İçimde tarif edilmesi zor bir bulantı
Ağzımda bir demir tadı,
Kanayan bir yara var belli
İçimde bir yerde saklanmadan gizliyor kendini,
Gördüğümde yüzünün o her zamankinden farklı beyazlığını
Sadece ben olamam farkeden bakışlarındaki farklı yalnızlığı,
Görmemiş olmayı isteyense çok olmuştur mutlaka,
İlk defa, ilk defa,
Mücadeleni başından kaybetmiş gibiydin,
Yenileceğini bilerek girdiğin ilk savaş olduğunu
belli ki hepimizden çok sen fark ettin,
Kolay değil, yaşamın imtihanları,
Öldürmeyen güçlendirir derler ama
Vardır o kılıç yaralarının sızlaması bitmeyen izleri, anıları,
Çoğunlukla yalnız veririz savaşlarımızı,
Karanlık odalarda
Ya da sıcacık sokakların üşüten kalabalıklarında,
Zihnimizde ararız devam edebilme gücünü,
Bazen yüreğimiz inandıklarına tutunarak kaldırır bizi düştüğümüz yerden,
Ya da ruhumuz hatırlar
içimizden yükselen sesin izinden giderek başardıklarımızı,
Bulmaya çalışır tekrar ve tekrar o inancı,
Yolu yürümek lazım dedin sen,
Ya da demeden söyledin,
Dalgalar yıkmak için aştıysa da üzerinden,
çoğu zaman muzaffer,
her zaman başın dik,
Yaşama saygı ile attın adımlarını,
Kimbilir bundan dolayı belki tanrılar seni sevdi saydı,
Yıkılana kadar savaşmanı istediler ama
Yalnız bırakmadılar seni o savaş meydanlarında,
Çünkü sen olmamızı istedikleriydin aslında,
İçindeki alevlere rağmen
zeki derin bakışlarınla
şefkatle bakmayı seçtin her ne varsa,
Ve o sihirli çocuksu saf gülümsemenle
kalbinde sadece kendinle savaşan o yaşama saygınla,
Kimi zaferler kendileri konuşur, kendileri yankılanır sonsuzlukta,
Unutulacak olan kahramanlarının izi
fark ettirmeden dokunur ruhlarımıza,
İnsanlığın soluduğumuz o yaşam denizinde
adını bilmediğimiz ilhamlarımızdır onlar aslında,
Bedeli ödenmiş hediyelerdir
Canından canlarımıza…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder