatıyor olabilir. Veli kendi öğretmeni ile olan hesabını bazen 20-30 yıl sonra çocuğunun öğretmeni ile kapatmaktadır. Öğretmenlerin bunu dikkate almalarında fayda olabilir.
* Yetenek ile ilgili konuların nota tabi tutulması üzerinde düşünülmesi gereken bir konu.
* Çocuğunuza eve geldiğinde önce notlarını sormayın, nasıl olduğunu sorun.
* Hatıralar çok önemlidir. Ve okul dönemi arkadaşlıkları da. Çocuklarınıza bu dönem ile ilgili hatıralarını kaydettirin, onlar yapmıyor ise onlar adına lütfen siz yapın. Bunlar çok kıymetli.
* Çocuklar için kural özgürlüktür. Kuralların adaletli uygulanıp uygulanmadığı önemlidir. Yoksa öfke doğurur.
* Anne baba olarak ailenin liderleriyiz, çocuğumuzun lideriyiz. Neyi neden yaptığımızı iyi anlatalım.
* Çocukların ters gelen davranışlarında sorun: “bu hareketi yapmaya neden ihtiyacın var?”
* Kurallar az ve temel konuların üzerinde olmalı.
* Çocuklara soruyoruz “Büyüyünce ne olmak istersin?” Bizim isteğimiz ile çocuğun gerçek ihtiyaçlarına dikkat edelim.
* Çocuklara kaybetmeyi, kaybedip arkada kalmayı ve buradan tekrar öne geçebilmenin mümkün olduğunu öğretelim. Yaşamın süreç olduğunu çocuk göremeyebilir. Uzun vadeli bakmayı öğretelim. Bu sınav ve ders streslerini azaltacaktır.
* Çocukları hazır olmadıkları şeylere itelemeyelim. Ara yolları unutmayalım.
* Çocuklar düşündüğümüzden dayanıklıdır ama gereksiz darbe de vermeyelim.
* Bir çocuğun psikolojisini bozmak o kadar kolay değildir. İnsanoğlu dayanıklı tasarlanmış. Çocuğun sevmeyi ve güvenmeyi beklediği insandan kötü muamele görmesi psikolojisini bozar.
* Okula gitmek en kötü talebe de olsanız, asgari bir kültür, görev kavramı verir. Uygarlık eğitimidir.

Yankı Yazgan’ın konferansını ve aktardığı bilgileri özetlemek kolay değil. Aklımda kalan önemli 3 kavram var:
1) Çocuğa hazır olmadığı yükleri vermemek,
2) Çocuğun taşıyabileceği yükleri taşımasına müsaade etmek,
3) Çocuğa sevgi ve ilgi vermek.

Benim çocuğum yok. Bir yeğenim var, adı Melisa. Melisa beş buçuk yaşına geliyor. İnsan beyninin gelişiminin 16 yaşına kadar çok hızlı olduğunu ve burada da 2 ana dönem olduğunu öğreniyorum Yankı Yazgan’dan. (0-4) yaş arası dönem ve (12-16) yaş arası dönem. Melisa birinci hızlı dönemden çıkmış anlaşılan ve ama genel olarak beyin gelişim sürecinde. Bakalım 12 yaşına kadar neler olacak.

Sonra da insanın 25 yaşına kadar beyin gelişiminin ikinci bir evresi olduğunu öğreniyorum. Bu yaştan sonra da durmadığını umut ediyorum. Yoksa benim Japonca ve Fransızca öğrenme girişimlerim sükûtu hayal ile sonuçlanacak. Yaş 25’i geçeli oldu biraz.

Yankı Bey’in çocuk ve ergen gelişimi ve beynin çalışması üzerine 10 kadar kitabı var. “Kalbinle Düşün Aklınla Hisset”, “Kalp Çarpar Beyin Böler”, ve eşi Dr. Şule Yazgan ile birlikte yazdığı “Çocuğunuz Sizden Ne Bekliyor?” önerebileceğim kitaplarından. “Düşe Kalka Büyümek” ise benim okuduğum ilk Yankı Yazgan kitabı idi. Prof. Dr. Yankı Yazgan’ın çalışmaları hakkında www.yazkiyazgan.com ve www.yankiyazgan.blogspot.com adresinden de detaylı bilgiler alabilirsiniz.


Dönüşüm Oyunu Neyi Dönüştürüyor?

2007 yılının sonundan beri D&R’larda satışta olan bir oyun var. Adı “Dönüşüm Oyunu”. Orijinal adı “The Transformation Game.” İskoçya’daki Findhorn Vakfı’ndan Joy Drake ve Kathy Tyler tarafından geliştirilmiş olan oyun kişinin kendini keşfetmesi için güvenli bir alan sunuyor. Yaşamın minyatür bir şeklini denetimleme fırsatına kavuşuyoruz, deneyimlerin gerçek yaşamdaki risklerini yaşamadan. Bu keşifler için ayırdığımız saatler ile yaşamımızın yolu ve yönü hakkında büyük keşifler yapmak mümkün.

Türkiye’de Türkçe olarak satılmaya başlayan bu oyunu denemenizi öneriyorum. Yaşamı farklı bir yolla ve keyifle keşfetmek için.


Feng-Shui ile Mekânların Enerjisini Düzenleyin

Reiki, Jyorei, EFT gibi teknikler bedensel enerji alanlarımızı desteklemek üzere olan çalışmalar. Ancak, içinde yaşadığımız mekânlar da bizi fazlasıyla etkiliyor. Enerjinin evimizde, işyerimizde akışkan olması hem sağlığımızı hem huzurumuzu hatta işyerlerimizde kolay çalışmamızı ve çalışmalarımızın bereketli olmasını sağlıyor. Beden sağlığımız için enerjisel alanımızın dengeli olması kadar içinde yaşadığımız alanların enerjisinin de dengede olması gerekiyor.

Feng-Shui yaşadığımız mekânları ele alarak yaşamımızın kalitesini artırıyor. Oldukça detaylı bir konu ancak size bazı kısa notları vermek isterim. Bunları uyguladığınızda farklılıkları göreceksiniz.:

- Önemli olan enerjinin rahat olarak akmalıdır.
- Rahat açılamayan kapılar varsa – bunlarda bir arıza varsa lütfen giderin. Eğer eşyalar nedeni ile hareket kısıtlanıyorsa, bu eşyaların yerlerini değiştirerek giderin. Kapıların önünde ve arkasında eşya biriktirmeyin.
- Kırık, bozuk eşyaları ya tamir ettirin ya da elden çıkarın.
- Bakımlı eşyalar etrafa iyi enerji yayar. Bozuk, kırık ve bakımsız olanlar ile enerjiyi alır.
- Eşyalarında enerjisi vardır.
- Ağaç, ateş, toprak, metal ve su elementleri dengelenmelidir. Yapıcı ve yıkıcı dengeye dikkat.
- Yin-Yang, artı-eksi kutup dengelemesi yapın.
- Odanızı, evinizi, işyerinizi her gün havalandırın.
- Düzenli olarak yapılan temizlik mekânlarda enerji akışının sağlıklı olmasını sağlar.
- Etrafınızda sizi kötü hissettiren eşya, resim vs. bulundurmayın. Bunlar hediye vs. olabilir ama sizi mutlu etmiyorsa, enerji olarak da faydalı değildir. Tercihen verin ya da sizi rahatsız etmeyeceği bir yere kaldırın.
- Eşyalarınız gönderdiğiniz mesajdır ve yaşamınız gönderdiğiniz mesajlara göre şekillenir. Odaklandığını şey, yaşamaya devam ettiğiniz şey haline gelir.
- Yaşam alanlarınız yang olabilir, uyku mekânları yin olsun. Şehir yaşamı yang öğeyi artırır. Sağlıklı dengelemeler oluşturmaya dikkat edin.
- Evlerin içi kadar bahçeler de Feng-Shui’ye göre dengelenirse, genel olarak ev ve apartmanların enerjisi dengeli olur.
- Yatak ayakucunuz kapı ile karşılıklı olmasın.
- Ev arsası olarak kare ve dikdörtgen alanları tercih etmeye gayret edin.
- Elektrik santralleri ve trafolara uzak olmaya gayret gösterin.
- Akan su iyi enerji yayar. Tarihte baktığımızda da Osmanlı’da da akan su durağan suya tercih edilmiştir. Çeşmeler, fıskiyeler olumlu enerji verir.
- Yatağınızı elektromanyetik alanlardan uzak tutun ve cep telefonlarınızı tercihen yatak odanızda şarj etmemeye çalışın. En azından başucunuzda şarj etmeyin.
- Yatak odanızda bitki bulundurmamaya gayret edin.
- Banyo ve tuvaletlerin kapılarını kapalı tutun.
- Binaları sabit zeminin üzerine komple oturtmaya gayret edin.
- Çalışma odanızda asla sırtınızı kapıya vermeyin. Odanın kapısı, sırtınız kapıya dönük olmasa da, masanıza doğru açılıyorsa daha çabuk yorulursunuz. Enerjisi direkt olarak almamaya dikkat etmekte fayda var.
- Su kuvvetli bir enerji olduğundan yatak odalarınıza minik fıskiye vs. tarzı eşya koymayın. Bu uyku düzeninizi bozabilir.
- Yatak odanızda televizyon ve radyo bulundurmayın.
- Mutfaklarda dolapların üzerindeki boş alanlara eşya koymamaya çalışın. Bunlar bilinçaltınızda her an başınıza düşecekmiş gibi bir his yaratır ve baş ağrısı ve huzursuzluğa neden olabilir.
- Mavi renk tansiyonu düşürür. Yeşil huzur, şifa rengi olarak yer alır. Kırmızı topraklanmamızı sağlar.

Sabit mekânlarımızda değiştiremediğimiz şeyler olabilir. Bunların birçoğunun Feng-Shui araçları ile iyileştirilmesi mümkündür. Ancak özellikle yeni bir mekâna taşınacağınız zaman, öncelikle yerin özelliklerini kontrol etmekte fayda var. Tabi elimizde olan yerimiz sabitse, yapacağımız şey bu şartları elimizdeki bilgiler ile iyileştirmek. İlgilenenlere Esra Koyuncu ‘nun “Feng Shui Pusula İçinizde” adlı kitabını öneriyorum. İngilizce okuma şansı olanlara da Lillian Too ’nun çalışmalarını tavsiye ederim.

Olduğunuz Kişi Olma Zamanı Geldi

R.Şanal Günseli benim gerçekten sevdiğim hoca ve yazarlardan. Kendi gerçeğinden yola çıkıyor, inandıklarını ve deneyimlediklerini paylaşıyor, kendini yaşamın ihtimallerine açık tutarak.

Bu ayın son mesajını R. Şanal’ın kelimeleri ile aktarmak istedim:

“Olmadığınız kişi olmaya çalışmakla boşuna uğraşmayın. Çünkü siz artık büyüdünüz. Evrende hiçbir varlık, olduğunun dışına çıkamaz. Aslında buna gerek de yoktur. Zaten olduğunuz şey olduğunuzda, olmadığınız şey olmaya çalışarak elde edemediğiniz şeyleri kendiliğinden elde edersiniz.
Ne kolay ve rahat değil mi?
Bir de bunu deneyin ve zaten olduğunuz kişi olun!”

Daldan dala atladık. Neden mi? Çünkü cevaplar nerede saklı bilmiyorum. Arıyorum. Bildiğim öğrendiklerimin bana bir yol açtığı. Her birinin ayrı bir farkındalık yarattığı. Bunları kaynaştırabilirsem? Deniyorum.

Yolumuz açık olsun.

________________________________________________________________________
Ayın Onaylaması:

“Teslimiyet içindeyim ve rahatım.
Hem gelişen ve olgunlaşan benliğim, hem de eksiksiz ve mükemmel yanım aynı anda tekâmül alanındadır. Dolayısıyla ben, ikisini de bir anda ifade ederim.”
R. Şanal’dan

Üstatlardan:

“Yarattığınız tablonun somutlaşmasını onu doğuran güç olan sizden başka hiçbir güç engelleyemez.”
Genevieve Behrend

Zeynep’in Okuma Tavsiyesi:

“Kalbinle Düşün Aklınla Hisset”; Yazar: Prof. Dr. Yankı Yazgan