İnternet Sitesi

www.zeynepkocasinan.com
sorular etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sorular etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Ekim 2016 Pazar

Şükür ya da Şikayet

Doğruları bulmak için çalışmak, gayret etmek, doğru olanı yapmaya çalışmak, bunlar bize yaşama hevesini de veren arzular bir yandan.

Bununla birlikte yaşamda yarının nasıl olması gerektiğine dair düşüncelerimizin ne kadar sınırlı olduğunu fark etmek için o hiç tahmin edemediğimiz sürpriz yarınlarla karşılaşmak yeterli olabiliyor. Bir anda.

İşte o yüzden başımıza gelenlerle ilgili yorumları, yargıları, şikayetleri, mutlulukları, kaygıları, heyecanları akıtmaya başlamadan önce, özellikle de bizi üzüntülere iten düşünceleri, belki de sormak gerek, bu neden oluyor, bu neden oldu diye?

Kim bilir, belki şükredeceğimiz yanıtları şikayet edeceklerimizden daha fazladır.

11 Mart 2015 Çarşamba

Reiki Hakkında Sıkça Sorulan Sorulardan...

Merhabalar,
Haydi bugün Reiki öğrenmek ile ilgili ve Reiki'ye dair sıkça sorulan bazı soruların yanıtlarını hatırlayalım:



- İsteyen, seçen herkes Reiki öğrenebilir. Reiki öğrenmek özel bir bilgi ve yetenek gerektirmez.
- Reiki olumlu ve yapıcı bir enerjidir. Olumlu niyetler ve olumlu akış için çalışır. Reiki'nin zarar vermek için kullanmak mümkün değildir. Reiki zarar vermez. Olanın ve olması gerekenin önünü açan bir enerji olarak tarif edebiliriz.
- Reiki uyumlama ile, yani bir öğreticinin el vermesi ile, öğrencinin enerji alanı üzerine bir çalışma yapması ile öğrenilir ve kullanılmaya başlanır.
- Reiki uyumlaması aldıktan sonra Reiki'yi hemen o an kullanmaya başlarız ve ömür boyu kullanmaya devam edebiliriz.

- Reiki kullanmak başkalarının özgür iradesine saygı göstermemizi gerektirir. Başkalarına istekleri ve rızaları olursa ve olduğunda bu enerjiyi Reiki seviyemize göre dokunarak veya uzaktan sunabilir, verebiliriz.
- Reiki'yi bütün hayrı için kullanmayı temel niyetimiz olarak seçebiliriz.
- Reiki verme gücü ve alma faydası su içmemize bağlı olarak değişebilir. Vücudumuzda yeterli su olmadığında aynı etkinlik ile Reiki veremeyebilir veya alamayabiliriz.  Su ihtiyaç miktarı bireysel olmak ile birlikte genel olarak günde 1,5-2 litre olarak tarif edilmektedir.
- Reiki'ni özelliği başkalarına kendi öz enerjimizi yitirmeden, enerjiye kanal olarak aktarmamızı sağlamasıdır.
- Reiki'nin diğer bazı enerji aktarım tekniklerinden farkı kendimize de enerji aktarmamıza imkan vermesidir.

Sevgi, sağlık, neşe dolu günler sizinle olsun.

21 Ocak 2009 Çarşamba

Acılar ile Yüzleşmek için 4 Soru



Byron Katie ’nin “Varolanı Sevmek” kitabının İngilizce’sini yurtdışından gelen bir arkadaşım hediye etmişti bana, herhalde 4-5 yıl önceydi. 2006 yılında Türkçesi’de çıktı. Ancak bu kitabın gerçek kıymeti anlaşılabildi mi emin değilim. Çok faydalanabileceğiniz bir bilgi, olaylara yepyeni bir bakış açısı var bu kitapta ve gerçekten hayatınızı değiştirebilir. O yüzden ben tekrar Katie’nin Çalışma‘sından, The Work ’den bahsedeceğim.

Eckhart Tolle’un “gezenimiz için büyük bir nimet” dediği Çalışma genel olarak dört ana sorunun kullanılmasından oluşuyor. Karşılaştığımız olaylara, konulara, sorunlara bu dört soru ile yaklaşarak kendi kendimize çözüm üretme ve olayları daha iyi anlama, yüzeyin altındakileri görme şansına kavuşuyoruz.

Bu sihirli 4 soru ne? Gelin öncelikle bunlara bakalım. Sonra da nasıl kullanıldıklarına:

Soru 1: Bu doğru mu?

Soru 2: Bunun doğru olduğunu kesinlikle bilebilir misin?

Soru 3: Bunu düşündüğünde nasıl tepki veriyorsun?

Soru 4: Bu düşünce olmasa sen kim olurdun?

*

Çözüm bulabilmek için herhangi bir sorunu, konuyu anlayabilmek gerek. Olaylara bakış açımızda, olanlar kadar duygularımız ve olayın içinde kendimizi yerleştirdiğimiz konum büyük yer alıyor. Bu 4 soru bize kendimizi tanıma ve olayları berraklık içinde görebilmek için bir yol açıyor.

Ben yaşam koçluğu çalışmalarımda sorular ile çalışıyorum. Farklı durumlarda farklı kişiler ile farklı yollardan yürüyoruz. Sorular gerçekten cevapları açıyor. Ve bazen de sihirli sorular var. Koçların sihirli soruları, öğretmenlerin sihirli soruları. Katie’nin soruları zorlu konuları çözecek ruh haline ulaşabilmemizi sağlıyor. 4 soru. Tabi arada bir iki ilave soru daha var ilave edebileceğimiz, ancak Çalışmanın can damarı bu dört soru. Soruları sorup, cevapların bizi götürdüğü yerlere açık yürek ile bakmak gerekiyor.

Gerçekten kendi kendinize de uygulayabileceğiniz bir sistem, o yüzden biraz daha açıklamak istiyorum.



“Varolanı Sevmek” kitabının girişinde güzel bir söz var, Yunanlı filozof Epictetus’tan: “Bize olanlar nedeniyle değil, olanlar hakkındaki düşüncelerimiz nedeniyle rahatsız oluruz.” Olaylar karşısında ki tutumlarımızın etkisini son zamanlarda belki fazla duyar olduk , ama doğru olabilir mi?

Ve bir de Byron Katie “Acı çekmek tercih meselesi" diyor. Acı ile tercihi bağdaştırmak o kadar kolay değil her zaman.

Genelde çözümlere ulaşabilmek için acı’nın nedeninin ardına bakmak gerekiyor. Fiziksel acı genelde bedenimizde bir şeylerin pek de doğru gitmediğinin bir habercisi. Genelde acı problemin kendisi değil. Tabi, bazen biz ağrı kesiciler ile işaretleri gidermeye çalışıyoruz. Gerçek nedenlere bazen bakmıyoruz, bazen arasak da kolay kolay bulamıyoruz.

Bir Amerikalı hipnoterapist dostum vardı. Diş tedavilerini hipnozla mı yaptırıyorsun diye soranlara, “her zaman o kadar vaktim olmuyor, genelde standart ilaçları kullanarak yaptırıyorum” derdi. Kişisel gelişim ve tamamlayıcı tıp araçlarının çok etkin olduğu yerler var, ancak bu yeri geldiğinde modern tıbbın imkânlarını hiç kullanmayacağız anlamına da gelmiyor. Ancak insanın karşılaştığı sorunları cevabını sadece kulvarın bir tanesinde bulmak mümkün olmayabilir. Hem kanayan yaraya müdahele etmek lazım, hem de yaranın neden oluştuğunu keşfetmek ve önlemek. Modern tıp ile tamamlayıcı tıbbın birleşimi olan bütüncül tıp böyle bir yaklaşım diyebiliriz.

Fiziksel veya duygusal bir ağrı veya acı hissediyorsanız, bu yaşamınızda, bedeninizde, ilişkilerinizde, yaşamımızda bir şeyleri doğru gitmediğinin haber veriyor. Acı bir işaret, bir haberci. Fiziksel bir acıda, acının nedenini bulmak konusunda daha aceleciyiz. Duygu ve düşüncelerimizin doğurduğu acılarda ise çok uzun süre bu hislerle sanki acıyı hissetmiyor gibi yaşamaya gayret ettiğimiz oluyor.

Byron Katie’nin Çalışma’sını uygularken kullanabileceğiniz bir soru formu var; buna ‘Komşunuzu Yargılayın’ formu diyor Katie. Internet üzerinde www.thework.org sitesinden İngilizce, Almanca, Fransızca, İspanyolca gibi farklı dillerdeki formu indirerek kullanmak mümkün. Türkçe kitabın içinde de forma ait bilgileri detaylı olarak bulabilirsiniz.



Byron Katie bu formda Çalışma’yı kendi başımıza yaparken, başlangıcı yapabilmek için, 6 farklı soru soruyor, ve sorulara sansürsüz ve yazılı olarak cevaplar vermemizi istiyor. Sonra da cevaplarımızı 4 ana Çalışma sorusuna tabi tutarak kendimize ayna da bakmamızı.

Yazmak kafamızın içinde dönüp duran ve yakalayamadığımız duygu ve düşünceleri içimizden dışarı alarak daha objektif olarak bakmamızı sağlıyor. Cevaplar ile yüzleşmek her zaman kolay değil; ancak acı ile yaşamak da o kadar keyifli değil doğrusu.

Öncelikle kendiniz ile değil, probleminiz olduğunu düşündüğünüz, kızdığınız insanlara dair yapın bu çalışmayı”, diyor Byron Katie. Başlangıçta direkt olarak kendimiz ile çalışmanın zorluğuna dikkat çekiyor, sonuçta karşılaştığımız kişilerin, yaşamımızdaki insanların bize kendimizi yansıttığını hatırlatarak. Çalışmayı yaparken başlangıçta bahsettiğimiz kişileri serbestçe yargılamamızı istiyor, çünkü “o kişi ile ilgili bir problem hissediyorsak zaten yargılıyoruz demektir”, diyor. Bunu tam olduğu gibi ifade etmek, bize kendimiz hakkında çok faydalı bilgiler verebilir. Kendimizi frenlemeden yazmak olayları ve insanları nasıl gördüğümüz hakkında bilgi verebilir.

Bir de “tersine çevirme” diye bir yaklaşımı da kullandırıyor Byron Katie. Özellikle başkaları ile ilgili yargılarımızın altında arzularımızın yatabileceğine dikkat çekiyor. “Kocam bana karşı sevecen olmalı” derken belki de gerçekten ruhumuzun ihtiyacı “kendime karşı sevecen olmak”. Ya da “Annem bu konuda bir şeyler yapmalı” dediğiniz zaman derinlerdeki size faydası olacak olan bilgi “Ben bu konuda bir şeyler yapmalıyım” bilgisi olabilir. Tabi “tersine çevirme” işlemini Çalışmanın 4 Ana Soru aşamasını detaylı olarak yaptıktan sonra kullanmak uygun olabilir.

Vardığımız yargılar ve düşüncelerimiz kendimize dair neler söylüyor?

Acı, olan ile olmasını isteğimiz arasındaki farka duyduğumuz tepkiden gelir,” diyor Katie, ve olanı fark etmenin ve anlamanın geleceğe sağlıklı ve mutlu adım atmamızı sağlayacağını da.

Sadece fark etmek tek başına çözüm için gerekenleri yapmamızı sağlamıyor. Ancak fark etmeden yapabilmek de mümkün değil.

Hem görmek hem yapmak için çok farklı metotlar, yollar ve öğretiler var. Byron Katie’nin Çalışma’sı öğrenmeye ve kullanmaya değer bir metot. Bizi üzen, rahatsız hatta mutsuz eden her şeyin kendimizi daha iyi tanımamız için bir araç olduğunu bilerek. Ve sorun, dert veya problem ile algıladığımız şeylerin aşılmasının da mümkün olduğunu bilerek.

Mutlu, sağlıklı, sevgi dolu günlere. Yolculuk devam ediyor.

Z.

___________

Günün Onaylaması: “Sezgilerime güveniyorum. İçimdeki küçük, sakin sesi sevgiyle dinliyorum.” Zeynep Kocasinan

Üstatlardan: “Olduğumuz her şey, düşünmüş olduklarımızın sonucudur.” Buddha

Zeynep’in Okuma Tavsiyesi: “Cengiz Han’a Küsen Bulut” Yazar: Cengiz Aytmatov

14 Ocak 2009 Çarşamba

Bir Kadın ve Bir Erkeğin Beraber Mutlu Olması Mümkün mü?




Sevgi dolu ilişkiler yaşamak ve mutluluğu yakalayabilmek için bir formül var mı?

Mutluluk sadece anne babalarımızın, belki dedelerimizin ve ninelerimizin ölüm bizi ayırana kadar diyerek yürüttüğü ilişkilerde mi yaşanabiliyor?

Yoksa yüreğimizin heyecan duyduğu anlar mıdır mutluluk?

Ve mutluluk ile gerçekten neyi kastediyorsunuz?

*

Soruları sıralamak kolay. Cevapları bulmak ise çok daha zor.

Ben uzun yıllar evli kaldıktan sonra bunu huzur ve sevgi ile yürütmeyi başaramayanlardanım. İki ruhu daha fazla darmadağın etmeden geç de olsa ayrılık zamanının geldiğini kabul edenlerden.

Başarı, başarısızlık, ya da sadece yaşamın akışı, bilmiyorum. Yaşam devam ediyor.

*

Aynı zamanda yaptığım koçluk ve tamamlayıcı tıp çalışmaları nedeni ile eşi ile problem yaşayan çok sayıda evli kişi ile karşılaşıyorum. Evlenmeden önceki dönemlerde sıkıntılar yaşayanlarda var, ancak evlilik bağı içerisinde sanki sorunları çözmek biraz daha zorlaşıyor.

7 yıllık süren bir evliliği devam ettirmeyi başaramamışken, kime söyleyecek ne sözüm olabilir, diye düşünmeden edemem zaman zaman. Ancak, her ilişkinin sonsuza kadar olması gerekmediğini de düşünürüm bir o kadar. Ben denedim, denedim ve belki en başından gerçekten birbirini mutlu etmesi mümkün olmayan iki insanın bir çekim ile bir araya gelmesi idi bizi yanıltan. Sonraki adımları atmakta acele ettik anlaşılan, ve yol bize ait değilse ne kadar güzel görünürse görünsün, götürdüğü yerlerde bize ait olmuyor. Şartlar ne olursa olsun mutlu edemiyor.

*

“Erkekler Mars’tan Kadınlar Venüs’ten” kitabının yazarı John Gray’i duymuşsunuzdur. Mars-Venüs serisinde Dr. Gray’in farklı kitapları var. Kadın ve erkeklerin yaşamda stres ile başa çıkmalarının ilişkilere etkisi, kadın ve erkeklerin genel olarak yaşama yaklaşımları ve var olma stratejilerinin belki de binlerce yıl öncesine dayanan kökenlerine iniyor. Güzel bilgiler var. Ancak bu psikologun diğer birçok hoca ve yazar gibi var saydıkları bir nokta iki insanın birbirlerine karşı duydukları sevgi bağının kuvvetli olması. İkinci varsayımda ilişkinin devamını iki tarafında istediği.

Ancak, ya derinlerde büyük yaralar varsa, bu yaraların iyileştirilebilmesi mümkün mü?

Yoksa sevgi, saygı, terbiyenin yitirilmesi ile insanlığımızı da yitirmeye başladığımız ilişkilerde, belki de yolların ayrılması mı en doğru çözüm?

*

Modern yaşamın ve hayat gailesinin kadınların yaşamını eskiye göre çok farklı etkilediği ortada. Eskiye oranla çok daha fazla kadın çalışmak zorunda. Gerek baba evine katkıda bulunmak, gerekse kurduğu ailesine katkıda bulunmak için. Tabi üretme ve yaşamda bir anlam bulmak için çalışmak isteyen çok kadın da var. Bu bir hak. Tabi benim ilk işe başladığım yıllarda evli kadınların çalışabilmek için eşlerinden izin almaları gereken günleri hatırlamayacak kadar da genç değilim.

Seçme ve seçilme hakkını kazanmaktan çok daha zor belki kadının yaşamının akışını seçme ve yaşama hakkı.

Kadının evde azalmayan yükü, çalışmasının ilişkisine getirdiği artılar ve eksiler, kadın ve erkek, karı ve koca arasındaki dinamikleri derinden etkiliyor. Bu darbelere maruz kalan ilişkileri korumak ve kurtarmak mümkün mü?

*

Erkeklerin bir ilişkide başarısı veya başarı beklentisinin testosteron seviyesini yükselttiğini ve birlikteliğe gösterdiği ilgi ve özeni artırdığı bulunmuş. Peki erkekler bu başarı hissini nasıl alabiliyorlar? Severek bir kadın ile bir arada olmak isteyen erkeklerde, eşlerini mutlu etmenin kendi mutluluklarında büyük payı olduğu görülmüş. Erkek mutluluk verdiğini görmeyi başarı olarak algılıyor. Bu anlamda takdir görmek, yaptıklarının kabul edilmesi, eşi tarafından istenilen konuları hatta sorumları çözebilmesi erkeğe büyük güven veriyor. Belirlenen hedefe ulaşmak hem erkeğin kendine güvenini artırıyor, hem de devam etme gücü veriyor. Bu nedenle erkeklerin çözüm bulamadıkları problemleri zihinlerin bir köşesinde dinlenmeye yatırdıkları, ve bu arada başarabileceklerini bildikleri daha küçük belki de büyük konu kadar acil olmayan işler ile ilgilendikleri görülmüş. Bu önemsiz işi tamamlayarak aldıkları başarı hissi ile tekrar büyük konuya dönerek ilerleme yolunu seçmek çok rastlanan bir davranış tarzı olmuş.

Kadınların rahatlayana kadar aynı konu hakkında konuşma ve duygularını aktarma arzuları bu nedenle erkekler için dayanılmaz hale gelebiliyor. Erkeklerin devam edebilmek için sorunlardan geçici bir süre içinde olsa uzaklaşma ihtiyaçları var. Kadınların ise bir konuya çözüm bulabilmek için önce içlerindeki duygu yoğunluğunu kelimeler ile yüreklerinden ve zihinlerinden atma ihtiyaçları var. Tabi bu aktarımı sırasında kadının aynı sorun hakkında, hem de çözüme yönelik olmayan, konuşmaları dinlemeye dayanamayan erkek ilgisiz olabilir. Bu iç dinamiği hissetmesi mümkün olmayan bir kadın kendini yalnız, ihmal edilmiş ve bu nedenle de güvensiz hisseder. Kadınlar sorunlar hakkında konuşurken her zaman çözüme yönelik yaklaşmazlar. Duyguların boşaltılması çok daha önceliklidir. Buna ihtiyaçları da vardır. Kadınların bir gruba ait olma, bir sosyal çevrenin parçası olma ihtiyaçları çok daha yüksektir, bu çevre sadece kendilerini ve eşlerini içeriyor bile olsa da.

*
Sevgimiz taze iken ilişkilerimizin maruz kaldığı baskıların pek de farkında olmayız. Tazeliğin getirdiği, sevginin gücünün, çekimin getirdiği bir güç olur. Ancak, yaşamın farklı evrelerinde iki kişi arasındaki bağın altında kaldığı etkilere ve değişimlerine açık yürek ve saygı ile bakmadığımız sürece, “biz” denilen birlikteliği yaşamamız zor.

İki kişinin bir araya gelerek bir olmasından bahsetmiyorum. İki’yi Bir yapmaya çalışmak belki de hayatlarımızdaki problem. ‘Bir’ olduğumuz ve bizimle birlikte ‘Bir’ kalmayı seçecek bir insan ile olmaya cesaretimiz var mı?

*

Sevgi, ilişkiler ve mutluluk üzerine sorulacak çok soru var. Cevaplarımızın arzularımızı yaşama şansı vermesi dileklerimle.

Z.


Günün Onaylaması: “Bolluk ve bereket içindeyim. Bütün ihtiyaçlarımı rahatlıkla karşılayacağım kaynaklara sahibim ve bunları kullanıyorum.” R. Şanal

Günün Sözü: “Yükseklere uzan, çünkü yıldızlar senin ruhunda gizlidir. Büyük düşler kur, çünkü her düşün ilerisinde bir hedef vardır.” Pamela Vaull Star


Zeynep’in Kitap Tavsiyesi: Ayn Rand ’ın bir kitabını okumaya ne dersiniz?