İnternet Sitesi

www.zeynepkocasinan.com
Astroloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Astroloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Aralık 2010 Çarşamba

17

Üniversiteden mezun olduğum yıllarda sorsanız çift sayıları sevdiğimi söylerdim size. Doğum günüm 22’si. 1970 yılında doğmuşum. Lise okul numaram 288’di. İlkokuldaki numaram ise 317. 288 sayısını 317’e göre daha çok sevdiğimi düşünürdüm. O zaman.

Yaşamda birçok şeye bakış açım değiştiği gibi sayılara bakış açımda değişti. Küçüklüğümden beri sayılara ilgim yüksek olmuştu. Okuma yazmayı öğrenmeden çok önce anaokulu günlerimde toplama ve çıkarma işlemlerini yapmaya merakım vardı. Elime kâğıt kalemi alıp büyüklerimin bana verdiği sayıları toplamlarını almak benim için çok eğlenceliydi. Bu beni mühendis olmaya kadar götüren bir merak oldu, ama şimdi geriye dönüp baktığımda sayılar dünyasının berraklığı ve netliği beni çekiyordu belki de. Sayılara olan merakım iş hayatında aile firmamızdaki görevlerimde mühendislik konuları kadar muhasebe konularını da sevmemi sağladı.

Sanırım bundan sekiz yıl kadar önce sayıların bana mesajlar vermeye başladığını fark ettim. Nasıl başladı tam hatırlamıyorum ama sayıların ve bazen de sayılara eşlik eden harflerin bana bir şeyleri işaret ettiğini görmeye başladım. Sokak tabelalarında, araba plakalarında, dergilerde, televizyonda, bilgisayarda, bazen bir kitabın sayfa numarasında. Farklı sayılar farklı şeyler söylüyordu.

Numeroloji, sayı bilimi, diye bir konu olduğunu öğrendiğimde gerçekten ilgimi çekti. Özellikle doğum tarihlerimizin numerolojiye göre değerlendirmelerinin çok yerinde bilgiler verdiğini fark etmeye başladım. Bir günün numerolojiye göre değerlendirmesinin verebildiği bilgileri gördüm. Araştırmaya başladım. Astroloji ve Tarot sayı bilimi ile ilgili olarak karşıma çıktı. Dan Millman’ın yaşam sayısı analizlerinin de değerli bir kaynak olduğunu gördüm.

17 sayısının karşıma çıkması da aşağı yukarı bu günlere denk gelir. Babamın büyük rahatsızlıkları arkada arkaya iki yıl 17 Aralık civarına denk geldi. İki defa hastanede yattı aynı tarihlerde. Bir Eylül ayının 17sinde toprağa verildi. Yeğenim 17 Ocak’ta doğdu. Görüşme için gittiğim bir numeroloji uzmanı ben daha rakamlar ile bu şekilde tanışmazken yaşam sayımın 26’dan 17’ye doğru geçmekte olduğunu söyledi. Dan Millman’ın analizlerine göre yaşam sayımın 26/8 olduğunu sonra öğrendim. Ana yaşam 8 sana çok şey söyledi. Sorularıma, sorunlarıma, kuşkularıma ve aradıklarıma dair. Amerikalı ve Alman hocaların numeroloji yaklaşımları ile tanıştığımda sayıların tıklayınca açılan dev dosyalar gibi ufacık semboller ile dev anlamlar taşıyabildiklerini öğrendim. James Redfield’in kitapları ile yaşamın devamlı bizimle iletişimde olduğunu ve bunu tesadüf ile adlandırdığımız olaylar ile yaparken her zaman işaretlerin etrafımızda olduğunu ve kimi zaman da sayıların o işaretler olduğunu öğrendim.

İstanbul’daki resim atölyemi altı yıl önce 17 Aralık’ta açtım. O günlerde hayatımda henüz Fethiye yoktu. Fethiye’ye, Göcek’e tatil için ve orada yaşayan kuzenimi görmek için gitmişliğim vardı ama ben bir İstanbul’luydum. Resmin atölyemi açtıktan beş altı ay sonra hızla Fethiyeli olmaya başladım. Şimdilerde hem Fethiye’de hem de İstanbul’da eş zamanlı olarak yaşıyorum. Danışmanlık ve eğitim işlerimi her iki şehirde sürdürürken İstanbul’daki resim atölyemde çalışmak oldukça zorlaştı. Altı yıl sonra atölyemi kapatmaya karar verdim. Aralık ayı sonunda İstanbul’daki atölyemi işyeri olarak kapatıyorum. Resim hayatımdaki önemli yerini koruyor, ancak şimdilik resim malzemelerim, boyalarım, tuvallerim Fethiye’de evime ve İstanbul’da Kurtköy civarındaki bahçemize yerleşmiş durumda. Resim atölyemi açmak mühendislik eğitimi almış ve yıllarca müteahhitlik yapmış olduğum için zor gelmişti. Tereddütlerim olmuş ancak bir günde karar vererek birkaç hafta içinde atölyemi bir sergi ile açmıştım. İyi ki de öyle yapmışım. Resim benim hayatımda şükrettiğim şeylerden biri. Atölyem resmin benim için önemini kabul etme anlamını taşıyordu. Sanırım bu açıdan hayatımda önemli bir tarihti 17 Aralık 2004.

Hayatımdan bazı dönemler bazı sayılar sıkça karşıma çıkar. Bir dönem 17 ile bunu çok yaşadım. Bir konuda karar vermem gerektiğinde olmadık yerlerde, olmadık şekillerde 17 sayısı görüyordum. Genelde bir karar verip yine de içimde az ya da çok bir acaba kaldığında. Bir süre 17 benim evrenden teyidim oldu. 17’den önce 123 benim için aynı görevi gördü. Bir ara 42, bir ara 456 ve 321.

Hiçbir sayıyı diğerinden kıymetli saymak gibi özel bir inancım yok. Sadece karşıma çıkan sayıların ortaya çıkış zaman ve şekilleri, bazen içime doğanlar, bazen de numerolojinin bana sayılar ile söyledikleriyle hareket ediyorum.

Çok farklı yerlerde ve şekillerde karşıma çıktı ama bazen de 17 ve 42 sayılarının yan yana geldiği olur. Çok sık olarak saat bakarım ve saatin 17:42 olduğunu görürüm. Nasıl o anda saate bakmayı başarıyorum bilmem ama hala sıkça başıma gelir. Özellikle aklıma birini aramak geldiğinde cep telefonumun ekranında 17:42’yi görmeyi artık çok normal karşılar oldum.

Binaların numaraların, dairelerin, evlerin numaralarının getirdikleri enerjiler olduğunu fark ediyorum. Binanın enerjisi, toprağının enerjisi, evin eşyalarının, ev halkının enerjisi mekâna çok şey katar. Bir evde daha önce yaşayanlar olmuşsa onların enerjilerinin de ayrıldıkları evde etkileri sürebilir. Ama basit bir kapı numarası diyebileceğimiz sayınında o eve etkisi vardır. 5 iyidir, 8 daha iyidir gibi bir şey söyleyemem. Sayıların bir enerjisi var, önemli olan bu enerjinin sizinle uyumlu olması. Ya da bir mesajı var. İyi ya da kötü değil, bir şey söylüyor o eve dair.

Her türlü enerji okumasında olduğu gibi bir sayının hangi anlama geldiğini bilmeniz gerekmiyor. Numeroloji ile ilgilenerek öğrenebilirsiniz ama gerekmiyor. Bir ev kiralamak istediğinizde, bir ev almak istediğinizde yer içinize tam olarak siniyorsa doğru karar vermek üzeresiniz demektir. Enerjimiz etrafımızdaki enerjileri her zaman okur. Her zaman. Ve bize okumasına göre mesajlar verir, özellikle duygularımız ile. Bu işaretleri fark ederek yaşarsak zaten bizim için en olumlu yolda ilerleriz. İşaretlere rağmen farklı yollar seçtiğimizde katılmaya, tökezlemeye ve zorlanmaya başlarız.

Sadece sayı bilimi için değil astrolojiyi gibi içinde olduğumuz duruma ve geleceğe dair bilgi almak için kullandığımız tüm teknikler için böyledir. O teknikler bize bilgi verebilir, ancak bilgiye ulaşmak için hiçbir bilime mutlak ihtiyacımız yoktur. Bu bilimler bilgiye bağlanmamız için bir kanal olabilirler. Ama tek kanal değiller ve mecbur olduğumuz kanallar değiller. Sanırım yaşamı ve geleceği hakkında bilgi sahibi olmak isteyenlere söyleyebileceğim en net bilgi bu. Enerjinizi ve bilinçaltınız her zaman etrafında neler olup bittiğinin farkında. Yaşam farklı şekillerde size bilgi sunuyor. Bakmak gerekiyor. Hislerimize açık olmak gerekiyor.

Türk kahvesi içtiğimde fincanımı ters çevirip kapattığım olur. Beraber kahve içiyorsak fincanımı kapatarak bakmalarını istediğim birkaç kişi var. Hatta kahve fincanımı kapatmadan bile paylaşımda bulunan arkadaşlarım var. Annem yapar zaman zaman bunu. Kahve vesiledir, kahve aracılığı ile gördüğümüzü düşünürüz, oysa bambaşka bir dinamiktir yaşanan. O kahve fallarından çok net bilgiler aldığım oldu. Zihnimin teyit aradığı o anlarda aradığım, ihtiyaç duyduğum cevaplar geldi. O anlarda o kişilerin bilgiye bağlandıklarını net olarak söyleyebilirim. Kimileri bunun farkında, kimileri değil, ama olan bu. Her kahve falı bakan için söylemiyorum bunu ama hepimizin bilgiye bağlanma gücü olduğunu söyleyebilirim. Kullanmak, kullanabilmek bireysel tercihlerimizin getirdiği yaşama bağlı.

Yeni yıla girerken numerolojiden olmasa da astrolojiden bolca bahsediliyor. 2011 yılının olumlu bir yıl olacağına dair mesajlar var. 2011 benim algıma göre de oldukça olumlu ihtimaller taşıyor. Yaşam her durumda olumlu ihtimalleri içinde taşıyor. 2011’de bu biraz daha çok. 2011 sayısının genel enerjinin getirdiği bir kuvvet ve yaratıcılık enerjisi var. Yaşamı açan iki kuvvetli enerji.

Yeni yılda sizi yaşamınızdaki sayıları gözlemleye davet ediyorum. Kim bilir sayılar, tarihler size neler söylüyor. Yaşamın bu iletişim dilini konuşmaya başladığınızda yaşamı keyiflendiren sürprizlerin arttığını görebilirsiniz. Sayıların dili bakalım size hangi yeni kapıları açacak.

Yolunuz hep açık , keyifli maceralarınız bol olsun.

23 Şubat 2009 Pazartesi

22-28 Şubat 2009




Zeynep Kocasinan'ın Haftalık Astroloji Analizi için:


22 Şubat (Cumartesi) - 28 Şubat (Pazar) 2009


http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=164071


Mutlu Haftalar.







15 Şubat 2009 Pazar

15-21 Şubat 2009 Haftalık Astroloji Değerlendirmesi

Zeynep Kocasinan'ın Haftalık Astroloji Yorumları için:

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=162599

Mutlu, sağlıklı ve sevgi dolu bir hafta dilerim.
Z.

8 Şubat 2009 Pazar

Zeynep Kocasinan'ın Haftalık Astroloji Değerlendirmesi



8 Şubat (Pazar) – 14 Şubat (Cumartesi) 2009

Koç Burcu (21 Mart -20 Nisan):
Yaşamın sunduğunu yaratıcı fırsatlar yaşamın sunduklarını tattıkça, kıymetini bilip tadını çıkardıkça kendini ortaya koyar. Bu deneyimleyerek farkına varma ile anlayabilir ve istediklerinizi hayata geçirebilirsiniz. Yaşamınızda hangi alanlarda daha dolu dolu yaşamak istiyorsunuz? Bu hafta size beklediğiniz fırsatları sunabilir.

Boğa Burcu (21 Nisan-21 Mayıs):
Hayatınızda yaşamakta olduğunuz değişimler hayırlı. Siz kalbinizi sevgiye ve yaşamdaki yenilikleri karşılamaya açtığınızda sizi mutlu edecek olan sonuçlara ulaşma yolunuzu da açmış oluyorsunuz. Eskiden beri yapageldiğiniz şeyler eskisi kadar ilginizi çekmiyor olabilir. Bu geçiş döneminde arzu ettiğiniz fırsatları ve dostlukları yaşamak için düşüncelerinizi olumlu tutun.

İkizler Burcu (22 Mayıs-21 Haziran):
Hayatınızdaki çocuklar kimler? Yaşamınızda şu aşamada istediklerinizin cevabı çocuklar ile ilgili olabilir. Ve çevrenizdeki çocuklar kadar içinizdeki çocuğun sesi duyuluyor mu? Yaşamınızda ailenizde olduğu kadar iş yaşamınızda, sosyal yaşamınızda da çocuklar ile ilgili konularla ilgilenmeniz sizin sorularınızın cevabı olabilir.

Yengeç Burcu (22 Haziran-23 Temmuz):
Geçmişin pişmanlıklarını, acılarını ve üzüntülerini bırakı n. Geleceğin neşe ve mutluluk dolu olabileceği ihtimaline kendinizi açma zamanınız gelmiştir. Yaşamın size getirdiklerini özgürce ve cesaret ile karşılayın. Mucizelere ve mutlu sonlara inanın. Kalbinizi dinlemeye açık olun ve yeni başlangıçlara, sizi götüreceği yeni yerlere hazır olun.

Aslan Burcu (24 Temmuz-23 Ağustos):
Bu hafta kendinizi olumsuz düşüncelerden temizlemek için çok iyi bir hafta. Aynı zamanda çevrenizi, evinizi, giysilerini ve eşyalarınıza tozdan, kirden arındırmak ve temizlemek için iyi bir zaman.

Başak Burcu (24 Ağustos – 23 Eylül):
Kendinizi ve çevrenizdekileri koşulsuz olarak kabul etmek için iyi bir dönem. Bu saflık değil; kendinizin ve çevrenizdeki herkesin potansiyelini kullanabilmesi için büyük bir destek. Kendinizi ve diğer insanları eleştirmek ve yargılamak yerine, sağlık ve mutluluğunuz için dua etmeye ne dersiniz? İlişkilerinize sevgi ve özen göstermek için iyi bir zaman.

Terazi Burcu (24 Eylül-22 Ekim):
Hayatınızda problem olarak gördüğünüz bazı şeyler esasında sizin dualarınızın kabulü olabilir. Kaybettikleriniz hayatınızdan zaten çıkması gereken şeyler olabilir. Her şeyi kontrol etme arzunuzu serbest bırakın. İsteklerinizin gerçekleşme şekilleri her zaman bizim istediğimiz yollardan olmayabilir.

Akrep Burcu (23 Ekim-22 Kasım):
Bu hafta yaratıcı bir projeye başlamaya veya en azından yaratıcılığınızı kullanabileceğiniz bir sanat faaliyetinde bulunmaya ne dersiniz? Ruhunuz kendini ifade edebilmek için bir kulvar arıyor. Yazı, müzik, resim, el sanatları veya fotoğraf… yaptığınız şeyin kalitesi değil, istediğiniz şeyi seçerek yapmanız önemli.

Yay Burcu (23 Kasım-22 Aralık):
Yaşam enerjisi bu hafta sizinle ve sizin kanalınız ile akmak istiyor. Ellerinizi kullanmak için uygun bir zaman. Evinizdeki ve kullandığınız mekanlardaki enerjiyi temizleyin. Temizlik yapın, gereksiz eşyalardan arındırın. Kendinizi , evinizi ve eşyalarınızı hayalinizde beyaz ve mor ışık ile sardığınızı ve yıkadığınızı hayal edin.

Oğlak Burcu (23 Aralık-20 Ocak):
Yaşamınızda verme-alma dengesini kurmanız gereken bir dönemdesiniz. Sadece vermek veya sadece almak yaşamın sağlıklı ve mutlu olarak sürdürülebilmesi için gereken döngüyü bozar. Kendinizden gereğinden fazla verdikçe, başkalarının sizi istismar ettiğini hissedebilirsiniz. İlişkilerin bu duygusal yükleri kaldırması kolay değildir. Eğer çevrenizdekilerden çok şey istiyorsanız, bu da gereksiz suçluluk hislerini doğurabilir. Teşekkür etmeyi ve gerçekten ihtiyacınız olduğunda yardım istemeyi ihmal etmeyin.

Kova Burcu (21 Ocak – 18 Şubat):

Yeni fikirlere açık ve duyarlı olmanın size faydalı olacağı bir hafta. Olayları zorla oldurmaya çalışmayın. Zorlamaktan bahsetmiyoruz. Olaylara başka açılardan bakmaya açık olun. Aklınıza gelen düşünceleri yazın ve bunların nasıl hayata geçebileceğine dair gelen fikirlere de kulak verin. Kendi kendinize bir beyin fırtınası yapabilirsiniz.

Balık Burcu (19 Şubat-20 Mart):
Geçmişi geride bırakmak için doğru bir zaman. Geçmişte yaşadıklarınıza ve geçmişinize ait içinizde tuttuğunuz duygularınız, bugünü yaşamanıza engel olabilir. Bu duyguların yükü nedeni ile benzer olayları tekrar tekrar yaşıyor olabilirsiniz. Acı veren duygular ile vedalaşmak ise size huzur verebilir. Kendinizi ve başkalarını affetmek zorunda değilsiniz, ancak bu duygular asıl sizi zehirliyor olabilir mi?

Sağlık, sevgi ve mutluluk dolu bir hafta diliyorum.

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=161139

22 Ekim 2007 Pazartesi

İnsan Yaşamının Anlamını Arıyor Cevaplar Astroloji'de mi?


26.10.2007 tarihli Sabah Gazetesi'ne hazırladığım Astroloji Eki

Astroloji nedir?

Astroloji kendimiz, yaşamımızı, yaşamın bize sunduğu fırsatları, imkânları ve belki de zorlukları bilmekte yardımcı olan bir dal olarak biliniyor. İnsanoğlu’nun geleceğini bilmek arzusu astroloji de bu cevapları aramasına neden oluyor? Türkiye’de kahvelerimizi içtikten sonra fincanı kapatmamız ve kahve falına bakmamız bir eğlence olarak da görülebilir, yaşamda bir cevap arayışı olarak da.

Astroloji kişinin doğduğu an’daki gökyüzü haritasını çıkararak, ki buna yıldız veya doğum haritası denir, o kişinin kişiliği, ilişkileri, yapısına uyan meslekler, işler ve belki de daha iyi bir eş ya da ebeveyn olmaya yarayabilecek bazı bilgiler alınabilir. Tüm cevaplar astrolojide vardır diyemeyiz ama kuvvetli etkileri anlamamızı sağlar

Astroloji’de de birçok dalda olduğu gibi farklı ekoller, yaklaşımlar var. Belki de tarih boyunca da böyle olmuş. İnsan kim olduğunu ve yaşamının anlamını aramış ve cevabı gökyüzünde bulmaya çalışmış. Ben karşıma çıkar farklı ekollerden, ülkelerden, ırklardan ve dinlerden hocalarım ile astroloji üzerine konuşmak, tartışmak ve öğrenmek şansına kavuştum. Ve insana dünya vatandaşı olması özelliği ile yaklaşan bu dal doğrusu çok hoşuma gitti.


Tarih’te Astroloji

Binlerce yıldır astrologlar gezegenlerin hareketlerinin etkilerini inceliyorlar. Bu hareketlerin insan davranışlarına, kişiliğine, sağlığına ve belki de karma diye adlandırılan kader ve yaşam yüklerine etkilerini inceliyorlar.

M.Ö. 1500 yıllarından itibaren özellikle eski Mısır’da, Orta Doğu ve Uzak Doğu’da ve İnka ve Maya uygarlıklarında bu konuya ilgi olduğu biliniyor. Bu bölgelerde Merkür, Venüs, Mars ve hatta Jüpiter ve Satürn gezegenlerinin çıplak gözle görünebildiği ve belki de bu nedenle etkilerinin araştırıldığı düşünülüyor.

Güneşin Dünya etrafında döndüğü düşünülen sürenim 30’ derecelik 12 bölüme ayrılmasının ise M.Ö. 7-8. yüzyıllarda olduğu düşünülüyor. Ve her parçaya her aya tekabül eden bir yıldız grubunun adı veriliyor. Göklerin araştırılmasının Babil’den Eski Yunan’a yayıldığı ve Eski Yunan’da bu konunun matematiksel yapısının geliştiği ve M.Ö. 1. yüzyılda bizim bugün bildiğimiz ve kabul ettiğimiz formunu aldığı düşünülüyor. Ama burçlara verilen Balık gibi Koç gibi isimlerin neden ve nasıl verildiği tam olarak da bilinmiyor. Ancak her burç grubuna ait kişi özelliklerin ve gezegen hareketlerinin gözlemleri ile de bu yorumlara ve belirlemelere ulaşıldığı da düşünülüyor.

Mısırlıların astrolojiye katkıları 360’ dereceyi 10’ar derecelik 36 parçaya ayırmaları olduğu düşünülüyor. Tabi bu ayrımların yapıldığı dönemde henüz burçlar ayrıştırmamıştı. Ancak, tibbi astroloji diyebileceğimiz bir ekol, her 10 derecenin (dekan diye adlandırılır) bedenin bir bölümüne tekabül ve temsil ettiğiniz söyler. Örneğin, mide Başak Burcu’nun birinci dekanına aittir. Kimi ekoller de 360 derecenin 12 parçaya bölünmesi ile oluşan 30ar derecelik bölümlerin vücudu tarif ettiği bilgisi ile yetinir.

M.Ö. 450 yılında Herodot’un Mısır’ı ziyaret ettiği ve Mısırlı astrologların geleceği bilebildiğini, doğumuna göre bir insanın durumunun ve sonunun ne olduğunu bilebildiğini aktardığı söylenir.

Eski Yunan’da astroloji bilinen ama belki de biraz korkulan bir konu iken, Roma’da yıldızının parladığını söyleyebiliriz. Julias Caesar’ın Mart ayından çekinmesi gerektiğine dair sözleri dinlemediği ve ölüme gittiğine dair söylenceleri duymuşsunuzdur. Roma İmparatorlarından Augustus ve Tiberius’un astrologları olduğu ve konu hakkında çok bilgili oldukları söylenir.

I.Elizabeth’in Kraliçe olarak taç giymesinin tarih ve zamanını ayarlayanın astrolog John Dee olduğu söylenir. 1527-1608 yılları arasında yaşayan Dee’nin Rönesans astrolojisini yönlendiren ana kişi olduğuna inanılıyor.

1503-1566 yılları arasında yaşayan “Nostradamus” adıyla anılan Michel de Nostredame Fransız doktor ve astrolog kehanetlerini yayınladığı on ciltlik kitabı ile günümüzde bile bilinmekte. Kehanetlerini merak eden Kraliçe Catherine de Medici’nin etkisi ile Kral II.Henry tarafından kralın özel doktoru ve astrologu oldu. Oğulları Louis XIII. ( 1601-1643) ve Louis XIV. (1638-1715) ’in doğumlarında ise tam doğum zamanını tespit edebilmek için astrolog Jean-Baptiste Morin’in hazır bulunduğu bilinir.

Batı dünyasında 18. yüzyıla kadar doktorların astroloji imtihanından geçmesi gerektiğini biliyor muydunuz? Bazı tıbbi müdahaleleri Ay’ın bazı konularında yapıp yapmamaya özen gösterilirmiş. 17.-19. yüzyıllar arasında sönük bir dönem geçiren astroloji, basılı kitapların artması ile tekrar popüler olmaya ve yayılmaya devam etmiştir.

20.yüzyılda da Carl Gustav Jung’un da astroloji ile ilgilendiği bilinmektedir. Jung hastaları bağ kurabilmek için onların yıldız haritası ile kendi haritasını karşılaştırmakta ve burçları kişilik tipleri tanımlamalarının başlangıcı olarak almaktadır.

Burçlar

Burçlar astroloji’nin en çok bilinen kısmı denilebilir. Neredeyse her günlük gazetenin ve derginin burçlara göre günün, haftanın, ayın tahminlerini veren bölümleri var. Ve bir çoğumuz doğum tarihimizin hangi burça denk geldiğini ve burcumuzun ana özelliklerin okumuşuzdur, duymuşuzdur.

Eski Babilliler gökyüzünü daireye benzetmiş ve 360 dereceyi 30 ar derecelik 12 parçaya ayırmışlardır. Daha sonra burçlar olarak ayrılan her bölümde Güneş bir yılda aşağı yukarı 30 gün kalır. Güneş her sabah ufuktan doğar ama doğduğu burç yılın zamanına göre değişir. Bundan dolayı, kişinin ‘yükseleni’ dediğimiz doğumu sırasında ufuktan yükselen burçun ne olduğu saatleri aynı olsa da bahar ve yaz aylarında farklı olur.

Birçok eski bilge Güneş’in burçlardan geçiş hareketinin yaşamı da sembolize ettiğini söyler. Burçlar Koç’tan başlar ve Balık’la sonuçlanır. Koç burcu ile kişi doğar ve egosu ile kendi için var olmaya çalışır. Boğa ile bedeni ile bütünleşir. İkizlerde ruhu başkaları ile iletişime girer. Yengeç’te başkalarını da beslemeyi öğrenir. Aslan olarak lider özelliklerini bulur. Başak olarak insanlığa hizmet etme arzusunu yaşar. Terazi’ye geldiğinde artık yaşamını paylaşabileceği bir başkasını arar. Akrep’te yaratıcılığını keşfeder. Yay olarak yaşamın anlamını arar. Oğlak’ta düzen ve düzenli bir toplum ararken, Kova’da bütünün hayrına çalışmak ister. Balık burcuna geldiğinde ise artık doğum ile ayrıldığı ilahi bütünlük ile tekrar birleşme arzusundadır.

Burçların başlangıç-bitiş tarihlerinin farklı ekollerde birer gün oynayabildiğini görmekteyiz.

1. Koç Burcu: (21 Mart - 20 Nisan), Geleneksel Evi: 1, Kişilik: Lider, atılgan, zeki, kuşkucu, yenilikleri seven ama çabuk sıkılan, en yüksekte olma arzusu ve başaramaz ise kıskançlık.

2. Boğa Burcu: (21 Nisan – 21 Mayıs), Geleneksel Evi: 2, Kişilik: Sıcakkanlı, dost, güzelliklere hayran, zevkli, sakin ama üzerine gidildiğinde sinirli ve azgın olabilen, az tanıyanlara uysal ve sakin görünebilirler ama kararlı ve yerine göre inatçı olabilirler.

3. İkizler Burcu: (22 Mayıs – 21 Haziran), Geleneksel Evi: 3, Kişilik: Hava gibi değişken, ilginç, karmaşık, hayal gücü ve sezgileri yüksek, hareketli, konuşmayı seven, sabırsız, insanlar ile olmayı seven, yeterince incelemeden yargı koyan.

4. Yengeç Burcu: (22 Haziran – 23 Temmuz), Geleneksel Evi: 4, Kişilik: Herkese güvenmeyen, duyguları güçlü, sezgileri kuvvetli, çekingen ama toplum içinde yer almak isteyen.

5. Aslan Burcu: (24 Temmuz – 23 Ağustos), Geleneksel Evi: 5, Kişilik: Tez canlı, dışa dönük, tutucu, enerjik, mert, cömert, sabırlı, azimli ve üretici, hoşlarına gitmeyen durumlarda kükreyip acımasız olabilen, haksızlığa gelemeyen.

6. Başak Burcu: (24 Ağustos – 23 Eylül), Geleneksel Evi: 6, Kişilik: Mükemmeliyetçi, yüksek standartlar koyan, memnun olmakta zorlanan, çalışkan, ayrıntılara düşkün, neşeli, esprili, canlı, sevimli, dışa dönük görünen duygusallar.

7. Terazi Burcu: (24 Eylül – 22 Ekim), Geleneksel Evi: 7, Kişilik: Hayatta mükemmeli arayan, yetenekli, zarif, nazik, duygulu, dengeyi arayan, insanları mesafeli olarak inceleyip karar veren, az anlaşılabilen, adalet duyguları çok gelişmiş, herkese eşit davranmaya çalışan insanlardır.

8. Akrep Burcu: (23 Ekim – 22 Kasım), Geleneksel Evi: 8, Kişilik: Doğal çekicilikleri olan, girişken, başarılı olmak için çaba gösteren, gergin ve saldırgan olabilen, güçlü, sabır ve sebat gösteren, hassas, sezgileri güçlüdürler. Hırsa kapılmazlar ise istedikleri şeylerde başarılı olabilirler.

9. Yay Burcu (23 Kasım – 22 Aralık), Geleneksel Evi: 9, Kişilik: Anlaşılmayı, tanınmayı, bilinmeyi seven, gözlemci, mantıklı, maddi değerlere önem veren, açık sözlü, zekâları yay gibi gerili ve inceleyen, riske atılmayı seven, hayatı macera olarak görenlerdir.

10. Oğlak Burcu (23 Aralık – 20 Ocak), Geleneksel Evi: 10, Kişilik: Sakin, içedönük, dikkatli inceleyen, başarılı olmak isteyen, kolay güvenmeyen, merak eden, duygularını dışarıya çok yansıtmayan, kendisine hakim olduğunda başarı kapasitesi ve gücü artanlardır.

11. Kova Burcu (21 Ocak – 18 Şubat), Geleneksel Evi: 11, Kişilik: Hümanist, idealist, yenilikçi, biraz bilmiş olarak algılanabilen, istediği zaman cana yakın ve sevimli olabilen, çok yönlü, manevi yönü hareketli ama fiziksel hareketi az olan isteklerine göre hedeflerini belirleyebilenler olurlar.

12. Balık Burcu (19 Şubat – 20 Mart), Geleneksel Evi: 12, Kişilik: Zeki, yetenekli, mantıklı olur ve mantık ile sezgi arasında kararsız kalabilirler, iyimser ve kötümser olabilir ve bu zıtlıklar arası gelgit yaşayabilirler, doğanın güzelliklerini seven, biraz çekingen, cömert, hassas, merhametli ve sevgi dolu ama bunu dışarıya az yansıtanlardır.


Gezegenler

Astroloji’de Ay ve Güneş de gezegen olarak adlandırılmaktadır.
Güneş güç kaynağı olarak bilinir. Ay ise duyguların yöneticisidir.

Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn ilk bilinen gezegenler olup, bunlar yüzyıllardır gözle görülebilen gezenler olarak dikkate alınmaktadır. Son 70 yıldır da modern gezegenler diye adlandırılan Uranüs, Neptün ve Pluto ile birlikte, ’10 Gezegen’ ile astroloji çalışmaları yapılmaktadır.

Astrologlar tüm gezegenlerin dünya üzerinde ve dünyada yaşayanlar üzerinde tesiri olduğunu kabul ederler. Hedef bu tesirin etkilerini incelemeye çalışırlar.

Gezegenler öncelikle 2 ana grupta değerlendirilirdi:
1- İç, İkincil Gezegenler: Bunlar Dünya ile Güneş arasında olan gezegenlerdir. Merkür ve Venüs’tür.
Merkür zeka, hareketlilik öğelerini taşı, habercidir. Venüs ise aşk ve güzelliği temsil eder.
2- Dış, Üstün Gezegenler: Mars, Jüpiter, Satürn
Mars iradeyi ve isteği temsil eder. Jüpiter genişlemeyi doğurur. Satürn yol göstericidir.
Bu tanıma daha sonra 18., 19. ve 20. yüzyılda keşfedilen gezegenler ile üçüncü bir grup ilave edildi:
3- Modern Gezegenler: Uranüs, Neptün ve Pluto.
Uranüs yeniliği ve buluşları temsil eder. Neptün özelliği sınırları aşmaktır. Pluto bireylerden çok insan topluluk ve gruplarını etkiler, yeniden yaratmayı içinde barındırır.

Gezegenlerin dünya etrafındaki görünümlerine göre seyahatleri en kısa olarak Ay için 28 gün ve en uzun olarak Uranüs için 248 yıldır. Gezegenler dünyanın da hareketleri nedeni ile bazen geri gidiyor gibi de görünebilir. Bu zamanlar, bazı derslerin veya fırsatların kendilerini daha kuvvetli olarak gösterdikleri zamanlar olabilir.

Eski astroloji de gözle görülebilen gezegenler burçlar ile ilişkilendirilirdi. 3 gezegenin eklenmesi ile burçları için yeni gezegenler yönetici olarak eşlendirilmiştir. Ancak eski gezegenlerin de etkilerinin devam ettiğini söylemek mümkün. Örneğin Balık burcunun artık Neptün tarafından yönlendirildiği kabul olsa da Jüpiter’in etkilerini de halen görmek mümkündür.

Elementler (Unsurlar)

Eski Yunan’da yaşamın tarifinde kullanılan dört klasik element, astrolojide önemli bir faktör olarak yer alır. Ve burçların daha detaylı tarif edilmesinde etkileri ele alınır. Dört element maddenin dört halini tarif ettiği şeklinde de tanımlanır: katı, sıvı, gaz ve plazma.

1- Ateş: Koç, Aslan ve Yay Burçları (enerji/plazma)
2- Toprak: Boğa, Başak, Oğlak Burçları (katı)
3- Hava: İkizler, Terazi, Kova Burçları (gaz)
4- Su: Yengeç, Akrep, Balık Burçları (sıvı)

Yıldız haritalarında ateş dengeli olduğunda iyimser, sezgileri kuvvetli ve sevgi dolu bir yapı ortaya çıkarken, fazla ateş öğesi sinirli ve kırıcı bir yapıyı işaret edebilir, eldeki işleri tamamlayamadan enerjinin tüketilmesini ifade edebilir. Düşük ateş enerjisi ise hazımsızlık, bağışıklığın düşüklüğü ve cesaret eksikliğini ifade edebilir, kendini yaratamaz.

Toprak enerjisi haritada dengeli olduğunda sabırlı, toleranslı ve gerçekçi bir yapı ve sağlam bir değer sistemi görülür. Toprak enerjisinin fazla olması ağırlık ve sabitliğe yol açarken, azlığı dağınık bir enerji ve dengesizlik olarak kendisini gösterir, kişinin duygularının veya düşüncelerinin aşırı etkisinde kalması olarak kendini gösterir.

Hava enerjisinin dengeli olması açık ve yürekten bir iletişim sağlar ve canlı, sezgisel ama rasyonel bir düşünce yapısı getirir. Hava enerjisi fazla olduğunda dengesiz ve sinirli olabilen kişi yavaşlık olarak kendini gösterir, kişi zihnin yavaş çalışması nedeni ile kendini ifade etmekte zorluk çekebilir.

Su enerjisinin dengeli olması sakin, yumuşak, hassas yapı ile duyguları dengeli olarak yaşamaya izin verir. Duygular yaşamı yönetmez. Su enerjisinin fazla olması gerçekten uzaklaşmış hayaller ile dolu bir yaşam bakış açısına iterken, su enerjisinin azlığı da duygular ile bağlanmada zorluk yaratır. Bu enerjinin yokluğu katılık doğar, anlayış ve kavrayış azalır.

Elementler yaşamı algılamanın farklı yollarını temsil ederler. Özetle, dünyadaki fiziksel yaşamda toprak enerjisi ile beş duyumuzu kullanırız. Su içinde hislerimizi ve duygularımızı kullanırız. Hava’da düşünce ile anlayışa varırız ve ateş içgüdüsel ve iç bilişe dairdir.

Burç Bilgileri
Burç:
Element, Tarz,
Pozitif Özellik, Negatif Özellik, Yöneten Gezegen

Koç
Ateş Esas Enerjik Reaktif Mars

Boğa
Toprak Sabit İstikrarlı İnatçı Venüs

İkizler
Hava Değişen Esnek Yüzeysel Merkür

Yengeç
Su Esas Koruyucu Kıskanç Ay

Aslan
Ateş Sabit Lider Baskıcı Güneş

Başak
Toprak Değişen Detaylı Eleştirisel Merkür

Terazi
Hava Esas Diplomat Kararsız Venüs

Akrep
Su Sabit Güçlü Acımasız (Mars+) Pluto

Yay
Ateş Değişen Mukaheme Gücü Olan Ahlakçı Jüpiter

Oğlak
Toprak Esas İlkeli Hasis Satürn

Kova
Hava Sabit Açık Fikirli Aykırı (Saturn +) Uranüs

Balık

Su Değişen Hayırsever Endişeli (Jupiter +) Neptün


Evler

12 Burçtan sonra, 12 Ev doğum haritamızın başka bir katmanını oluşturur.
Her evin insanın yaşamının farklı bir kısmını temsil ettiği kabul edilir.

Farklı ev sistemleri mevcuttur. Eşit Ev, Placidus, Koch, Campanus sistemleri bunlardan bazıları.
Eşit Ev sisteminde Gökyüzü evleri olarak da adlandırılan birimler dairenin 30 ar derecelik ayrılmış 12 kısmından oluşur. Diğer sistemlerde farklı bölümleme sistemleri vardır.

Evlerin en güçlü olduğu konumun başlangıç noktaları olduğu varsayılır.

1. Ev: Koç ve Mars’ın Evi: Kişilik

2. Ev: Boğa ve Venüs’ün Evi: Para, Mal, Mülk

3. Ev: İkizler ve Merkür’ün Evi: Kardeşler, Çevre, Yakınlar, Kısa Yollar, Kafa

4. Ev: Yengeç ve Ay’ın Evi: Yuva, Ev, Emlak, Baba ve Anne

5. Ev: Aslan ve Güneş’in Evi: Aşk, Çocuklar, Zevkler, Yaratma Gücü

6. Ev: Başak ve Merkür’ün Evi: Sağlık, Günlük İşler

7. Ev: Terazi ve Venüs’ün Evi: Evlilik, Ortaklık, İşbirliği

8. Ev: Akrep ve Pluto’nun Evi: Hukuk, Miras, Cinsellik, Eş ve Ortaklığın
Maddi Boyutu

9. Ev: Yay ve Jüpiter’in Evi: Din, Felsefe, Eğitim, Toplum, Ticaret

10. Ev: Oğlak ve Satürn’ün Evi: Ün, Başarı, Meslek, Anne veya Baba

11. Ev: Kova ve Uranüs’ün Evi: Dostlar, Umutlar, Hayaller, İstekler

12. Ev: Balık ve Neptün’ün Evi: İç Âlem, Sınırlamalar, Endişeler

Gezegenleri 12 Ev’e oturtarak yıldız haritasında başka bir boyut elde edilir. Bazı özelliklerin bu etkileşimler ile kuvvetlendiği ya da etkilerinin yumuşadığı görülebilir.

Astrolojide gezegenler kadar bazı kuyruklu yıldız ve asteroitlerin etkileri de kimi astrologlar tarafından ele alınır.

Ayrıca evlerin vücudumuzun farklı bölgelerine tekabül ederek bedenimizi de tarif ettiği düşünülür. Örneğin bedenin herhangi bir bölümüne ait olduğu düşünülen bölgede sert bir yıldız mevcut ise, bu bölgenin hassas olabileceği düşünülür. Bu bir hastalık olduğu ya da olacağını anlamında değildir.

Pozitif-Negatif

Burçların pozitif ve negatif enerjisi olarak iki kutba ayrıldığı kabul edilir. Pozitif enerji dışa dönük ve kendini ifade etmeyi içerirken, negatif enerji alıcı olmayı ve özümüze bakmayı içerir. İyi yada kötü olarak adlandırılamazlar.

Pozitif kutup enerjili burçlar: Koç, İkizler, Aslan, Terazi, Yay ve Kova
Negatif kutup enerjili burçlar: Boğa, Yengeç, Başak, Akrep, Oğlak, Balık

Pozitif burçlarının elementleri ateş ve havadır. Ve eğer yıldız haritasında 6 veya daha fazla gezegen pozitif enerjideyse, kişinin ana güneş burcu ne olursa olsun, karakteri baskın ve güçlü olur. Pozitif burçlar genelde dışa dönük olurlar. Kendilerini kuvvetli olarak ifade ederler ve dış dünyaya dönük bir yapıları vardır.

Negatif enerjili burçların elementleri toprak ve sudur. İçe dönük ve daha korumacı bir yapıları vardır. Eğer 6 veya daha fazla gezegen negatif enerji kutbundaysa kişi güneş burcu ne olursa olsun burç özelliklerinin baskınlığı azalır. Dinamik gezegenlerin kendini ifade etkisi de azalmış olur. Bu kutbun etkisi zaman zaman kişinin kendini güçsüz hissetmesine neden olabilir.

Her iki kutupta dengeli bir var oluş için gereklidir. Etkisi altında olduğumuz enerjileri bilmek bize dengeyi bulmak için yapmamız gerekenlere dair işaretler verir.

Yıldız Haritasında enerjiler bir burçta pozitif, sonrakinde negatif olmak üzere, sıra ile değişerek 12 burcu kapsar.

Astrolojide Zaman

Astrolojik hesaplamalarında Greenwich zamanı esas alınır ve genelde tablolarda öğlen saat 12:00 ’deki durum verilir. Dünyanın farklı yerlerindeki saatleri verilere uyarlamak için, bir önceki gün ile mesafeler hesaplanarak 24 ‘e bölünür ve 1 saatlik mesafe bulunarak, doğum saatine göre gereken ayarlamalar yapılır. Tabi ülkeler içindeki gerçek saat farklılıklarını da dikkate almak da fayda vardır.

Yıldız Haritası (Doğum Haritası)

Yıldız Haritasında 12 Burç, 12 Ev, 10 Gezegen ve Açı Bilgileri yer alır.

Doğum Haritanızın merkezinde Siz yer alırsınız çünkü Astroloji göreceli olarak Güneş’in ve tüm gezegenlerin dünyanın etrafında görünen hareketinden ya da farklı aşamalarda etrafında görüşündeki konumundan yola çıkar. Bir çember çizilir.
Çemberin etrafında en dış halkada 12 burç yer alır. Hazır Yıldız Haritası Tablolarında temin ederek de kendi haritanızı çıkarabilirsiniz.

Gezegen Pozisyon Tabloları faydalanacağınız tablolardan biridir. Bu tablodan doğum yıl, ay ve gün bilgilerine göre gerekli pozisyon bilgilerini elde edebilirsiniz.
Güneş, Ay, Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün ve Pluto için değerleri elde edersiniz.

Açı Tabloları diğer kullanacağınız tablodur. Açılar da hesaplamalarda ele alacağınız bir faktör.

Tabi belirtmem gerekiyor ki, artık bu tabloları hazırlayan bilgisayar programları var. Program haritayı çıkarıyor. Astrolog tablonun yorumlanmasına odaklanıyor. Yani aritmetiği öğrenmek ve hesap makinesi ve bilgisayar kullanmaya geçmeye eş düşünebiliriz bunu. Devir değişiyor.

Bu arada sadece insanların değil, hayvanların, derneklerin, şirketlerin hatta ülkelerin kuruluşlarına göre doğum haritasının çıkarılabildiğine belirtmem gerek. Yani bir varlığı etkileyen enerjileri incelemek esas. Kuantum fiziği de atomlardan oluşan varlıkları canlı, cansız diye adlandırmadan bir bütünün parçaları hatta yansılamaları olarak almıyor mu zaten?

Çin Astrolojisi

Çin astrolojisi üç ana faktörden oluşmaktadır. Yin ve Yang kutup enerjiler kavramı, beş element ve Çin takvimi. Çin takviminde yıl on iki veya on üç aydan oluşur. Çinlilerin zamanı bölümlemesi değişiktir. Gregoryan takviminde yüzyıl kavramı vardır. Çin takviminde de böyle bir kavram vardır ama 60 Gregoryan yılından oluşur.

Çin astrolojisi de 12 burçtan oluşmaktadır. Her yılda doğanlar o burca ait olur. Her yıl 12 burçtan bir tanesi geçerlidir. Her zaman sırası ile bir burçtan diğerine geçilir ve 12 yıl bitince tekrar aynı sıra ile burçlar kendini tekrar eder. Bunlara hayvan adları ile anıldıkları için hayvan yılları da denir. Yılların başlangıcı yukarıda belirtilen takvim farklılığından dolayı batı dünyasında bilinen şekilde her yıl aynı güne gelmez, buna dikkat etmek gerekir.

Sırası ile 12 burç şunlardır: Fare, Manda, Kaplan, Kedi, Ejderha, Yılan, At, Keçi, Maymun, Horoz, Köpek ve Domuz. Bu hayvanlar her zaman aynı sıradadır. Bu sıralamanın kayıtlı Çin tarihinin başlangıcı olan M.Ö. 2637 yılından beri aynı kaldığı bilinmektedir.

Beş elementin etkileri dikkate alınır. İlk dört element daha önce gördüğümüz gibi: Toprak, Ateş, Hava ve Su’dur. Çin astrolojisinde beşinci element olarak Metal eklenir.

Çin astrolojisinin özellikle karakter, kişilik okumalarında başarılı olduğu görülmektedir.

Astroloji ile İlgili Diğer Dallar

Sayı bilimi (Numeroloji) astroloji ile birlikte en çok kullanılan dallardan biridir. Sayıların enerjileri ile insanı ve olayları etkileyen faktörleri irdelemeye ve açıklamaya çalışır.

Tarot semboller ile kişinin yaşamı ile ilgili mesajlar verir ve sayı bilimi ile çok ilintilidir. Tarot bir kart falı değildir; özünde semboller aracılığı ile kişinin yaşamını yorumlamasını sağlayan, bilinçaltı ile irtibat kurmasını sağlayan bir araçtır.

Buradan Nereye Gideceğiz?

Tabiî ki kısıtlı bir sürede Astroloji hakkında tüm bilgileri aktarmak mümkün değil. Ancak ilgilenenler için incelenebilecek ana hatlarını aktarabildiysek ne mutlu bize. Astroloji detaylı ve öğrenmesi zor görünebilir, ancak esasında önemli olan konunun ilginizi çekip çekmediği, öğrenmek isteyip istemediğinizdir. Ben her şeyin mümkün olduğuna inananlardanım.

Ne zaman biri herhangi bir şeyi yapmanın çok zor ya da imkânsız olduğunu söylese Helen Keller gelir aklıma. 1880-1968 yılları arasında yaşayan Helen Keller’in hikâyesini ilk defa ortaokul’da okumuştum. Ondokuz aylıkken görme, işitme ve konuşma yeteneğini tamamen yitiren Helen Keller, daha sonra öğretmeni Anne Sullivan tarafından yetiştirilir. Sonrasında günümüzde Harvard Üniversitesi ile birleşmiş olan, kadınların devam ettiği Radcliffe College adlı yüksek öğrenim kurumuna gidecek duruma gelir. Beş dil öğrenir, yüzmeden satranç’a kadar çok farklı sporları yapar hale gelir ve dünyada azmin ve her şeyin mümkün olduğunun bir temsili haline gelir. Helen Keller “Eğer bir şey ile yeteri kadar uğraşırsak, her şeyi yapabiliriz,” der ve yaşamın bize verilen ve karşımıza çıkan şartlar kadar onlar ile ne yaptığımız olduğunu hatırlatır. Tıpkı Aldous Huxley’in dediği gibi: “Tecrübe başımıza gelen bir şey değildir. O insanın başına gelenler ile yaptığı şeydir.”


* * *

Hocalarımın birçoğunun astrolojiden elde edilen bilginin kullanımı ile ilgili önemli hatırlatmaları var. Bu bilgileri kişiliğimizi, kendimizi anlamak için kullanmamız tavsiye ediliyor ama bir hocamın dediği gibi bildiğimiz bir yarına uyanmak o kadar da keyifli olmasa gerek. Bilgiyi yarının gizemine dokunmadan bugün en iyisini yaratmak için kullanalım. Bize verilen yaratma gücü şu an’a dair. Şu an’da elimizden gelenin en iyisini yaptığımızda, haritalara fallara gerek olmadan en güzel yarını yaratıyoruz belki de. Anahtar belki de şimdi’de, yaşadığımız an’da.

Yaşamımıza ait birçok etki dış faktörlerden geliyor, ancak bunlar ile ne yapacağımız ise bizim seçimlerimize ve kararlarımıza dayanıyor. Etkiler var ama seçimlerimiz de var. Bir de bilgi onunla kendimizi geliştirmeye karar verdiğimizde daha çok karşımıza çıkıyor sanki.

Bilgi, sevgi, şans, mutluluk, sağlık, bolluk ve bereket dolu günler hep sizinle olsun. Yaşam yolunuz açık olsun.