İnternet Sitesi

www.zeynepkocasinan.com
soru etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
soru etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Mart 2015 Cumartesi

Reiki ve Din

Reiki'ye dair binlerce soru ile karşı karşıya kaldım yıllar içerisinde. Bu soruların çok büyük bir çoğunluğu benim de kendime bu yolda sorduğum sorular olduğu için, deneyimlediğim şeyler olduğu için yanıt vermek genel de kolay oldu ve olur. Çok çok daha az olarak yaşamadığım deneyimler ile ilgili sorular gelir. Bunlardan bazılarının yanıtları berraktır bir şekilde ve yine birçoğunuzun bildiği gibi "Allah yanıltması" diyerek yanıtlarım. Bazen de yanıtım yoktur.
*
Reiki öğrenmeye dair, Reiki'yi kullanmaya dair sorulardan bazıları din ve dini inanç üzerinedir. Bugün de önümüzdeki hafta Reiki II. Uyumlaması almak üzere olan bir öğrencimin bu konudaki bir mesajı bende bu konu hakkında paylaşım yapmak isteğini uyandırdı.
Reiki, bu ad ile Japonya'da kullanılmaya başlanan bir enerji aktarım tekniği. Dünya'ya Amerika'da, Hawaii'de yaşayan bir Japon hoca tarafından yayıldığı için kimi insanlar bu uygulama yabancı bir şey olarak görebiliyor, bunu sorgularken dine aykırı olabilir mi diye sorabiliyorlar.
Müslüman, Hristiyan ve Musevi öğrencilerim arasında bu soruyu daha çok Müslüman öğrencilerim soruyor. Bunun bir nedeni çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede, bir toplum içinde yaşıyor ve eğitmenlik yapıyor olmam. Müslüman olmam. Yani bu sorunun muhatabı olarak kabul edilmem olabilir.
Reiki'nin İslam'a veya Müslümanlığa aykırı olup olmadığı konusunda bir din adamı, bir teoloji uzmanı olarak yanıt veremem. Bununla birlikte Müslüman doğmuş olmakla birlikte Müslümanlığı seçmiş, Zeynep adı ile Müslüman olarak doğmuş olmamın anlamına inanan biri olarak, Reiki'yi yıllardır kullanan ve öğreten biri olarak düşüncelerimi, inandıklarımı paylaşabilirim.
Benim Allah, Yaradan inancıma göre, sadece Dünya'da değil Evren'de o herşeyi kapsayan akıl ve iradenin dışında bir şey olamaz. Yaradan'a ait olmayan hiçbir şey olamaz. Kötülük diye sınırlı irademiz ile adlandırdığımız, kötü dediğimiz şeylerin bile bütün içinde anlamı ve yeri var. Japonların Reiki diye adlandırdığı, yaşamın enerjisinin bir kısmı olarak tarif edebileceğimiz, havanın içindeki belki oksijen olarak tarif edebileceğimiz bu enerji, Yaradan'ın bizlere sunduğu olumlu ve yapıcı bir güç ve nimetten başka ne olabilir. Reiki o ad ile Japonya'da bir üstat tarafından algılanmış bir enerji, ancak bu enerji yaşamın, evrenin özünden gelen bir enerji yani ezelden beri var olan bir kaynak özünde. Böyle tarif edilebilir.
Ve Yaradan'a ait olmayan, Yaradan'ın üzerinde hükmü olmayan bir şeyin varlığını hayal edebilmek o ilahi ve sınırsız gücü bana göre sınırlamaya teşebbüs etmek demek. Yaradan'a olan inanç ve teslimiyette şart koşmak demek.
Reiki'yi kullanan, dini ilim olarak çalışan öğrencilerim de var, danışanlarım da var. Bununla birlikte benim düşünüşüm ve inancım kendi yaşamıma ve deneyimlerime göre.
Reiki'yi yüreğinize siniyorsa, canınız istiyorsa seçin, öğrenin ve kullanın. İstemiyorsa kullanmayın. Reiki kendimizi kuvvetlendirmek için, kendimize ve başkalarına yardım etmek için, destek olmak için tek yol değil. Benim her zaman ve en çok kullandığım metot o ayrı. Ben inandığım, güvendiğim, faydalı bulduğum için Reiki'yi başta kendim için kullanıyorum ve öğretiyorum. Sizin için neler uygun, buna sizler yüreğinizin pusulası ile karar vereceksiniz. Evrende gizli saklı hiçbir bilgi yok. Herşey ama herşey esasında şeffaf. Yani ruhumuz, yüreğimiz bizim için iyi olan şeyleri, doğruları biliyor. Yüce Yaradan'ın böyle mükemmel bir sistemi var. Doğrular belli. Bizler o doğruları her zaman görmeyi başaramayabiliriz, imtihanımız bu yolu keşfetmek inancıma göre.
Diğer bir yandan da Reiki'nin enerji aktarmak için hiçbir teorisi, inanç öğretisi yoktur. Reiki bir anlamda enerjik bir fizyoterapidir. Reiki uygulayıcılarının beş temel prensibi akıllarında bulundurmaları istenir. Şükretmemizi, ekmeğimizi helal yollardan kazanmamız gerektiğini ve büyüklere, canlılara saygılı olmamızı hatırlatır. Öfkelenmemeyi, endişelenmemeyi hatırlatır. Bir insana daha güzel, tüm olumlu inanç ve inanışlar ile uyumlu ne önerilebilir?
Ben Reiki'ye güveniyorum, kullanıyorum, hep paylaştığımı gibi Yüce Yaradan'ın bu harika nimeti için her gün şükrediyorum, bu şükrümü her fırsatta ifade ediyorum.
Yaşamda doğruları görebilmemiz ve yaşamak için doğduğumuz yaşamın izini bulabilmemiz dileğiyle. Reiki veya bize destek verebilecekler her ne ise onları bularak, kullanarak.
Saygı ve sevgilerimle.

Reiki'ye Dair Sorular

Reiki'ye dair hergün kimileri benzer, kimiler çok farklı sorular geliyor. Bunları derslerimizde, Reiki buluşmalarımızda paylaşmaya gayret ediyorum. Burada da sizlerin Reiki ile daha kuvvetli ve sağlam bir şekilde bağlanmanız niyeti ile burada da uygun oldukça paylaşacağım.

- Reiki uygularken, özellikle ileri seviyelerde, Reiki'yi nasıl ve nerelere vermeniz hakkında aklınız karışırsa, karıştığında, Reiki'yi en temel şekilde kullanmaya geri dönün. Reiki'yi yapmaya niyet edin ve ellerinizi o kişinin (eğer oturabiliyorsa) omuzlarına koyun ve 10 dakika verin. Bu neredeyse hiç yanıltmayan, her zaman rahat verilen ve alınan bir pozisyondur. Bırakın enerji akması gereken yere, ihtiyaç olan yere kendisi seçerek aksın. Ulaşması gereken yeri kendi seçsin ve uygun hızda ulaşsın.
- Uzun süreler Reiki vermek her zaman en iyi şey değildir. Gereken kadar Reiki vermeyi dilemek, hedeflemek gerekir. Bir insana su içirmek iyidir, bununla birikte bir insan bir defada ne kadar susamış olursa olsun ne kadar su içebilir? Aç bir insan ne kadar yemek yiyebilir? Aç bir insan bazen düzenli yemek yiyen bir insandan çok çok daha az yemek yiyebilir. Bir kişiyi bir anlamda enerji ile beslerken, enerjisi az ise bu çok enerjiye ihtiyacı olduğu anlamına gelmekle birlikte, bu enerjiyi nasıl bir düzen ile nasıl bir zamanlama ile almasının uygun olacağını sorgulamak gerekir. Reiki enerjisi, enerjiyi veren kişiyi bu anlamda yönlendirir. Bu yönlendirme hislerini dinleyin. Bu nasıl mı olur? Reiki öğrencilerim bunu farklı farklı şekilde hep deneyimlemişlerdir. Bazen eliniz artık olduğu yerde duramaz hale gelir, oturduğunuz yerden kalmak istersiniz, adeta oturamaz olursunuz, yüreğimiz daralır, enerji akışı kesilir veya enerjiyi alan kişi bir rahatsızlık ifade eder. "Bu kişinin derdi var, benim çok enerji vermem gerekiyor," demeyin. Ne kadar vermeniz gerekiyorsa onu vermeyi dileyin.
Bütün hayrı için, kendi hayrınız için, insanların hayrı için.
Kuvvetiniz sevgi ile bol olsun.

9 Ekim 2014 Perşembe

Yanıtlar

Esasında duymaya hazır olsak, her sorunun bir yanıtı var. 

Her sorumuzun yanıtına sahip olmamız gerekip gerekmediği ise farklı bir konu.

"Neyi bilmem gerekiyor?- Neyi bilmem faydalı olur? - Neyi bilmeye ihtiyacım var? ise gerçekten yerinde bir soru, yerinde sorular olabilir.

Diliyorsak, hazırsak, olması gerekiyorsa, Evren'in sesini net ve berrak duyabilmemiz dileğiyle.

29 Eylül 2014 Pazartesi

"Sorulduğunda Yanıt Ver"

Danışmanlıkta önemli bir prensip vardır. Hocalarımın çok üzerinde durdukları bir prensip. Doğruluğuna inandığım bir prensip:
"Sorulduğunda yanıt verin."

Bir danışan bir soru soruyorsa cevabına hazır demektir. Sorunca, sorulursa söyle, dedi hocalarım yıllarca. Bunu yapmaya oldukça dikkat ederim.

Bazen duygular araya girer, danışanlar adeta dostumuz olur. Üzülsünler, incinsinler istemeyiz. Onlar bize sormadan uyarmak isteriz. İyi niyetle. Bununla birlikte doğrusu yapmış olmayız. Söylediğimizin doğru olması o kişinin duymaya hazır olduğu anlamına gelmez. Sormamıştır, yani duymayı seçmemiştir.

Yıllardır çok titizlikle uyguladığım bu prensipte bazen 'iyi niyetle' hata yaptığımı görüyorum.

Reiki ve enerji ile çalışan tüm dostlara ve özellikle kendime hatırlatıyorum: Sorulursa söyleyelim. Danışanlara soru sorma cesaret ve sorumluluğunu verelim.

Tüm çalışmalarımız ve yaşam hep lezzetli ve lezzetle olsun.

31 Mart 2014 Pazartesi

Yeni gün için


Yeni günün sorusu:

Arzu ettiğiniz bir yaşam için bugün bir adım atsanız, bir şey yapsanız bu ne olur? Bunu hayata nasıl geçirirsiniz?

Sevgiler.

7 Mart 2014 Cuma

Günün Sorusu


Yeni gün için taze bir soru:

 Bugün olumlu bir özelliğinizi hatırlamanız gerekse hangi özelliğiniz sizin için öne çıkardı?

Yapıcı güçlerimizi bilmek, fark etmek ve bütünün hayrı için kullanabilmek dileğiyle.

9 Ocak 2014 Perşembe

Sorular


Yeni günde, kendimi keşif için arada sorduğum ve bana tekrar gelen sorular şunlar:

Endişelendiğimi nasıl fark ediyorum?

Endişelendiğimi ne zaman fark ediyorum?

Endişeyi vücudumun neresinde fark ediyorum?

Eğer endişenin şekli, rengi, sesi, tadı, kokusu olsaydı nasıl olurdu?

...
Bırakabilmek fark edebilmekten geçiyor.
Teşekkürler Michael Gelb.

31 Ocak 2009 Cumartesi

"Yaratma Cesareti"nden Duyma Cesaretine



Rollo May’in “Yaratma Cesareti” benim için zamansız kitaplardan. İlk defa 1992 yılında Türkçesi’ni okumuştum. Geçenlerde bende İngilizcesi’nin de olduğunu fark ettim. Kim bilir ne zaman almışım. Yüzlerce satırının altını çizdiğim Türkçesi’ni bulmayı tercih ederdim. Görmeyi arzuladığım satırların başka bir dilde izini sürmeye çalışıyorum. Ve bu bana bir huzursuzluk veriyor. Yiyeceğini arayan aç bir kurt gibi beni doyuracak kelimeleri arıyorum. Çok bildiğim satırlar farklı yapraklarda sanki benimle oynuyor ve saklanıyorlar.

Alıp okumadığım kitaplar da var. Caroline Bongrand’ın “Boğaz Çocuğu” nu belki 3 yıl önce almışım, ve nasıl olup da saklanmış evimdeki büyük kütüphanenin köşesine. Oysa gün gibi hatırlıyorum kitabı aldığım günü. Bu kitap ile arama nasıl bu kadar uzun zaman girebildi?

Bulamıyorum, iki gündür okumayı istediğim kitabı bulamıyorum. Deniyorum. Eskiden sevdiklerimi, yenilerden sevdiklerimi, romanları, şiirleri, kişisel gelişim kitaplarını – yok okumak istediğim kitabı bulamıyorum; içimde bir huzursuzluk bıkmadan usanmadan deniyorum.

Ben neyi arıyorum?



Meditasyon odasında ortada yanan mumun etrafında halka şeklinde iskemleler dizilmişti, iskemlelerin önünde yerde oturmak isteyenler olursa diye de minderler. Çember şeklinde dizilmiş ve ortalık sessiz. Dışarıdan gelen sesler çok az ama net olarak duyuluyordu. İçeri girenler beğendikleri bir yere oturuyor, kimileri gözlerini kapatarak, kimileri yere veya yukarı bakarak sessizliklerini koruyorlardı. Sabahın bu erken saatinde yerlerin tamamı dolmamıştı ama oldukça büyük bir kalabalık vardı. Sonra oturanlarda biri kalktı ve giriş kapısını kapattı. Dışarıda çalışmanın başladığını gösteren lambanın ışığını yakacak olan düğmeye bastı, ve sonra yine sessizce yerine oturdu. Saat sabah 8 olmalıydı.
Her sabah 20 dakika boyunca 30-40 kişi ile bir odada beraberce sessiz oturmaya ve kulaklarınızı içinizden gelen sese açmaya ne dersiniz? İskoçya’da Findhorn’da sabahlar meditasyon ile başlıyor, eğer seçer ve isterseniz.

Derinden gelen ve gittikçe kuvvetlenen bir ses duyuluyor bu anlarda. Soruların ve cevaplarının netleştiği sihirli anlar.



Ben kitaplarımın dünyasında huzursuzlaştığımda bazen geç de olsa mesajı anlarım. Ruhum dışa değil içe bakma zamanı diye hatırlatmaktadır bana...