İnternet Sitesi

www.zeynepkocasinan.com
Jack Canfield etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Jack Canfield etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Ocak 2009 Cuma

17 Saniye'de Neler Oluyor?




Özellikle “Ne Biliyoruz ki?” filminden ve artık Türkçe’ye de çevrilen kitaplarından tanıyabileceğiniz Esther ve Jerry Hicks’in ısrarla üzerinde durdukları bir tezleri var. Dikkatinizi bir şeye odakladığınız zaman saniyeler içinde sizin içinde odaklandığınız şeyin titreşimi harekete geçiyor. Ve ne kadar çok odaklanırsanız, o şeyi ve o şeyin titreşim olarak benzerlerini kendinize çekmeye devam ediyorsunuz.

Sık duymaya başladığımız bir bilgi bu. Bir yandan Esther ve Jerry Hicks’in çalışmalarının gerek “The Secret” gerekse “Ne Biliyoruz ki?” filmlerinin belkemiğini oluşturduğunu söylemek gerek. Tabi Norman Vincent Peale ve Napoleon Hill gibi Üstatlar 1930’lu yıllardan itibaren çekim yasasından bahsetmeye başlamışlar. Kavramın dünyada bu kadar çok konuşuluyor olması için 2000’li yıllara gelmek gerekiyormuş.

*
Çok konuşulan ‘Çekim Yasası’ düşüncesine göre bizler düşüncelerimizin, hislerimizin titreşimine uyumlu şeyleri yaşamımıza çekiyoruz. “Yeterli İsteyin! – Ask and It Is Given” adlı kitaplarında bu çekimin zamanı ile ilgili enteresan bir bilgiyi aktarıyorlar. Çekimin saniyeler ile tarif edilebilen bir zamanda gerçekleşebildiğini.

17 saniye süresince bir şeye odaklandığımızda, odaklandığımız şeyle uyumlu bir titreşimin içimizde harekete geçtiğini söylüyorlar.

Ve 68 saniye bir şeye odaklı kalabilirsek, odaklanan şeyin titreşimi ile uyumumuzun, o şeyi hayata geçirmek için gereken etkiyi başlatabildiğini.

Ben çekim yasasının düşüncelerimizi hayata geçirmedeki etkisini deneyimledim. Bu bilgiyi aklımda taze tutmaya çalışıyorum. Nedense Hicks’lerin belirttiği 17 ve 68 saniye bilgisi bu kitabı birkaç defa okumuş olmama rağmen gözümden kaçmış. Deneyeceğim ve sizlerle de paylaşmak istedim.


Esther ve Jerry Hicks aynı kitapta şu bilgileri de paylaşıyorlar, çekim yasasını kısaca özetleyerek:
- Düşündüğünüz düşünceler hayatınıza çektiğiniz şeyleri tarif eder.

- İsteseniz de istemeseniz de hakkında düşündüğünüz şeyleri elde edersiniz.

- Düşünceleriniz bir titreşimdir, ve bu titreşimler ‘çekim yasası’na göre hareket ederler.

- Titreşimleriniz genişledikçe ve kuvvetlendikçe, istediklerinizi gerçekleşmesini sağlayacak kuvvete erişir.

- Düşündükleriniz ve hissettikleriniz ve hayatınızda gerçekleşen şeyler, yaşadıklarınız, her zaman titreşimsel olarak uyum içindedir.

*

Çekim Yasası üzerine okuyabileceğiniz çok kitap var. ‘The Secret’ filmi ve kitabı son yılların en bilineni. Türk yazarlardan Nil Gün’ün The Secret filminden etkilenerek yazdığı ve Türkiye’de orijinal kitaptan önce yayınladığı ‘Çekim Yasası’ adlı kitabı var. Belki içerik olarak orijinalin bir kopyası gibi ama yazı dili oldukça açık ve akıcı.

Kitabı okuduğumda orijinal The Secret kitabından bu kadar ‘etkilenerek’ yazılmış olması beni hayal kırıklığına uğratsa da, kolay okunduğu için benim de zaman zaman öğrencilerime, arkadaşlarıma hediye ettiğim bir kitap. Konu hakkında bilgi sahibi olmak için siz de okumak isteyebilirsiniz. Orijinal The Secret kitabı filmin metinlerinden oluştuğu için okunması daha zor. Ancak film güzel, net, berrak; öneririm. Ve izlemediyseniz “Ne Biliyoruz ki?” de bu konular ilginizi çekiyorsa görmeniz gereken filmlerden. Esasında iki filmlik bir seri bu. Birincisi “Ne Biliyoruz ki –Aydınlanmanın Vakti Geldi”. İkinci filmin adı da “Ne Biliyoruz ki – Tavşan Deliği”.



Esther ve Jerry Hicks kitapları biraz daha ruhsal bir yaklaşım ile konuya girse de ben yazarların samimiyetlerine inanıyorum ve kitaplarını seviyorum. Orijinal dilinde okuma şansınız varsa İngilizce olan kitapların biraz daha akıcı olduğunu söylemem gerek. Jack Canfield ve Joe Vitale ’nin kitaplarından Türkçe’ye çevrilenler var.

*



Louise Hay kişisel gelişim konularında yaşı 80’i geçmiş bir üstat. Tüm dünyaya düşüncelerimizin, söz ve kelimelerimizin ruh ve beden sağlımız üzerindeki etkilerini öğretmiş olan bir hoca. Söylediği önemli bir şey var. Diyor ki “Esasında biz hocalar, öğretmenler, yazarlar hepimiz aynı şeyi söylüyoruz. Ve kimileriniz benim sözlerimi daha berrak duyacaksınız. Kimileriniz diğer bir hocanın sözlerini duyup evet işte yıllardır beklediğim bilgi diyeceksiniz. Duymak istediğiniz sesin peşinden gidin, sizin cevaplarınız orada.

Çekim Yasası incelemeye değer bir kavram. Sizin için en doğru kaynağın karşınıza çıkması dileğiyle.

11 Ocak 2009 Pazar

Ortaköy Sırtlarına Gitmek için Kyoto'dan mı Geçmeli?


Kyoto’da otel odamda oturmuş yapacağım konuşmayı yazmaya çalışıyordum. Esasında Türkiye’den yola çıkmadan önce konuşmam hazırdı. Ve iyi bir konuşmaydı da. Ancak bir yandan 'olmadığını' biliyordum. Yani içeriği doğruydu, ifadeler güzeldi, konu uygundu. Ancak sanki sahici değildi. Sahici olması için gerçekten yüreğimin derinliklerinden gelmesi gerekiyordu. Ve günlerce bilgisayar ekranı önümde açık durduğu ve sayfalarca yazı yazdığım halde konuşma istediğim gibi olmamıştı.

Ve Japonya’ya vardığım bu ikinci günde Kyoto’da akşamüstü bilgisayar kucağımda yatağımda oturuyordum. İçimde bir şeyler yazmak isteği vardı.

Ve o küçük odada, yatağın üzerinde belki bir saat içinde konuşmamı yeniden yazdım. Oturdum ve yazdım, hiçbir düzeltme yapmadan. Geldiği gibi. Bitirdiği zaman artık gözlerim kızarmış ve yüzüm kuruyan gözyaşlarım nedeni ile gerginleşmişti. Bitirdiğim an’da söylemek istediklerimi tam da istediğim gibi söylemeyi başardığımı biliyordum.

Belki bu yüzden 3 gün sonra 7-8 bin kişiye o konuşmayı yaparken sanki evimde çok sevdiğim arkadaşlarım ile konuşur kadar rahattım. Hayatımda bu kadar büyük bir topluluğa ilk defa hitap ediyordum, ancak sözlerim o kadar doğruydu ki, başkasının ne düşüneceği önemli değildi. Bu kelimeler bana aitti ve kelimelerimi sahiplenmekten çekinmiyordum.

*

Ben yazı yazmaya ortaokul yıllarında başladım. Yazı ortaokul ve lisede okul gazete ve dergileri ile benim için anlamlı olmaya başladı. Lise son sınıftayken Rahmetli Altan Erbulak’ın TRT’de bir programına sınıf olarak davetliydik. Programın çekildiği hafta Altan Erbulak hayatını yitirdi. O günlerde Melik Aşık ile ortak hazırladıkları bir gazete köşeleri vardı. Her sabah okula gitmeden önce gazetede o gün Melik Aşık’ın neleri yazdığını ve Altan Erbulak’ın neleri çizdiğini görmek için telaşlanırdım.

Ben fotoğraf çekmeyi küçüklüğümden beri çok severim. Ortaokul yıllarında bile okula bir fotoğraf makinesi götürürdüm. TRT’ye gittiğimiz gün de yanımda vardı ve Altan Erbulak ile bir fotoğraf çektirmiştik.

Altan Erbulak’ın ani ölüm haberi bende bir şok ve derin bir üzüntü yaratmıştı. Okul Sergimiz ‘Serçe’ye bu fotoğrafı da kullanarak bir yazı yazmıştım.

Sonra nereden aklıma geldi bilmem, bu dergiden bir kopyayı Melih Aşık’a o günlerde yazdığı gazeteye gönderdim. Ve unuttum.

Aradan ne kadar süre geçmişti gerçekten hatırlamıyorum, ancak bir gün eve geldiğimde Annem bana bir mektup geldiğini söyledi. Zarfı aldım ve gönderen bölümüne baktım. Melih Aşık’tandı. Bugünden 21 yıl önce.

Telaşta zarfı açtım. Melih Aşık bana Altan Erbulak ile ilgili yazımı gönderdiğim için teşekkür ediyordu. Ancak sonra mektupta farklı şeyler yazmaya başlıyordu. “ … Sevgili Zeynep, göndermiş olduğun dergiyi incelerken şiirlerine rastladım. Çok beğendim. Lütfen yazmaya devam et, … ” diyordu. Heyecan ile okurken kelimeler gözlerimin önünde adeta karışıyordu. İnanılmaz bir heyecan ve sevinç hissettiğimi hatırlıyorum.

Altan Erbulak öldüğünde sanırım 1988 yılının Mayıs ayı’ydı. Aradan 21 yıl geçmiş. TRT’nin Ortaköy sırtlarındaki stüdyolarına gittiğim o gün hala hafızamda taze.

Melih Aşık’ın bana gönderdiği sevgi ve destek de.

Teşekkürler yaşayan ve gönüllerde yerlerini koruyan güzel Üstatlar.

Z.
_______________________________________

Günün Onaylaması: “Kendi yaşam sorumluluğumu üzerime alma görevimi hiçbir koşul ve sebeple ertelemem.” R. Şanal Günseli

Üstatlardan: “Rüyalar sizin gerçek yaşamdaki büyüme potansiyelinizin bir göstergesidir.” Denis Wailey ve Reni L. Witt

Zeynep’in Okuma Tavsiyesi: “Düşlerinizi Gerçekleştirebilirsiniz” Yazarlar: Jack Canfield, Mark Victor Hansen