İzmir Bayraklı Symrna Lions Kulübü’nün 28 Nisan 2016
gecesi gerçekleştirilen “Gördüğümüz Engelliler, Görmediğimiz Engeller” Gecesine
giderken gerçekten özenle ve büyük çaba ile hazırlanmış bir geceye gideceğimi
biliyordum. Tüm Dünya’daki Lions
Kulüplerinin 1925 yılından beri büyük önem verdiği görme engelli çalışmalarının
birinin daha içinde olmak çok önemli ve değerliydi.
Bununla birlikte itiraf etmeliyim ki özel bir
defileyi seyredecek ve gerçekten çok sevdiğim Yüksek Sadakat grubunu dinleyecek
olmak da ayrıca mutlu etmişti beni.
Yıllarca işim gereği ve aynı zamanda Fethiye’de yaşıyor olmam nedeni ile
çok seyahat etmem gerekti. Uçaklar ikinci evim olduğu kadar araba yolculukları
da yaşamımım ayrılmaz parçası. Yüksek
Sadakat benim araba yolculuklarıma eşlik eden müzik grubumdur. Onları canlı
olarak dinleyeceğimi düşündüğümde aklıma belki son iki üç yıldır
yolculuklarımda bıkmadan usanmadan onları dinlediğim geldi. Yıllardır bana eşlik eden Yüksek Sadakat’ı
ilk defa canlı olarak seyredecektim.
28 Nisan akşamının benim için bir anlamı daha
vardı. Ben Muğla Fethiye Lions Kulübü
Derneği’nin üyesiyim. Bu yıl,
Derneğimizin bağlı olduğu Uluslararası Lions Dernekleri 118-R Yönetim Çevresi
Federasyonu’muzun Başkan 2. Yardımcılığı için adaydım. 24 Nisan 2016 tarihinde Federasyon Genel Kurulumuzda
seçimlerimiz vardı ve o gün Genel Kurulumuzda Delegelerimiz beni görevlendirmeyi
seçmişlerdi. Bayraklı Symrna Lions
Kulübü’nün Gecesi 24 Nisan’dan sonra, bizim ifade ettiğimiz şekli ile “Seçilmiş
Genel Yönetmen 2. Yardımcısı” olarak katılacağım ilk Lions aktivitesiydi. Bunun da beni heyecanlandırdığını kabul etmek
zorundayım.
Gecenin bana yaşatacağı, bu akşamın hep aklımda
kalmasını sağlayacak olan “ilk”i ise önceden tahmin etmem mümkün değildi. Sanırım hayatım boyunca hatırlayacağım özel
ilklerden biri olarak kalacak.
Tahmin edemediğimiz ve bir anda karşımıza çıkıveren.
*
Biraz serin ama berrak bir İzmir akşamında Bayraklı
Turan’daki La Vie Nouvelle’e girerken gerçekten profesyonelce hazırlanmış bir
organizasyona geldiğimiz mekândaki tüm detaylardan kendini bir anda
hissettiriyordu. Giriş mekânının ilerisinde paravanlar ile kapatılmış sahne
konseri müjdeliyordu. Bu gece için
hazırlanmış olan defilenin ise mekânın kapalı bölümünde yapılacağını öğrenmiştik.
Girişte gecenin sponsorlarının isimleri ile
hazırlanmış olan bölümde fotoğraf çektirirken ne kadar çok kurum ve kuruluşun,
kişinin bu geceye destek verdiğini görmek umut veriyordu. Birlikte çalışmaya ve doğru çalışmalara
destek olmaya inanan insanlar var. İzmir
Bayraklı Symrna Lions Kulübü Başkan ve Üyeleri yıllardır engelli çalışmalarına gönül
veriyorlar. Ne mutlu ki bu inançlarını belli ki doğru ifade edebilmişler ve
başka yüreklerde de bu heyecanı oluşturabilmişler.
Mekânın bizler için hazırlanmış olan açık alanında
gecenin başlamasını beklerken yanımıza iki genç geldi. Değerli Kardeşlerim Ümran Sevinç ve Yahya
Aydın İşler. İki görme engelli kardeşimiz. Sohbet etmeye başladık. Görme engelliler ile ilgili çalışmalar ile
Lions sayesinde daha yoğun olarak tanışmıştım.
Fethiye Lions Kulübümüzde Kulüp Sekreterliği yaptığım 2009-2010
Döneminde Altı Nokta Körler Derneği’nin Fethiye Şubesi ile ortak bir çalışma
yapmıştık “Engeller Başarıya Engel Değil” başlığı ile ve o günden beri görme
engellilerin Fethiye’deki çalışmalarını yakından takip etmeye özen
gösteriyordum. Aynı zamanda Lions’un
kurduğu vakıflardan olan Altı Nokta Körler Vakfı’nın da çalışmalarını takip
ediyordum.
Dünya’daki Lions Kulüplerinin 1925 yılından beri
“Göz Nuru” adı ile yaptığımız görme engelli çalışmalarına vesile olan, Lionları
bu çalışmaları yapmaya davet eden kör ve sağır Helen Keller, ortaokulda hayat hikâyesini
okuduğumdan beri benim idolümdü. Ondokuz
aylıkken geçirdiği bir rahatsızlık nedeni ile kör ve sağır olan Helen Keller,
ailesinin ve öğretmenin desteği ile, o adeta yok olan bir yaşamın içinden çıkarak
bir nevi yeniden doğuyor; ünlü Harvard Üniversitesi’nin kızlar bölümü olarak
bilinen Radcliffe Üniversitesi’ni bitiriyor, yabancı diller öğreniyor ve
Dünya’ya ilham oluyordu.
Helen Keller vazgeçmiyor ve yaşama bu kadar kuvvetle
tutunuyorsa, bizlerin elimizden geleni yapmayı denemekten vazgeçme hakkımız var
mıydı? Ben doğmadan iki yıl önce,
1968’de hayata veda eden Helen Keller’e hayrandım. O çocukluğumda benim
idolümdü ve sanırım hep de öyle kalacak.
Okumadıysanız otobiyografisi “Her Şey Su İle Başladı”yı okumanızı
öneriyorum. Kitabın Kuraldışı Yayınları’ndan
çıkan bir baskısı yayında.
*
O akşam, Sevgili Yahya ve Ümran Kardeşlerimiz ile görme
engelli çalışmaları ve yaşamlarımız hakkında konuşurken, Yahya Kardeşimiz
benden bir şey rica etti.
Bir anda o güne kadar görme engelliler ve görme
engeli konusunda tüm yaşadıklarımın gerçekten bir film şeridi gibi gözümün
önünden geçmesini sağlayan bir şey.
“Bana burayı
betimler misiniz?”
Basit bir soru.
Basit bir cümle.
Yahya’nın sorusunu duydum ve bir anda sanki zaman
dondu. Önce sol tarafımda yüksek bir
iskemlede oturan Yahya’ya bakakaldığımı fark ettim. Ben ayaktaydım. Sonra
başımı kaldırdım, önüme, etrafıma bakmaya başladım. Bir soru sormuştu ve sanki bir anda
yaşadığımız an’a bir şey dokunmuştu ve zaman durmuştu.
Betimlemek.
Biz neredeydik?
Biz nasıl bir yerdeydik? Burada neler vardı? Kimler vardı? Ve bunu Yahya için nasıl anlatacaktım?
Görme engelliler için dizilerin, filmlerin sesli
betimlemelerinin yapıldığını biliyordum. Dinlemişliğim de vardı. Hatta bu çalışmaları yapan Sesli Betimleme
Derneği’nin çalışmalarını duyurmak için çaba göstermişliğim bile vardı. Ama. Ama şimdi bana Yahya bana burayı
betimler misiniz diyordu. Anlatacaktım
işte. Basit bir şey. Ama kalakalmıştım. Ne yapacaktım?
Ve sonra konuşmasının devamını duydum. “Burayı anlaman ve sonrasında hatırlayabilmem
için bana her şeyini detaylı olarak tarif edin lütfen.” Ben hala sessizdim
ve o devam etti. “Belki hiç fark
etmediğiniz şeyleri fark edeceksiniz. Herşeyi tarif edin lütfen.”
Ve nefes alıp başladım. Başladım önümüzdeki masanın
ebatlarını, malzemesini, üzerindeki bardakları, tabakları tarif etmeye. “Mekânın üstü nasıl?” diye sordu Yahya. “Tamamen açık mı?” Açık havada bir alandaydık. “Üstünün
kapanma ihtimali var mı?” diye sormaya devam etti. Ben bilmediğim yeni bir dili öğreniyor gibi
bocalıyordum ve heyecanlanıyordum. Oysa
2009 yılından beri görme engelliler ile ne kadar çok defa bir araya gelmiştim. Sanki
bilmediğim yeni bir dünyaya ilk defa adım atıyordum ve bunun şaşkınlığı ile
başa çıkmaya çalışıyordum.
Bunları Yahya’ya ifade ettim. Nasıl yapacağımı bilmiyordum. “Sorularım
ile size yardım edeceğim,” dedi ve öyle oldu.
“Zemindeki
malzeme nedir?” diye sordu. Mermer
olduğunu ve zemini oluşturan mermer parçalarının ebatlarını tarif ederken, o
bana arada yumuşak bir zeminden geçtiğimizi söyledi. Hemen arkama döndüm ve
ortasında olduğumuz mekânın girişine ve zemine detaylı olarak baktım. Evet, iki yere kırmızı halı serilmişti. Girişe ve sonra mekana girince biraz ileride
sağda olan sponsor isimleri ile fotoğraf çektirdiğimiz panonun önüne. Kırmızı halıların ebatlarını ve yerlerini
tarif etmeye çalıştım kendimce. Ve pano
önünde beraber fotoğraf çektirmemizi rica ettim. İlk defa bir görme engelli
koluma girdi ve beraberce oraya yürüdük. Yahya, Ümran, ben ve o akşam bizlerle
olan İngilizce Öğretmenleri ile. Evet, onlar İzmir Bayraklı Symrna Lions
Kulübü’nün katkıları ile İngilizce de öğreniyorlardı.
Fotoğraf çektirmek üzereyken Yahya bir şey daha
söyledi. “Lütfen çekiyoruz diye seslenin, oraya bakarız.”
Ben bu dünyayı sözde biliyordum, ben bu dünyayı
sözde önemsiyordum. Oysa öğrenecek ne
kadar çok şey vardı. Çok şükür ki öğrenmeye devam ediyordum.
Yüreğimde başka bir mutluluk ile iyi ki buradayım
dedim. İyi ki bu gece var ve iyi ki ben buradayım.
*
İzmir Bayraklı Symrna Lions Kulübü 2015-2016 Dönemi
Başkanı Sayın Lion Serhan Şen’e ve Değerli Üyelerine yıllardır bu çalışmaları,
özenle, inançla, çıtayı hep yükselterek, yüreklerini katarak, hizmete inançla
sürdürdükleri için yürekten teşekkürlerimi sunuyorum. O gece tüm konuklarını gerçekten ailelerinin
ferdiymiş gibi ağırladılar. Muazzam ev sahipliklerini ve çalışmalarına inançlarını
görmek insanı yüreklendiriyor. Onlarla
aynı inancı paylaşan sponsorlarına da yürekten teşekkürlerimizi sunuyorum. Birliğin gücüne inanmanın, ihtiyaçları
karşılamak için birlikte çalışmanın gücünü görmemizi sağladılar.
Yaşamda iyi insanlar var.
Ve onların varlığına şahit olmak umuda ve sevgiye
inancımı kuvvetlendiriyor.
Yürekten saygı ve sevgilerimle.