İnternet Sitesi

www.zeynepkocasinan.com
Leonardo da Vinci etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Leonardo da Vinci etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Mayıs 2019 Çarşamba

Mayıs ayında Leonardo Da Vinci ile Kendimi Keşfetmeyi Hatırlamak


Bu ay elime National Geographic Dergisi’nin İngilizce Leonardo Da Vinci özel sayısı geçti.  Hemen sonrasında Derginin Türkiye Mayıs Ayı sayısı.   Türkçe sayının kapağında da Mona Lisa vardı.  Ve, kapakta şu soru okuyacak olanları karşılıyordu: “Ölümünün 500. Yılında Da Vinci’nin Dehası Bilime ve Sanata Nasıl Yön Veriyor?”

Ben, Da Vinci ile ne zaman tanıştım, ne zaman hayatıma girdi çok net hatırlamıyorum.  1985 yılının Ağustos ayında Louvre Müzesini gezerken, ortaokulu bitirmiş Dünya’yı keşfetmeye çok istekli bir genç olarak, Mona Lisa’nın önünde biriken kalabalık ile Leonardo Da Vinci’yi keşfetmek isteyenler arasında katıldığımı hatırlıyorum.  


Onun çok yönlü zekasını ve tarifi zor dehasını ise mühendis olduktan çok daha sonra keşfettim.  Yaptıklarını, öğrenebilme ve keşfedebilme yeteneğini bir insanın ömrüne ve yapabileceklerine sığdırmanın nasıl mümkün olduğunu belki hiç anlayamayacak olsam da, yaşamı insan olmanın muazzam ihtimaller dünyasına dair inanılmaz bir ilham kaynağı.

1471 yılının 29 Mayıs’ında, yani bugünden tam 548 yıl önce, Floransa’da, 19 yaşında bir çırakken, Duomo di Santa Maria del Fiore’nin, Floransa Katedrali’nin kubbesinin tepesi için hazırlanan özel küreyi yerleştiriyor.  29 Mayıs tarihi Leonarda Da Vinci’nin yaşamı ile anlam bulan Rönesans açısından belki başka bir anlam daha taşıyor.  İstanbul’un Fatih Sultan Mehmet tarafından 1453’de fethinden önce özellikle İtalya’ya kaçan bilginler, orta çağın, bilim, sanat ve aydınlığa dönüşmesinde büyük rol oynuyorlar.  1452 yılında doğan Leonarda Da Vinci, İstanbul Türkler tarafından alındığında bir yaşında.

Tarihte ve yaşamda olanlar gerçekten kader dediğimiz hikayede tüm detayları ile yazılı mı bilinmez ama kimi insanların yaşamları ile tüm insanlık tarihini adeta değiştirdikleri ve özgün bir farklılık ile yazdıklarını inkar etmek imkansız.   

Michael Gelb’in “Leonarda Da Vinci Gibi Düşünmek” kitabından birçok defa bahsetmişimdir.  Okunup bitirilecek bir kitap olmaktan çok, kendimizi ve yeteneklerimizin yeni sınırlarını keşfetmeye dair bir el kitabı.  Merakın ve keşfetmeye istekli ve açık olmanın muazzam gücünü fark etmeye dair.  Ve şimdi, bu yıl, yıllar sonra tekrar 2019 yılının bu Mayıs ayında, bir 29 Mayıs akşamında, 2 Mayıs’ta 1519 tarihinde ölen Leonarda Da Vinci’yi yeniden keşfetmek için ayrı bir istek duyuyorum.  Ve onunla birlikte kendimde keşfedebileceklerimi bulmak için.

Tesadüf bu ya, Temmuz ayında İtalya’ya tekrar gitme şansım olacak. Milano’da, bu yıl Genel Yönetmenliğini, Ege ve Batı Akdeniz Bölgemizde Federasyon Başkanlığı yaptığım Lions’un Dünya toplantısına katılacağım. Bu dahinin doğduğu topraklarda olacağım için heyecanlanıyorum.  Doğrusu artık fazlası ile tanıdık gelen Avrupa’ya bir seyahat, çok uzun zamandan beri, beni ilk defa bu kadar heyecanlandırıyor. Yolum muhtemelen özlediğim Floransa’ya düşmeyecek ama Milano’daki “Leonardo Da Vinci Bilim ve Sanat Müzesi”ni ziyaret etmeyi gerçekten heyecanla bekliyorum.  

Aklımı, ruhumu ve kalbimi bu buluşmaya hazırlarken, bakalım bilime ve sanata dair neleri öğreniyor ve keşfediyor olacağım…


15 Nisan 2016 Cuma

15 Nisan Dünya Sanat Günü

Bugün Leonardo Da Vinci'nin doğum günü. 
Ve Dünya Sanat Günü.
2012 yılından beri 15 Nisan Dünya Sanat Günü olarak kutlanıyor.

Bildiğim kadarı ile Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği Türkiye'nin önerisi ile UNESCO'ya bağlı Uluslararası Sanat Birliği tarafından kabul ediliyor.
Hayatımıza bu anlamda yeni giren bir gün.

İzmir de bugünü sanatla iç içe kutlamaya hazırlanıyor.
Yaşamın telaşı, acıları, sorunları içinde ruhun sesi kendine alan arıyor. Gün boyu farklı aktiviteler var.

Bugün, İzmir Resim ve Heykel Müzesi, Kültürpark Sanat Galerisi'nde Lions 118-R Yönetim Çevremize bağlı İzmir Teos Lions Kulübü'nün de katkıları ile organize edilmiş olan bir sergi var. "Barış İçin Sanat" teması ile.
Barış'a ve yüreklerimizdeki barış ruhuna inançla, ben de bir resimle bu sergide olacağım.

Sözlerimiz, düşüncelerimiz kadar yaşamda yaptıklarımız da hep barış ve anlayış ruhu için olsun. Yaptıklarımızın yönü hep barışa dair olsun. Yüreğimizdeki barış, Ülkemizdeki barış.
Hep inandığımız doğru bugün de kendini hatırlatıyor:
"Yurtta Barış, Dünya'da Barış"
...

22 Ekim 2007 Pazartesi

Leonardo da Vinci’nin Ayak İzinde


Birkaç gün önce yakın bir arkadaşım bana Stuart Avery Gold’ın Ping adlı kitabını hediye etti. Ping yeni bir göl aramaya çıkan Ping adlı bir kurbağanın hikâyesi. Bu basit hikâye bana nedense farklı ama çok benzer başka bir hikâyeyi Coelho’nun Simyacı’sını hatırlattı. Bazılarınız artık biliyor ki bana birçok şey Simyacı’yı hatırlatır. Hep özel bir kitap olduğunu düşünmüşümdür.

Her iki kitap da yolumuzdan, bir anlamda kader çizgisinden ve bu yoldaki arayışlarımızdan bahsediyor. Kurbağa Ping temiz ve berrak suları olan bir göl arıyor. Simyacı’daki başkarakteri delikanlı Santiago ise kendi hazinesini. İkisine hedeflerine, amaçlarına ulaşmak için uğraşıyorlar, çabalıyorlar. Tekrar tekrar deniyorlar. Bazen arayışı bırakıp geri dönmeyi düşünselerde, düşüyor ve sonra kalkıp devam ediyorlar. Ve bu yolculukları sırasında kendilerine yolu öğreten, hedeflerine ulaşmaları konusunda yardımcı olacak insanlar ile karşılaşıyorlar. (Doğrusu Ping’in karşısına çıkan bir insan değil bir baykuş oluyor. )

***


Baykuş, Kurbağa Ping’e ne dedi?

Bazen hedefe, ulaşmayı tasarladığımız hedefe çok odaklanıp bugünü unutuyor muyuz? Yaşamı gün gün yaşadığımızı unutuyor muyuz? Arzularımıza çok odaklanıyor ve esasında bize sadece bugünün verildiğini unutuyor muyuz? Ve yarının esasında bize garanti edilemediğini?

Nefes aldığımızın farkında mıyız? Üzgün ya da sevinçli olduğumuzun farkında mıyız? Mutluluğun nasıl hissettiğini biliyor muyuz? Mutluluk nasıl bir his? Mutlu olunca ne hissedersiniz? En son ne zaman mutlu hissettiniz? Hatırlıyor musunuz? En son ne zaman yürekten güldünüz? Hatırlıyor musunuz? Ve hatırladığınız an’lara dönersek – bunları hissedebildiğini ve hatırlayabildiğinize göre – bu anları özel yapan neydi?

Baykuş Ping’e iyi bir yaşam yaşayabilmek için 2 şey yapmamız gerektiğini söyler:
Öncelikle, Yaşamı yaşamayı çok, fazlasıyla istemeliyiz.
İkincisi, Her gün yaşamı dolu dolu yaşamak için istikrarlı olarak ısrarcı olmalıyız.

Biz yola çıktık. Yoldayız. Gün be gün yaşıyoruz. Günleri teker teker karşılayarak yaşamak zorundayız yaşamı. Soru - yolda geçirdiğimiz zamanı nasıl daha mutlu ve keyifli yaşayabiliriz? Yaşamın ana konusu bir anlamda bu galiba. Huzur, sevgi ve mutluluk arıyoruz – ne yapıyor, ne ile uğraşıyorsak uğraşalım özdeki arzular çok basit esasında.

Peki, bunların Leonardo da Vinci ile ne ilgisi var dediğiniz duyar gibiyim. Sabrın sonu selamet. Bu defa düşündüm de belki de, yazar Michael Gelb’in “Leonardo Gibi Düşünmek” adlı kitabında dediği gibi, Leonardo da Vinci gibi düşünmeliyiz. Yaşamımızda hepimizin bir noktada, kendi yaşam el kitaplarımızı, yaşam kılavuzlarımızı yazmamız gerekecek. O an gelinceye kadar haydi gelin biz bilgileri toplamaya devam edelim.

Nasıl Leonardo da Vinci gibi düşünülür?

Geçtiğimiz Aralık ayında İstanbul, Hasköy’de Rahmi Koç Müzesi’nde bir sergiye gitme şansım oldu. Leonardo’nun tasarladığını, yaptığı bazı makinelerin benzer yapımları sergileniyordu. Çoğumuz Leonardo do Vinci’yi meşhur Mona Lisa resminin ressamı olarak tanırız. Ancak Leonardo bir mühendis, heykeltıraş, ressam, matematikçi, mimar, botanik uzmanı, müzisyen, filozof, sahne dekor ve kostüm tasarımcısı, ve … Evet, liste devam ediyor. O’nun gerçek bir dahi olduğu muhakkak. Hatta Tony Buzan ve Raymond Keene’nin yaptığı bir çalışmaya göre, Leonardo, Albert Einstein, Isaac Newton, Mikelanj ve Büyük İskender gibi dehaların arasında, tüm zamanların en büyük dahisi olarak ortaya çıkmış. Top 10 listesinin 1 Numarası özetle.

Gelb kitabında Leonardo’nun dehasındaki kavramları ele alarak, bunları kendi yaşamımıza nasıl uygulayabiliriz, bunu irdelemiş. Ve Leonardo’ya ait 7 prensip belirlemiş:

1. Yaşama daima merak ile yaklaşmak ve devamlı olarak öğrenmek için tükenmeyen bir arzu.
2. Bilgiyi deneyimler ile test etme kararlılığını ve hatalardan öğrenmek isteği.
3. Tüm duyularımızın hassasiyetini daimi olarak artırmak, özellikle göz ile görme yeteneğimizi artırmak ve böylelikle yaşamı daha canlı bir tecrübe haline getirmek.
4. Belirsizliği, karışıklığı ve anlaşılmazlıkları kucaklama arzusu.
5. Bilim ile sanat arasında, mantık ile hayal gücü arasında denge kurarak beynin tamamını kullanmak üzere gelişmek.
6. Bedensel olarak denge, zarafet içinde formda olmak.
7. Sistem düşüncesi. Her şeyin birbiri ile bağlantılı olduğunu fark etmek ve buna müteşekkir olmak.

***

100 Soru Sormak Neyi Çözer?

Leonardo’nun sorularını, gözlemlerini, düşüncelerini, rüyalarını not defterlerine kaydettiği biliniyor. Gelb bizimde aynı şeyi yapmamızı öneriyor. Yanınızda bir defter, bir günlük ya da ajanda taşıyın ve buna aklınıza gelenleri geldikçe, hatta duygularınızı, hayallerinizi, arzularınızı yazın.

Michael Gelb’in önerdiği diğer bir egzersiz, bizim için önemli olan 100 soruyu yazmak. Bu 100 soruyu bir oturuşta yazmamız gerekiyor. Bu sorular her türlü sorumuz olabilir. Mesela “Nasıl tasarruf yapabilirim?” ya da “Bu dünyadaki varlığımın amacı ne?” ya da “Bana hangi kıyafetler yakışır?” Kısaca aklınıza gelen HER soru. Gelb ancak 100 soru ile tortuların ardındaki gerçek sorulara ulaşmamızı sağlayacağına inanıyor. Yazarak bunları döküyor ve temizliyoruz. Sonra bu 100 soru içinde bizim için gerçekten önemli olan 10 tanesini seçmemiz ve bir sonraki aşama olarak da bunları bizim için önem sırasına dizmemiz isteniyor.

Hemen cevapların ardından koşturmaya başlamayacağız. Cevapları istemediğimden değil. Ancak sadece soruları gün ışığına çıkarmak bile çözümü başlatır. Bilincimiz ve bilinçaltımız aradığımız cevaplar için bilgi toplamaya başlar. Bio-enerji hocam Moshe’nin her zaman söylediği gibi: “Soruyu sorun; cevap mutlaka gelecektir.” Neyi öğrenmek, neyi bilmek istediğimizi adlandırdığımızda hem kendimizi anlarız, hem de neyi arayacağımızı biliriz.

Ben bu dünyada tecrübe etmeye geldiğimiz yaşamımızın için bilginin verilmekte olduğuna inanıyorum. Sadece bazen arama ve araştırma cesaretimizi yitiriyoruz. Bu defa gelin yolu Leonardo’nun ayak izlerinden takip edelim. Her ay adım adım iz sürmeye devam edeceğiz. Ve her adımda yeni tecrübe ve deneyimlere yürüyeceğiz.

Sevgi ve mutluluk dolu günler diliyorum. Yolculuğunuz güneşli ve aydınlık olsun.
Sevgilerimle.
Z.

Zeynep`in Kitap Tavsiyesi:

“Leonardo da Vinci Gibi Düşünmek” Michael J. Gelb.

Üstatlardan:

“Sanatın bilimini ve bilimin sanatını öğrenin.” Leonardo da Vinci.

Ayın Onaylaması:
“Öğrenmek istiyorum. Öğrendikçe büyüyorum.” Louise L. Hay

The Footsteps of Leonardo da Vinci


A few days ago a friend of my brought me a book called Ping by Stuart Avery Gold. This is the story of frog named Ping who is looking for a new lake. It is a simple story that for some reason reminded me of the much different but similar story of The Alchemist. Some of you by now that many things remind me of The Alchemist.

Both books talk about the way, the road, or the path. Ping is looking for a new lake full of clean and clear water. Santiago, the main character in The Alchemist is looking for his treasure. Both try and struggle hard to reach that goal. They try and do and try again. Yet, they find themselves on a journey where they meet people (actually in Ping’s case this is an owl) that teach them about the path and how to reach their goals.
Do we get to focused on the end results that we forget that we live our life day by day? Do we get focused too much on our desires that we forget that we have today and tomorrow is not guaranteed in any way? Are we aware that we are breathing? Are we aware if and when you are sad or actually happy? Do we know what happiness feels like? When was the last time you felt happy? Do you remember? When was the last time you had a great laugh? Do you remember? And the moments that you remember – what made them special so that first you were happy and also you remembered them?

The Owl tells Ping the frog that there are 2 things that we need to do in order to live a good life:
First of all, we should want as much as we can to live life.
And second, be consistently insisting to live our life to the full every single day.


We are already on the journey. We live day by day. We have to. The question is how we can make the time spent on the road happier and more enjoyable. That is the main concern of life. If we move up and above, and look over all the details we cannot seem to separate us from, we all aim for that sense of peace and love and happiness.

This time I thought maybe we should try to think like Leonardo da Vinci as Michael Gelb suggests in his book `How To Think Like Leonardo da Vinci`. Since at one point or another we all will need to write our own handbook to our own life, let’s gather as much material as we can along the way.

How to think like Leonardo da Vinci?

Last December I had been to an exhibition at the Rahmi Koc Museum in Haskoy, Istanbul. The replicas of the machines of Leonardo were on display. Most of us know him as the artist of the famous painting Mona Lisa. This man was an engineer, an artist, a mathematician, an architect, a botanist, a musician, a philosopher, a costume and stage designer, and … the list goes on. He was a genius. In deed according to a study done by Tony Buzan and Raymond Keene, he was the greatest genius of all time when ranked with others such as Albert Einstein, Sir Isaac Newton, Alexander the Great or Michelangelo.

In his book Gelb tries to find the concepts behind his genius and see if we can adapt these into our own lives. He names mainly 7 principles of Leonardo da Vinci:
An insatiably curious approach to life and an unrelenting quest for continuous learning.
A commitment to test knowledge through experience, persistence, and a willingness to learn from mistakes.
The continual refinement of the senses, especially sight, as the means to enliven experience.
A willingness to embrace ambiguity, paradox, and uncertainty.
The development of the balance between science and art, logic and imagination. `Whole-Brain` thinking.
The cultivation of grace, ambidexterity, fitness, and poise.
A recognition of and appreciation for the interconnectedness of all things and phenomena. Systems thinking.


***
Leonardo is known to record questions, observations, insights, dreams in his notebooks. Gelb recommends that we do the same. Have a notebook, keep a journal, carry it with you all of the time, and record notes and feelings.

An exercise that Michael Gelb suggests is to make a list of 100 questions that are important to us. We are asked to write them down in one sitting. Your questions can be about anything such as `How can I save more?` or `What is the meaning and purpose of my existence?`. He believes that 100 are needed to be able to reach to the real questions behind the clutter. Then we are asked to choose 10 questions that are most important to us and rank them in their order of importance to us.

It is not that we are going to start chasing for the answers immediately. The mere act of bringing them out into the light, starts a whole new process. Both our conscious mind and our subconscious start to look for and collect information that we require. As my bio-energy master Moshe always says: `Ask the question and the answer will always come.`

I believe that we are given all the information that we need to lead the lives that we came here to experience. Sometimes we lose the courage to continue the search. Let’s get started this time on the footsteps of Leonardo. And in the coming weeks we will move on
step by step to new and exciting experiences.

***
Wish days filled with love and happiness. May your journey be sunny and bright.
With love,


Zeynep`s Book Recommendation:
`How to Think like Leonardo da Vinci` by Michael J. Gelb.


Quote of the Master:
“Study the science of art and the art of science.”

Leonardo da Vinci